Kararmış Hayat

123 5 9
                                    

"Beceriksiz! Nasıl Böyle bir şeye izin verirsin?"

"Baba lütfen.... Sadece gözlerimi gördü."

"Sence bu umrumda mı? Git bul onu.. ve öldür."

"Baba dünyada milyonlarca siyah gözlü insan var. Lütfen yapma böyle."

"Git."

Babam koridordan yürüyerek dışarıya çıktı, ben ise bu saçmalığa bir son versem iyi olacak dı.
__________________________________________/

                   -Bartu'nun Ağızından-

Saatlerdir karakoldaydık, En son Cemre Abla polislere bağırıp çağırdı ve bizi kendi evine götürdü, eh kadın baş savcı
Yargı dağıtmak onun işi.

Bir kaç saattir Cemre ablanın evindeydim balkonda kave içiyorduk

"Ayh! Bayılacağım!"

"Noldu Cemre abla?"

"Ne olcak Yiğit sabahtan beri konuşmuyor evden de bir şey demeden çıktı gitti."

Haklıydı Yiğit doğru düzgün ifade bile vermemiş bizi ve kendini zor durumda bırakmıştı üstüne haber vermeden de evden çıkıp gitmişti.

"Ne yapıcaz peki? ifade vermediği sürece polisler bizi bırakmayacak."

"Ben biraz zaman kazanıcam sizin için, bu süre zarfında da sen, onu koşturmaya çalış, bize güvene bileceğini, onu koruyacağımızı, falan söyle onu en iyi sen tanıyorsun."

"Eve gelince Denerim.."

Yiğit saatlerdir dışarıda dolanıyor du ve henüz Cemre ablanın evine dönmemişti.
Canım sıkıldığı için Kaya'lara gitmeye karar verdim.

"Cemre abla ben Kaya'ya gidiyorum."

"Tamam canım biraz kafa dağıtın siz beraber hehe.."

Cemre ablanın tuhaf bakışlarından ve gülüşüne kafamı çevirip, cekketimi giyip evden çıktım ve az ileride ki arabama bindin Kaya'yı arayıp onlara geleceğimi söyledim park ettiğim yerden çıkıp yola koyuldum.

Yaklaşık otuz dakikanın ardından Kaya'ların apartmanın evinin önüne park ettim, Kaya kuş uçmaz kervan geçmez denecek boş sessiz sakin bir mahallede oturuyordu.

Arabadan inip Kaya'nın ziline bastım kapının açılma sesi ile çok d ağır olmayan demir kapıyı itekleyip merdivenlerden çıkmya başladım iki kat çıktıktan sonra kapıda Kaya'yı gördüm beni bekliyordu.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

Ayakkabılarımı ve cekketimi çıkarıp oturma odasındaki koltuğa attım kendimi.

"Su?"

Kaya ne ara eline aldığını bilmediğim su dolu bardağı bana uzattı.

"Teşekkürler."

Suyu yavaşca içip boş bardağı önümüzdeki ufak sehpa'ya koydum.

"Ee hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Öyle daraldım biraz."

"Anladım."

Kaya yavaşça yanağımı okşuyordu, ben bozuntuya vermedim.

"Bir şeyler içelim mi?

"Olur"

Kaya ayağı kalkıp mutfağa gitti ve geri elinde iki tane viski şişesi ile döndü.

"Yuh Kaya!"

"Ne oldu?"

"Ben bunu içersem sarhoş olurum."

"Bir şey olmaz ben ayıltırım seni."

Şaşkınlıkla bardağıma viski dolduran Kaya'ya baktım.

"Al bakalım."

Elinde ki viski dolu bardağı bana verdi bende alıp bir yudum içtim.

"Oyy aman bu ne?"

"Viski."

"Vallahi mi? Sağol ya."

Kaya'ya göz devirdim o da ufak bir kahkaha attı, ben de içmeye devam ettim iki üç yudumdan sonra biraz daha rahattım.

"Sıcak mı oldu sanki?"

"Yoo?"

"Neyse."

Öyle böyle bir bardağı bitirdim iki, üç, dört, derken ben baya kaptırmıştım kendimi.

"Al bunu iç"

"O ne?"

"Çilekli viski"

"O "masum" gözlerini yerim."

Dedim ve elinden bardağı alıp resmen kafama diktim ve tek seferde içtim.

"Yavaş bayıltır o seni."

"Ayıltırsın sende?"

"Bak sen."
   
"Baktım sana yakışıklım."             
_______________________________________/                   

                     -Yiğit'in Ağızından-

Biraz Mahallede dolandıkdan sonra, boş olan parkın bankına oturdum, insanlar yoktu, zaten ara sokakda bir yerdeydi ve ben genelde çocukken babamdan kaçmak için buraya gelirdim.

Her seferinde ileride duran küçük kaydırağın altına saklanırdım, ama beni bulur yaka paça eve götürürdü.

Bu park benim gerçeklikten kaçma yerim di ve asla yenilenmedi, değişmedi, çocuklar artık buraya gelmiyor kaydıraklar, kırılmış salıncaklar kopmuş halde olduğu yerde duruyordu.

Kısaca gündüz boş akşamlarıda içkici ve serserilerin gezdiği bir park olmuştu.

Kalkıp biraz dolandım, yerdeki içki şişelerini tekmeledim, derin bir iç çektim

"Sikeyim böyle işi."

Kendi kendime söylendim, biraz daha bakındıktan sonra ileride betona oturmuş, takım elbiseli, siyah saçlı, kalıplı birini gördüm. 

İçki içiyordu? Ulan takım elbiseli birinin ne gibi bi derdi olabilir dedim kendi kendime. Biraz daha baktım ve yoluma devam etmeye karar verdim.

Biraz yürüdükten sonra kimsenin olmadığı bir köşeye oturdum ve arkama yaslandın duvarın soğukluğu irkilmeme sebeb olmuştu.

Bir kaç dakika boş boş yere baktım bana doğru gelen ayak sesleriyle kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım.
Dört tane iri yarı takım elbiseli adam bana doğru geliyordu..

Lan bana doğru niye geliyor bunlar diye geçiştirdim içimden bir den nedense ayaklandım istemsizce ve adamlara şaşkın bir ifadeyle baktım.

"Yiğit Paksoy bizimle geliyorsun."

"Anlamadım?"

Geriye doğru bir adım attım ve derşn bşr nefes aldım, adamlar bana doğru adım attıklaro an arkama bakmadan koşmaya başladım tam yardım edin diye bağıracaktım ki ayağımın bir yere takılmasıyla yüz üstü yere kapaklandım.

Tam aya kalktım ki birde ne göreyim arayağıma takılan ley beni kovalayan admlara benzeyen bir kişinin ayağıymış
Kısaca bana çelme takmış.

Tam ayaklanıyordum ama adam ben tutup tekrar yere fırlattı ve boğazımı
Sıkmaya başladı debelendim ama ne fayda adam benim resmen on katımdı

Hafiften görüşüm bulanıklaşmaya başlayınca iyice panikledim öldğrecekmiydi beni? Ben sadece "masum" biriyim kimseye bir zararım olmadı bu zamana kadar..

Nefes alamıyorum. Lütfen biri yardım etsin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tepsideki Bıçak /Gay (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin