Billie Eilish - when the party's over
Aralık 2018 - Kör MadenRANA
Saçlarım ıslak. Saçlarımın ıslak olmasından nefret ediyordum. Bu kadar uzun ve ıslak olmaları hiç hoşuma gitmiyordu. Hele de bu soğuk Aralık ayında ıslak saçtan nefret ediyordum. Neyse ki çilek kokuyordu. Ölmüş balık gibi de kokabilirdim. Ben de banyo yaparken özellikle saçlarımı, koltuk altı ve bacak aramı bol bol çilekli şampuan ile yıkıyordum. Annem bunların kimyasal olduğunu söylüyordu ama ben zaten kimyasaldım. Üç saat boyunca klorlu suyu içinde kalmak sanki çok iyi bir şeydi. Ha? Söylesene Fatma Hanım, klorlu su kimyasal değil mi? Susarsın tabi. Parası klorlu olmasını örtüyor tabi. Boş versene. Yanımda olsa o çilekli şampuanı içerdim şimdi. Ağzımda... hala iğrenç bir tat vardı. Nerede benim çilekli sakızım?
"Rana! Bekle!"
Bir an gözlerimi yumup açtım. Hadi ama. Kaçamadım. İçimden çok şiddetli bir şekilde ofladım. Off! Ne var be? Gibisinden... Ama dışım yavru bir kedi gibi ürkekti. "Efendim?" Dedim benden yaşça büyük adama. Sesimi belki de duymadı.
Zarfı uzattı. "Unutmuşsun." Dedi.
"Ah." Uzanıp aldım. İnsanda akıl kalmıyordu. Balıklarla yüze yüze onlar gibi mi olmuştum? Kısa süreli hafıza. "Teşekkürler." Dedim. İçine şöyle bir göz attım. Güzel. Epey doluydu. Birazını köşeye atarım.
Gülerek "İçindeki artış seni de mutlu etsin. Ben de teşekkür ederim." Dedi. "Sayende burası dolup taşıyor. Bu işte çok iyisin. Her geçen gün daha da iyi oluyorsun. Bugün doğum günü etkinliğinde harika bir gösteri sundun bize."
Başımı salladım. "Teşekkür ederim." Diyerek geri geri yürümeye başladım. Git artık be adam. "Görüşürüz."
"Ararım ben seni." Dedi. "Yeni plan için."
"Tamamdır." Diyerek başımı salladım. Sevmiyordum bu adamı. Aptal adam. Banyoya benim için bir kurutma makinesi alacağına söz vermişti ama almamıştı. Saçlarımı kestirmem yasaktı ve saçlarım zaten belime kadar uzundu. Bunları nasıl kurutacağım acaba? Bu rutubetli, nemli kasabada bu mümkün mü sence? Nasıl? Tekrar tekrar demeyeceğim ama. En iyisi kendime almak ve evde de kullanmaktı. Sonra üniversite için yanımda götürmek. Aynen öyle. Kimseye bir çöp bile bırakmamak...
Ben Rana. 17 yaşındayım. Kastamonu - Kör Maden'de yaşıyorum. Hafta sonları kasabasının hatta çevre illerinde en sevdiği eğlencesi olan akvaryumda animatörlük yapıyorum. Hayır, aklınıza palyaço gelmesin. Ben deniz kızıyım. Akvaryumun içine bizzat girip yüzüyorum. Upuzun, pullu ve parlak renkli bir kuyruğum, upuzun saçlarım var. Göğüslerime deniz yıldızı sütyen takar, balıklarla birlikte yüzerim.
Bir deniz kızı olarak küçük kızlar en büyük hayranımdı ve ergen oğlanlar. Aslında ben diş hekimi olmak istiyordum. Ama bu Allah'ın unuttuğu -haşa tabi böyle bir şey mümkün değildir ama öyle hissediyordum- kasabanın içinde sıkışıp kalmıştım. Diğer herkes kadar. Balıkçılık ve maden ile yaşamını süren bu kasaba bir koydaydı. Karadenizi kendine kıyı alan, gecesi gündüzü puslu bulutların altında ezilen, karanlık ve gri küçük bir şehirin lanet köyü. Ormanlar hep ıslaktı. Kaderim nerede çizildi de ben burada doğdum?
Deniz kızları bu kasabada gerçekti ve yolları daima fısıldayan rüzgar mezarlığına çıkardı. Mezarlığın içinde kuyu vardı yoksa kuyunun içi miydi mezarlık bilmem. Ama düşerseniz bir daha geri dönüşü olmazdı...
🌊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıldayan Rüzgar Mezarlığı Cemiyeti
FantasyBachmann'ın dediği gibi: "Bir yara, ancak dokunulmadığı takdirde iyileşebilir."