-Görselde İlay'ın davette giydiği elbise var.
İlay'ın ağzından;
Yaklaşık yarım saattir Dehri'nin yarı iş yarı özel hayatındaki kişilerle konuşuyorduk. Pek konuşmadığım ortam gittikçe sıkıcı gelmeye başladığında zaten birbirleriyle konuşmaya dalmış olan insanların yanından rahatlıkla ayrıldım ve terasa çıktım.
Benimle birlikte bir kaç kişi daha buradaydı. İçeceğini burada içenler, sigara-nefes molası verenler ve manzarayı izleyen bir kaç kişi daha. Yaklaşık on beş kişi olsa da teras büyük olduğu için kişi sayısı rahatsız etmiyordu. Biraz nefeslenip içeri geri dönerim diye düşündüm.
Şehrin ışıkları o kadar güzel gözüküyordu ki sanki hiç karmaşa barındırmıyordu sokakları.
Bir kaç dakika daha manzaraya bakıp çantamdan telefonumu çıkardım ve manzaranın fotoğrafını çekip oyalanmak için sosyal medyaya girdim.
Neredeyse on dakikadır Dehri'yi yalnız bıraktığım için içeriye geçmem gerektiğini düşünüp telefonu çantama atıp terasın çıkışına doğru yöneldim.
Kapının yanındaki kişiyi görünce duraksadım. Beni daha önce görmüş ve bakışlarım ona değince başıyla selam verip gülümseyerek yanıma geldi.
"Naber?"
Aynı şekilde gülümsedim.
"İyi. Seni burada görmeyi beklemiyordum. Nasılsın? Nasıl gidiyor evlilik?"
Ela lise biter bitmez evlenmiş sıra arkadaşımdı. İlk başlarda pek konuşkan olmadığı için ezilmesin diye yanında oturmaya başlamıştım ama zaman geçtikçe karakterini sevmiş ve yakınım olarak belirlemiştim. Lise bittiğinde daha üniversiteye başlamadan evlendiği için kızmıştım biraz. Aslında hayatına çokta karışmamam gereken biriydi ama acele karar verip kötü bir hayat yaşasın istememiştim. Tepkim yüzünden aramız açılmış ve ben üniversiteye gidince de hiç görüşememiştik.
Aradan yıllar geçmiş iki insanın konuşması hep bi garip olurdu. Üniversiteye başladığımda uzaklaşmış, aylar önce üniversitemi bitirmiştim aradan dört buçuk yıl geçmişti.
"İyi gidiyor." Karnını tutup gülerek karnına baktı ve tekrardan bana döndü.
"İkinci çocuğum."Şaşkınlıkla karnına baktım. "Ne!?" Cidden çok garipti. Sıra arkadaşım şimdi ikinci çocuğunun haberini veriyordu.
"Şaka yapıyorsun!" Aramızdaki hafif garip an kaybolmuş ve şaşkınlıkla ona bakmıştım. Elimi anlık şaşkınlıkla karnına koydum.
"Oha Ela! İkinci kez teyze olmuşum haberim yok. Hayır ilkini de bilmiyordum zaten ama.. Hayatın güzel gidiyor değil mi? Bizim Dalican üzüyor mu seni?"
Dalican Ela'nın evlendiği okul arkadaşım Alican'dı. Durumları iyi olduğundan ailesi küçüklükten itibaren sanata ilgisi var diye yılın belirli zamanı sergi açarlardı bu yüzden de adı Dali olarak kalmıştı bizde. Lisede bile çok güzel tabloları vardı ve çoğu insan tarafından ilgide gördüğü için camiada bilinirdi.
Ela başını geriye atarak güldü bu heyecanıma. "Üzmüyor beni. Çokta iyi baba oldu. Tekrar hamile olduğumu öğrenince eve çalışan aldık tekrardan, çok iyi bakıyor yani merak etme."
"Bizim Dalican'a da bak sen ya! Zaten bu hep romantikti. Ay çok mutlu oldum sizin adınıza!"
Neşeli çıkan sesim Ela'ya da neşe kattı. Bir kaç dakika ayaküstü konuştuk ve numaralaştıktan sonra vedalaştık.
Biraz aradıktan sonra Dehri'yi davet sahibi olan arkadaşıyla konuşurken gördüm. Gülümseyerek sohbet ediyorlardı. İçeceğinden bir yudum alıp arkadaşına hararetle bir şeyler anlatmaya devam etti. Yandan baktığımda bile çok çekiciydi. Jest, mimiklerini iyi kullanmayı bilen biriydi ve kendisini diğer çoğu kişiden ayıran hareketleriyle beni kendisine çekiyordu.