(Flashback)
Namjoon: Chris, koşma! Düşeceksin!
Bang: Birşey olmaz abi!
Babası onları ilk tanıştırdığında ne kadar da ısınmışlardı birbirlerine. Namjoon yetimhanedeki utangaç çocuklardan biriydi. Sessiz, sakin ve edepliydi. Jack onu evlat edinirken tereddüt etmemişti.
Jack: Christopher! Abini dinle, düşüp bir yerini yaralayacaksın.
Bang ve Namjoon'un çocukluğunun bir parçasıydı kovalamaca. Bang Chan neşeyle koşar, Namjoon da onun kendine zarar verme çaresizce peşinden koşardı.
Bang nefes nefese bir halde durdu. Yorulmuştu. O durunca Namjoon da durdu. Bang kendi kendine kıkırdarken Namjoon bütün koşuşturmaca boyunca sadece Bang'ın kendisini incitmesinden korkmuştu.
Namjoon: Chris, yapmasana böyle. Birgün düşüp bir yerini yaralayacaksın.
Bang: Birşey olmaz abi! Sen sadece fazla korkuyorsun.
Namjoon'un yanakları ister istemez kızardı. Bunu beklemiyordu. Onunla dalga geçilmesi sadece onu utandırırdı.
Jack: Abin haklı Christopher. Bu kadar düşüncesiz olmamalısın.
Namjoon, Jack konuşmaya başlayınca uzağa baktı. Kazağının kollarını biraz daha aşağı çekti.
Bang: Kusura bakma baba. Neyse, içeri girelim mi abi? Annem yemeği hazırlamıştır.
Namjoon düşüncelerinden çıkıp Bang'a baktı. Onun mutluluk ve masumiyet ile gülümseyen yüzüne... Namjoon da ister istemez gülümsedi.
Namjoon: Girelim.
Jack: Sen git Christopher, ben abinle biraz konuşmak istiyorum.
Bang nedenini anlamamıştı ama babasına itiraz etmeden o tek başına eve döndü. Namjoon gözlerindeki korkuyu saklamaya çalışıp Jack'e baktı.
Jack: Oğluma bu kadar iyi davrandığın için teşekkür ederim Namjoon. Sen gerçekten uslu bir çocuksun.
Namjoon yutkundu. 'Uslu bir çocuk', bu kelimelerin bu evdeki anlamı Namjoon için çok büyüktü. O ya uslu bir çocuktu, ya da yaramaz. Uslu bir çocuk olursa ona iyi davranılırdı. Yaramaz olursa cezalandırıldı. Bang'dan saklamaya çalıştığı kolları cezalardan kalan yaralar ile doluydu.
Jack: Sen de eve dönebilirsin. Uslu olmaya devam et.
Namjoon vücudunun titremesini durdurmaya çalışıp eve doğru hızlı adımlarla yürüdü. Jack'ten ölesiye korkuyordu. Sadece on bir yaşındayken ona korkunç şeyler yaşatmıştı ve yaşatıyordu. Herşeye Bang için katlanıyordu.
Namjoon eve girdiğinde annesiyle konuşan Bang'ı gördü. Onları mutluyken görmek için herşeyi yapmaya hazırdı. Jessica, eve geldiği günden beri Namjoon'a çok iyi davranmıştı ve onu Bang'dan ayırmamıştı. Namjoon ona minnettardı.
Jessica, Jack'e hiç ama hiç benzemiyordu. O, çocuklarını sevmeyi biliyordu.
Günün geri kalanı sakin geçti. Yemek yediler, ders çalıştılar ve yatma vakti gelince yataklarına gidip uyudular.
(Sonraki gün)
O gün hava biraz soğuktu. Bu yüzden Jack, çocuklara dışarı çıkmamaları için sıkı sıkı tembihlemişti. Onlar da evin içerisinde oynuyorlardı. Bang her zamanki gibi yerinde durmuyor, oradan oraya koşturuyordu. Namjoon da onu durdurmak için peşinden koşuyordu.
Bang Chan koşarken mutfak kapısının yanındaki sehpaya çarptı ve sehpanın üzerindeki vazo yere düşüp kırıldı.
Namjoon: Chris, ne yaptın sen? Sana evde koşma dedim o kadar! Babam bizi öldürecek!
Vazo, Jack'in açık artırmadan aldığı, milyonlarca dolarlık bir antikaydı. Babaları o vazo için bir servet ödemişti. Kırıldığını öğrendiğinde ya Bang'ı ya da Namjoon'u sakat bırakacaktı.
Merdivenlerden gelen ayak sesleri duyulunca artık herşey için çok geç olduğu da anlaşılmıştı. Jack manzarayı görünce kaşları çatıldı. Bang Chan'ın üzerine yürümeye başladı.
Jack: Ne yaptın sen?!
Bang'ın hemen gözleri doldu. Babası ona nadiren ses yükseltirdi, Namjoon'a davrandığının aksine kendisine çok iyi davranırdı. Namjoon hemen öne atıldı.
Namjoon: Baba, Chris birşey yapmadı vazoyu ben kırdım-
Jack onu dinlemeyip kenara itti. Bir tokat sesi malikanenin içinde yankılandı. Bang Chan'ın yanağı pancar gibi kızarmıştı.
Namjoon: Baba! Chris'in bir suçu yok, ona birşey yapma!
Jack: Sen sus! İkinizi de gebertirim!
Namjoon müdahale etmezse Chris'e ne olacağını ancak Tanrı bilebilirdi. Bu yüzden hemen mutfağa koştu. Babasının arkasını döndüğü anı kolladı ve çekmeceden büyük bir ekmek bıçağı aldı.
Elleri titriyordu. Gözleri dolmuştu. Jack'in yeri gelince ne kadar agresif ve şiddete meyilli olduğunu bir tek Namjoon biliyordu. Bu yüzden Chris'i kurtarmak zorundaydı.
Ne olduğunu anlamamıştı bile. Babasına bıçağı birden saplamıştı. Babası yere yığılmıştı. Her şey çok hızlı gelişmişti.
Anneleri polisi aramıştı ve birkaç hafta süren mahkeme sürecinden sonra Namjoon çocuk hapsine atılmıştı.
Ranzanın alt katında oturmuş duvarı izliyordu. Belki de bunu yapmamalıydı. Belki de babasını öldürmemeliydi. Ama başka şansı yoktu. Babası ölmeseydi Chris ölebilirdi. O bunları düşünürken üst ranzadan yaşça büyük bir çocuk atladı ve Namjoon'un karşısına oturdu.
???: Sen yenisin galiba. Adın ne?
-Namjoon.
???: Ben de Seokjin. Ama bana genelde Jin derler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçumu Örtsene (BTSxSKZ)
Fanfiction"Güney Kore'nin en ünlü suç çetesi Kurşun Geçirmez İzciler hapisten kaçtı! Ancak en başarılı polis grubu Sokak Çocukları onların peşinde..." -Başlıkta BTSxSKZ yazdığına bakmayın BTS ile SKZ'yi shiplemeyeceğiz kitapta. -Bir TikTok pov'undan ilham alı...