Bölüm 3:"Yeni Okul"

60 8 0
                                    

Şu dünya ne kadar adeletsizdi. Bir insan mutlu olduğu zaman bir şeyler hep eksik kalıyordu. Ve o eksik hiç bir zaman tamamlanmayacak bir eksiklik olduğunu,
kahkahalarla belli ediyordu bizim "hayat" dediğimiz kavram. Her kahkahasında bir burukluk , bir eksiklik. İşte aslında "hayat" dediğimiz kavramın gerçek adı "yalan hayat" olmalıydı. Gülerken, kahkalara boğulurken aslında ağlamak... Ağlarken, mutlu olmak aslında... Bana göre bu hayatta ki en gerçek duygu nefretti. Nefret insanın karanlığında bir bölge satın alırdı. Ve oraya hükmeder dediğini yaptırırdı. Sinirlenmek için anlık duygular yeterliydi sonuçta. Kini kaplayan nefret, nefreti kaplayan sinir, öfke ve hepsinin tek anlamı karanlık...

Daha yeni alışmaya başladığım insanlardan bir anda vazgeçmek zorunda kalmıştım. Arkadaşlarımla vedalaşırken en üzüldüğüm şey Emre ve Öykü'yü bırakmamdı. Özleyecekdim onları. Akın'nın tilki gibi sırıtışını... Emre'nin, Akın'a hizmet etmesini... Öykü'nün duygusallığını... Merve'nin egositliğini ve hatta Dilce'nin kulağımın dibinde cıyaklamasını... Ama alışırdım ben. Şu hayat boyunca zor da olsa karanlığa alışmıştım. Yeni okula, yeni insanlara, yeni şehire mi alışamayacakdım?

İzmir'e daha ilk adımı atmış bir benzinlikte gece 24.00'da eniştemin gelip bizi almasını bekliyorduk.

Annem: yeni hayat, Duru. Alışmak zorundasınız. Bende alışacağım söz veriyorum buradaki hayatımız eskisinden de iyi olacak. Sadece biraz bana yardımcı olmalısınız tamam mı yavrum?

Ben: evet ne demezsin anne? Saray yavrusu gibi bir evde oturup altın kaplamalı klozete sıçacağız değil mi canım anneciğim? Sonra hayatımız çok güzel olur. Peki anne ne istiyorsan o.

Annem: ne biçim konuşuyorsun Duru. Konuşmalarına biraz dikkat et artık. Senin annenim ben dokuz ay karnımda ta- onu taklidini yaparak- şıdım. Üç yıl boyunca kolejlerde okuttum bu mu karşılığım? Bla bla

Ben: off anne off laflarını ezberledim artık. Biraz noktası gelsin artık şu cümlelerinin ya.

"enişten geliyor. Sözlerinin devamını teyzenlerin evinde duymak istemiyorum. Duru'cuğum. Tamam mı? "dedi annem tepkili bir sesle.

İçimden homurdandım. Eniştemin arkasındaki koltukta yerimi aldıktan sonra eniştemle selamlaştık. Ve her zaman ki konuşmalar geçti. Pek ilgilendiğim söylenemez.

Eve vardıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp sofraya geçtim. Teyzem en sevdiğim yemeklerden birini yapmıştı. Fırında tavuk.

Sofradayken teyzem sessizliği bozdu. " Duru, yarın yeni okuluna başlıyorsun. Senin dersine gireceğim. Demokrasi öğretmeninim. Kimseye söyleme akraba olduğumuzu gideceğin yerde insanlar fazla dedikodu yapar. Yarın tek başına gideceksin. B******u minibüsüne bin. Bindiğin zaman zaten bizim öğrencileri görürsün. Onlardan birtanesine takılıp gelirsin. "

Evet yanlış duymadınız. Teyzemle aynı okuldaydık. Torpilli gibi gözükebilirim ama aslında öyle bir niyetim yoktu.

Yemeğimi yedikten sonra yol yorgunu olduğum için hemen uyudum. Sabah uyanıp , okul için bulabildiğim en uygun kıyafeti giydim. Annemden para alıp kendimi dışarı attım. Saatin taa 08.15'inde okul mu olur? Minibüs gelmişti. Paramı uzatıp uygun bir yere oturdum. Şoföre, "pardon ben Y*******k lisesine gidecektimde nerede inebilirim?" Diye sordum.
Sakallı adam cevap verdi. "bu araba, o okulun servisidir küçük hanım. Siz yeni geldiniz her halde?" kibar bir ifadeyle açıklamasını yaptıktan sonra gülümsedim.

"evet bu okula yeni geldim. Bu araba saat kaçta buradan geçiyor acaba ona göre ayarlıyım kendimi."dedim hala gülümseyen yüz ifademle.

"saat 08.15'de olduğun yerde olursan geç kalmazsın"dedi ve konuşma sonlandı.
Okula geldiğimizde sıraya girdim. Okul meslek lisesiydi. Sadece bir sınıfı Anadolu yapmışlardı bu sene ve bende Anadolu bölümünde okuyordum. İstiklal Marşı okunup yılın başında yapılan konuşma yapıldıktan sonra sınıflarımıza geçtik.

Sınıfıma giderken bir omuz bana çarparak geçti az daha düşerken kolumdan tuttu.
O an ki refleksle

"biraz dikkatli ol be düşüyordum az daha"
diye ciyakladım.

Gözlerim, gözlerine değerken farkettim. Bu gözler bana tanıdık geliyordu ama nerden?
"özür dilerim. "dedi. Masum bir şekilde. Sesi, gözleri, tebessümü o kadar tanıdıkdı ki yoluma devam ederken Bunu düşünüp durdum. Sınıftan hiç çıkmadım. Derslerde her zaman olduğu gibi sesimi çıkarmadım ve kendimi tanıtma bölümünü sadece adımu söyleyerek sonlandırdım. Duru AKYOL. Okul bitmişti. Sınıftan çıkıp evime gitmek için merdivenleri teker teker indim. Bir grup kızın önünden geçerken sabah bana çarpan, tanıdık çocuğu gördüm. Kız grubunu konuşurken biz bakışıyorduk. Daha doğrusu ben dalmıştım. "günden güne daha da yakışıklı oluyor. Bu zamana kadar bir kızla gezerken görmedik. Bir şansımızı denesek mi? Elde etmesi kola-" sözünün bitmemesinin nedeni tanıdık çocuğun söze dalmasıydı.

"Asla öyle birşeyi aklınızdan bile geçirmeyin bakacağım son kızlar bile olamazsınız."dedi ukala bir şekilde. Kız grubu kızarıp bozarırken. Tanıdık çocuk sinirlenmiş gözüküyordu. Bende sinirlenmiştim aslında neden sinirlendiğimi de bilmiyorum. Ah! Yine dengem bozuldu.

Eve giderken sakince eve gittim. Tanıdık lakabının yanıba şimdi bir de ukala lakabı gelmişti.

Aşk Gibi birşeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin