Hayat acı. Yapılan haksızlıklara karşı göz yummalısınız. Eğer göz yummayıp yapılması gerekeni siz yaparsanız asıl suçlunun değil de sizin canınızı yakarlar. Çünkü ifade özgürlüğü denen bok burada işlemez!
Ben katildim. Hem de birçok adaletsizliği bitiren bir katil. Çünkü geride kalan insanlığın korunmasının tek yolu bu. Peki ya yakalanınca ne olacak? Yani benim katil olmamın sebebi olan hakimler bir tek adaleti bende mi uygulayacaktı yoksa aynı rutin devam mı edecekti?
"Asena iyi misin?" diyen Bora'ya döndüm. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Bilmiyorum." diye mırıldandım. Ancak Bora duymamıştı. Zaten duymasına da gerek yoktu. "İyiyim." Bora durdu ve yüzümü inceledi.
"Emin misin?" Sözümün ikiletilmesinden nefret ederdim. "İyiyim dedim ya Bora!" diye sesimi yükselttim. Bora sustu, ben sustum aramıza yine kaskatı sessizlik duvarları örüldü.
Elimdeki şişe biter bitmez kenarda duran çöplerden birine attım. Çantamdan sigara paketimi çıkardım ve bir dal dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Sonra Bora'ya doğru uzattım. Bora gözleriyle teşekkür etti. İlk önce onun sigarasını yaktım. Daha sonra kendi sigaramı yaktım.
Sigarayı ciğerlerimde muhafaza ettim. Sigara kokusunu zaten çok severim. Bunu zaten biliyorsunuz.
"Hiç, boşuna uğraştığını düşündün mü?" Ne demek istediğimi anlamadığına emindim. "Hangi konuda?" Çektiğim sigaranın dumanını ağzımdan ve burnumdan serbest bıraktım. Yüzüne bakmıyordum.
"Sen gece geç saatlere kadar hatta belki de haftalar, aylar, yıllar boyunca uğraş, cinayeti çöz ve devletin Hakimi o pezevengi 'ADALET' adı altında serbest bıraksın. Sence bu ne kadar doğru?" Son lafımdan sonra Bora'ya baktım. Düşünüyordu. Suratı asılmıştı.
"Haklısın ama benim elimden bir şey gelmiyor. Ben Hakim, Savcı veya Avukat değilim. Benim işim işlenmiş cinayetin delillerini ayırıp cinayeti çöz. Gerisi benim elimde olan bir şey değil." Ne boktan konuştu lan bu. Bildiğim şeyleri bana geri postalamaktan başka bir sik konuşmadı.
"Daha önce kaç dava çözdün?" Yine biraz düşündüm. "Muhtemelen bana verilen davaların hepsini. Yani daha 2-3 sene oldu ama muhtemelen 35 davadır diye düşünüyorum." Yuh lan. Bu kadar boş beleş bir adamın bu kadar dava çözmesi?
"Sen neler yapıyorsun? Yani ne okuyorsun?" Güldüm. "Vaay numaramı, evimi, tarzımı, en sevdiğim çorbayı ve en sevdiğim çiçeği bilen adam ne okuduğumu mu bilmiyor?"
O da gülümsedi. "Tamam tamam Hukuk okuduğunu da biliyorum." Sahilde yürümeyi bırakıp deniz kenarında durduk. "İtiraf ettin sonunda. Nereden, diye sormuyorum. Şimdi sen anlat. Benim özel güçlerim yok. Sen kendini anlat."
"Pek bir numaram yok ya." Gizli saklı cevabı beni sinir etmişti. "Bu pek inandırıcı gelmedi." Gülümsemesini soldurmadı. "Nasıl bir cevap vermemi bekliyordun ki." Bende gülümsedim.
Bu sırada sigaramı yere atıp ayağımla söndürdüm. "Herkesin bir hikayesi vardır Bora Bey. Saklayabilirsin ama gerçeği değiştiremezsin." Bora karşıma geçti. Gözlerim artık yanımızdaki denize değil ona bakıyordu. Hafif gülümsüyordu. "Hikayemi gerçekten bilmek ister misin Asena Ateş?" diye sordu.
Düşündüm. Bu salağın hikayesi uzun da sürerdi şimdi. Saate baktım. "Tabii ki dinlemek isterim Bora da benim artık gitmem lazım malum geç oldu. Ama bana mutlaka anlat." Hafif adımlarla uzaklaşıyordum ki Bora durdurdu.
"Araba diğer tarafta yalnız." Sonra ona döndüm. "Ben giderim." Bana doğru koştu. "Saçmalama Asena bu saatte tek başına gidemezsin."
Ah Bora sen benim hikayemi gerçekten bilsen bunu diyebilir miydin acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KAN
Mystery / ThrillerAdalet için insanları öldüren genç kız ve cinayet polisinin aşkı.