Bölüm 2 :"İzmir'e Taşınıyoruz"

76 10 1
                                    

Enes, yetenekli bir çocuktu. Sesi, gitarına bütünük sağlıyordu. Yıldızların tüm benliğini gösterdiği bu gece de güzel bir şarkı eşliğinde devam ediyorduk. Enes bana şarkısını söylerken ben adeta büyüleniyordum.

Arabayı sen kullan demiş,
içkiliyim...
Boşver yutalım şeritleri,
bas gaza dedim...
Bu otel güzel,
adını sevdim...
Orda ölü yerlerime dokun, dokunmadığı kimsenin..
Sarhoş olsak ya,
Kendimizi unutsak ya
Unut onu bir şişe bardaktan boşalsa ya
Sarhoş olsak ya
Tek vücut olsak ya
Yüksek doz aşk alıp burda mutlu ölsek yaa..
Yıllar önceydi çok da güzel...
Değil şimdi düşününce...
Benimsin demiştin,
Bende senin...
Renkli rüyalar otelinde...
Kapıları çalmıştım,
Cevapsız savrulmaya
Hiç atmayan kalpli insanlara..
Ama sen farklısın dedim
sen sev...
bir kafes sardım
sadece kendime....

Şarkı bitmişti. Ben dinlemeye devam ediyormuş gibi Enes'in parmaklarının gitarın üzerinde dans edişini hayal ederek izliyordum. Biliyordum çünkü; artık parmakları dans etmiyor, sözleri havada uçmuyordu. Bende umutsuzca hala çalıyormuşcasına bakmak, hayal etmek istiyordum. Öyle huzurluydu ki...

"Duru"dedi. Ama onu duymak istemiyordum. Hala kafamım içinde çalan notaların süzülüşünü hayal ederek izlemek istiyordum.

Tekrar yalın bir ses "Duru" dedi.
Yine takmadım. Öyle dalmıştım ki...

Bu sefer dürtükleme ve kulağımın dibindeki yüksek tonlu ses,beni uyuduğum yerden uyandırdı. "Duru!"

Gözlerimi kırpıştırırken dudaklarımdan istemsizce "hı?" kelimesi döküldü. Hemen ardından da "efendim" kelimesi yer aldı.

"daldın bir şey mi oldu?"

"bu kadar güzel bir bütün ile karşılaşmasaydım dalmazdım ukala, yetenekli, çok bilmiş abim"dedim. En sonunda dil çıkararak.

"senin dilin fazla uzadı. Sana o kadar 'renkli rüyalar oteli' çalıyorum. Gelmiş neler diyorsun" dedi.

Bende gıcıklığına çardaktan çıktım. "heyy nereye gidiyorsun" dedi arkamdan bağırarak.

Çardağın kenarın bir havuz vardı. Ben eve doğru gidiyormuş kafasındaydım ama peşimden geleceğini bilidiğim için aslında gerçek istikametim havuzdu. "hey Duru bekle!!!"dedi.

Sonunda bana yetişip kolumdan tuttu. Ve beni kendine çekti. Bir an öyle göz göze geldik ve bir süre öyle bekledik. Enes'in bir eli belimin çıkıntısında diğer eli ise kolumdaydı. Vücutlarımız birbirine yapışık haldeydi. Sonunda ne yaptığımın farkına gelip kendimi onun kollarından kurtarmaya çalıştım ama olmadı. Bende bu sefer dahiyane-umarım böyle yazılıyordur- fikrimi kullanarak. Kollarının arasında çırpına çırpına havuzun kenarına kadar getirdim. :D puhahahaha yaşasın kötülük

"lan rahat dursana iki dakika."dedi çırpınışlarıma dayanamayarak.

"bırak o zaman sende allah allah"dedim. Gözümü devirdim en azın bir gerçeklik payı olsun diye.

"bırakmıyorum lan var mı? Kolaysa bıraktır hadi"dedi. Her zaman ki gibi çok bilmiş tavırlarıyla.

"onu yapıcam zaten meral etme"dedim çarpık, sinsi bir gülümsemeyle.

"Ne? Ne diyo-" demeye kalmamış onu havuza itmiştim. Kötü tarafı o beni sıkıca tuttuğu için ikimiz birlikte düşmüştük havuza. Bu kötü bir haberdi çünkü benim suya karşı bir korkum vardı.

Kedi gibi suda çırpınarak çıkmaya çalıştım ama beni o kadar sıkı tutuyordu ki sıyrılmakda zorlanıyordum. Biraz su yuttuğum için nefessiz kaldım ve beni suda çıkarttı.

