Aynanın karşısında makyaj çantama eşyalarımı düşünürken derin düşüncelere dalmıştım. Düşünceler bi su gibi zihnimden kalbime doğru akıyordu. Ben Tomris Asena Demir. Ailem dışında herkes bana Asena derdi. Hatta bazıları Tomris ismini bilmezdi. Elimi tekrardan masaya attığım da bütün eşyaları aldığımı ve masanın boş olduğunu fark ettim. Gözüm odanın diğer ucundaki Denize kaydı. O benim biricik yoldaşım ve kız kardeşimdi. Öz kardeş olmasak da öz kardeşimden asla ayıramazdım. Birlikte büyümüştük neredeyse.
Bazen düşünmeden edemiyorum. Eğer ailelerimiz hiç tanışmasaydı veya aynı yerde çalışmasaydı kiz kardeşim gibi gördüğüm canımın parçası o kızı nasıl bulabilirdim diye. Ama inanıyorum ki kader bizi birlikte yazdıysa her türlü bir araya getirdi. Bahsettiğim kişi Deniz. Benden bir yaş küçük olsa da her zaman her derdime ortak olmuştu. O ortaokulda ben lise birdeyken dedesinin vefatından sonra tanışmıştık. Babam ve onun babası o an yakın olmuştu. Aslında ilk başta bu kadar yakın olacağımız aklımın ucundan dahi geçmezdi. Sürekli mesajlaşmaya sonra da sürekli buluşmaya başladık. Ailelerimiz bir oldu ve birlikte tatile çıkmaya başladık. Kendi aile büyüklerimin yanına gitmezken onunla birlikte ananesini ziyarete gittik. Küslüklerimiz olsa da sürekli ailelerimiz bizi barıştırdı ve şuan 5 yıldır arkadaştık.
Bu arkadaşlık üniversitesi ile bölünecek diye düşünen herkese inat aynı üniversiteleri kazanmıştık. Ondan bir yaş büyük olduğum için bir yıl mezuna kalmıştım. Sınava birlikte hazırlanıp birlikte girdik. Tercihleri birlikte yaptık. O her zaman hukuk istemişti. Savcı olmak onun ruhunda vardı. Bense gastronomi okuyup kendi ufak mekanımı açmak istiyordum. Bu benim en büyük hayalimdi. Daha lisedeyken bu anın hayalini kurup dua ediyorduk. Artık gerçekleşmişti. İkimizde Antalya Üniversitesini kazanmıştık. O hukuk fakültesini bende gastronomi bölümünü. Bu hayallerimiz teker teker gerçekleşiyordu.
Ailelerimiz her zaman arkamızda olmuş desteğini bize hissettirmişti. Onlarla zamanında çok tartışsak da kavgalar edip küssek de hep barışmış, birbirimizi korumuştuk. Annem her zaman katı kuralları olan bir kadın olsada varlığını hep hissetmiştim. Babam benim en büyük umut ışığımdı bu hayatın mimarıydı. Hep hatalar yapsam da arkamda durmuş ve her düştüğümde kaldırmıştı yaralarımı sarmıştı. Zamanında kavgalar etsek de hatalarım olduğunu biliyordum. Bana olan inancını hiç kaybetmedi ve istediğim hayatı kazanmam için bana yardımcı oldu.
Bide bok böceği bir kardeşim vardı. Onun adı da Gizem. Önceden ne kadar kavga etsek de gideceğimi öğrendiğinden beri sessiz ve uysaldı. Onu o kadar seviyordum ki onsuz Antalya da ne yaparım diye düşünmeden edemiyordum.
Derin düşüncelerden kurtulup odanın diğer ucunda kıvırcık saçlarının ucunu tutup oynuyordu. Bu hareketini genellikle düşünürken yapardı. Makyaj çantasının fermuarını çekip ona doğru döndüm, kalçamı makyaj masasına yaslayıp kollarımı göğümde bağladım.
-Ne düşünüyorsun acaba Neva?
Denizin diğer adı Neva'ydı. Uzak ve sevmediği kişiler bilmezdi. Bilsede kullanmalarına izin vermezdi. Sadece ben kullanırdım. Ailesi de genellikle kolay diye Denizi kullanırdı.
-Herşeyi aldık mı diye düşünüyordum. Eksik bişey var mı sence.
Kollarımı göğsümden indirip masaya yaslanmayı bıraktım ve ona doğru bi kaç adım attım. Kollarımı kocaman açıp her zamanki gibi beline sarıldım. Benden küçük olmasına rağmen benden uzundu aramızda beş belkide altı santim vardı. Oda kolunu kaldırıp benim omzuma sardı.
-Eksik bişey yok Neva'm. Olsa da orda alırız artık. Düşünmeyi bırak âna odaklan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antalya mı Amalfi mi?
Teen FictionTürkiye'den İtalya'nın küçük kasabası Amalfiye uzanan tatlı bir yaz hikayesi..