Merhaba herkese. Eğer buraya kadar gelmişseniz, teşekkür ederim. Umarım hikayemi sevmişsinizdir. Yorumlarınızı görmeyi çok isterim. Ek olarak, bu bölüm biraz Marja'nın geçmişinin açıklandığı bir bölüm olacak ve ek olarak ufak bir harita tasarladım, buraya ekliyorum. İyi okumalar! <3
🎶 Josehp Heath- AwakennigVilda birkaç saat sonra eve geldi. Onun gelmesiyle direkt yerimden kalktım. Evin sıcaklığı onu biraz rahatlatmış gibiydi. Yayını ve sadağını bulduğu ilk yere koyup kıyafetlerini değiştirdi ve yatağına girdi. Bütün olanları sakince izlemiş ve sabırsızlıkla bana diyeceği herhangi bir şey için beklemiştim. Pek konuşmak istemiyor gibi görünüyordu.
"Vilda?" dedim ürkek bir şekilde. Duymamazlıktan geldiği için direkt konuya girmemeye karar verdim. "Yemek yaptım. Seni bekledim yemek için, yiyelim mi?"
"Olur." dedi çok soğuk bir şekilde. Bir kelimesinden bile sesindeki yorgunluğu hissetmek zor değildi. Masaya oturdu. İkimize de birer tabak yemek koyup ben de yanına oturdum. Sessizce yemeğimizi yerken onu izliyordum. Yüzü çok ifadesizdi. Gözlerinden yorgunluk akıyordu ve masanın altındaki bacağını hızlıca sallıyordu ve bunu yaptığının farkında olmadığına emindim. Onu ilk kez böyle görüyordum ve ne yapıp diyeceğimi bilmiyordum. Sadece benimle konuşmasını ve iyi olmasını, bana sarılmasını istiyordum.
"Sorun ne?" diye sordum daha fazla dayanamayarak. Yemeğini yeni bitirmişti. Birkaç saniye tabağına boş gözlerle bakıp ağlamaya başladı. Direkt yanına koşup ona sarıldım. O da bana sarıldı ve ağlamaya devam etti. Elim ayağıma dolaşmıştı. Çok garip hissediyordum ve kesinlikle ne yapacağımı bilmiyordum. "Anlat bana, Vilda. Yanındayım kardeşim."
Geri çekilip yüzünü ve burnunu sildi. Bu sefer gözlerinde bir his yakalamıştım, öfke. Siyah gözleri öfkeyle parlıyordu adeta. Ağlama vakti çoktan bitip yerini öfke almıştı.
"Marja, bilmen gereken şeyler var. Maalesef zamanı beklediğimden erken geldi. Otur karşıma ve sözümü sakın kesme. Sonra soracağını sorabilirsin."
Oturdum.
"Şimdi, kardeşim... Helaos'un hikayesini biliyorsun. Büyüyü insanlara verdiği için diğer üç kardeşi tarafından dışlanıp cadıların babası olmuştu. Hikayeye göre Helaos ve cadılar bu gücü insanların kötülüğüne kullandılar. Bunun üzerine de üç kardeş Helaos'un ve cadıların durdurulmasını emretti. O yüzden büyü yasaklandı ve cadıları avlamaya başladılar. Bu bilinen ve anlatılan hikaye ama gerçekler biraz daha farklı. Helaos büyüyü insanlara kötülük olsun ve onlar da bunu kullanarak kötülük yapsınlar diye vermedi. Asıl verme sebebi, dünyanın düzenine insanların yardım etmesi içindi. Büyü korkulması gereken kötü bir şey değil, Marja. Büyü ekinleri büyütebilir, yaraları iyileştirebilir. İnsanlar ve doğa üzerinde güçlü bir etkin olmasını sağlar. Kadim cadılar asla bunu kötülük için kullanmamıştı ama insanları bilirsin. Kendilerinden daha karlı ekin, dalgasız deniz istemezler. Kendileri hastalıktan kaçamazken cadıların kolayca en ölümcül salgınlara bile şifa bulmalarını istemezler. İnsanlık bu kadar acı çekmek zorunda değildi hiçbir zaman, Marja ama onlar cehaletlerine sarılıp bunu seçtiler acıyı seçtiklerini bile bilmeden. Ve Marja, Efendi Helaos sadece bir ırka vermedi büyüyü. Bütün insanlığa verdi. Herkesin yapabileceği bir şeydi ama yapmadılar ve bunu kanlarına işlemediler. Şu anki cadılar kanlarına cadılık işlenmiş insanlar. Cadı kanı olanlar daha rahat büyü yapıyorlar sadece ama hala herkes büyü yapabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADILAR MEVSİMİ
FantasyAblasının şüpheleri uzaklaştırmak için evlenmesiyle birlikte hayatı tamamen değişen Marja'nın işler hiç istediği gibi gitmez. Cadıların sürek avıyla avlandığı bir dünyada hayatta kalma ve kendi türünü bulma savaşının ortasında kalır. Fakat herkesi k...