"Duru! İyi misin? Duru?"deyip duruyordu.

En sonunda ilk yardım müdahalesi yapıp içindeki bütün suyu çıkardı.

"Daha iyi misin?" dedi.

'Evet' anlamında kafamı salladım. Ama aslında değildim. Ağlamak istiyordum ama ben kimsenin yanında ağlamayan biriydim. Şuana kadar bir kişinin yanında ağlamıştım. O da hiç yıkılmamışım gibi yanımdan çekip gitmişti. Bu yüzden kimsenin yanında ağlamazdım.
Onun yanında da ağlamayacakdım.

"peki O zaman gel seni çardağa taşıyacağım" dedi. Ns olduğunu daha anlamadan beni kucaklamış çardağa götürüyordu. Benim bir kolum onun bir omzundan diğer omzuna uzanırken diğer kolumda ön taraftan diğer koluma bağlanmıştı. Beni oturağa otururken bir an dudak dudağa geldik. Yaklaştı. Yaklaştı. Dudaklarımız bir bütün olurken bir alkış sesi geldi ve ikimizde ilk başta ürkmüştük ama sonra bu duygunun üstünğ refleks kapladı ve sesin geldiği yere döndük. Akın.

"bende diyordum ki neden Enes bana Duru'yu ayarlamayıyor?"
Dedi. Bir anda bütün dikkatler ona yönlendirilmişti ama ben Enes'e bakıyordum.

Akın benden mi hoşlanıyordu? Ve bunun için Enes'i mi seçmişti? Aslında doğru bir seçenekti. Sonuçta Enes benim abim sayılırdı. Ama şu son olaydan sonra buna inancım son bulmuştu.

"Ne istiyorsun lan? Yardım etmedim işte Duru'nun hiç birşeyden haberi yok" dedi Enes.

"Sonra bakdım bizim kız sürtüğün tekin çıkmış abi dediği insanı öpüyor" dedi Akın. Enes'in dediklerine kulak vermeyerek.

Ayrıca bana sürtük demişti.
BANA SÜRTÜK DEDİ.
LAN BANA BANA SÜRTÜK DEDİ BANA.

"Sen bana kimsin sürtük diyorsun lan ha kimsin sen? " Dedim üstüne üstüne yürüdüm ve bir tokat attım. Kendi yaptığıma şaşkınlıkla bakarken yanağına attığım o tokat sesi bütün sitede yankılanmıştı. Hemen ardından ben geri geri giderken Enes önüme geçti ve bir yumruk indirdi. Ve bir yumruk daha.

Akın'nın kalkamya mecali yoktu.
"Ona bir daha söz edersen karşında beni bulursun" dedi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Sözleri konuş muyormuş gibi bir de gözleri konuşuyordu.

Sonra ayağa kalktı ve beni kolumdan nazikçe tutup evime doğru yürümemi sağladı. Dönüp Akın'a bakdığımda dudağındaki kanı silerek evine gidiyordu.

"Akın'a bir daha yaklaşmayacaksın. Onunla aynı bölgede olmayacak, aynı yolu paylaşmayacaksın. Eğer çardakta Öykü ve Merve olsa bile gitmeyeceksin. Anladın mı? "sıra sıra emirlerini sıralarken bu tutumunu anlamamıştım.

" sanane ya sanane istediğimi yaparım sana mı soracağım? Bana yaklaşma artık."dedim tepkili bir sesle. Enes'in yaptığı doğru bir şey değildi. Hem bana bir şey anlatmadı hem yakın arkadaşını sattı 'bana karşı' hem beni öpmeye kalkdı bunların hepsi yetmiyormuş gibi bir de Akın'ı dövdü tamam belki bunda haklıydı ama bu kadat sert olmaması gerekirdi.

Onu ittirip kendi evime doğru yürümeye başladım. Islakdım ve havuzda ayağımı burkmuştum. Canım acıyordu ama katlanılmayacak gibi bir acı da değildi bu yüzden eve gidene kadar dayanabildim. Eve geldiğimde üstümü çıkarıp sıcal ve rahay bir duş alıp kendimi bornozumla yatağıma attım. Başım yastıkla buluştuğu an gözlerim, günün yorgunluğu ile kapanarak bugünü sonlandırdı.

***

Güzel bir kahvaltı kokusuyla güne başlamak hoştu. Yüzümü yıkadığım gibi sofraya gidip her zamanki yerime oturdum. Annem sessizliği bozdu.

"Duru, İzmir'e taşınıyoruz. "





Aşk Gibi birşeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin