Bölüm 1 "Rüya"

130 12 3
                                    

Karanlığın içinde, aynanın karşısında beliren en az odadaki karanlık kadar karanlığı göğüslemiş bir çift koyu kahverengi gözlere hayretler içinde bakakaldım. Bu çocukda kimdi? Gözleri ifadesiz bir şekille kaplanmıştı. Siyah, dik, uzun saçları;ve düzenli bir vücudu vardı. Sinirli gözüken yüz hatları, cıplak ve düzenli vücudunun üstünde bir hırka saklıydı. O kimdi acaba? Aynaya kendime bakmak için kalkmıştım. Buda neyin nesiydi şimdi? Ona dokunabileceğimi sanıp elimi aynaya ürkek bir şekilde acelem yokmuş gibi götürdüm. Ama elim ona doğru gittikçe o kayboluyordu. Ona tam dokunacakken ellerimin arasından gittiğini hissettim. Dışardan gelen bir tıkırtı ile refleks olarak arkamı dönmeme neden olan omzumdaki ele ve elin sahibine bakdım. Bakdım ve bakdım. O da aynı şeyi yapıyordu. Konuşmuyor ;sadece bakışıyorduk. O etkileyici gözlerini öylesine ezberlemiştim ki unutmak artık mümkün değildi. Gözleri bir an yok oldu. Yüzümü tekrar aynaya döndürdüğümde onu tekrar gördüm.

"Sana ihtiyacım var"

Ses tınısı o kadar hoştu ki ; bu sesin etkisinde kalarak gözlerimin istemsizce kapandığını hissettim. Daha sonra hiç anlamadığım bir şekilde yüzüme güneş ışınları vurdu. Ve ardından bir ses kalkmamı söyleyip duruyordu. Annem.

"Duru kalk artık. Kahvaltı hazırladım. Nurcan teyzenlere gidiyoruz."

Annemin sesi, duymak istemediğim kelimeleri acımasızca dudaklarından dökerken homurdandım. Az önce etkisinde kaldığım rüyamı düşünmek istiyordum. O çocuk kimdi? "sana ihtiyacım var" derken ne kastediyordu? Ben ona yardım edemezdim. O kadar Güçsüzdüm ki hayatla mücadele edecek sabrım dahi yoktu. Ona nasıl yardım edecektim? Düşündüm bir an; ne saçmalıyordum ben. Sadece rüyamda gördüğüm bir çocuk bana ihtiyaç duyduğu için ona nasıl yardım edeceğimi düşünüyordum.

Yaptığım aptallıkla kendi kendime gülerken artık ne giyeceğime karar verebilmek için dolabın kapağını açtım. Esmer olduğum için kendime turkuaz rengini yakıştırırdım. Beyaz mini bir etek giyip üstüne de turkuaz rengi bol bluzu geçirdim. Buluzun uç kısımlarını eteğin içine soktum. Saçlarımı at kuyruğu yapıp banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra hafif bir makyaj yapıp bu sefer mutfağa yöneldim. Benimde anlamdığım büyük bir neşeyle annemin yanına gittim. Şara 'kardeşim' pateteslerin çoğunu yemiş bana bırakmamıştı herzaman ki gibi...

Neyse ki o kadar aç değildim. Evden üçümüzde çıktık. Nurcan teyzelerin evi yürüyüş mesafesindeydi, birkaç tane arkadaş olduğu için gelmemekde ısrar etmemiştim. Siteye girip çardağa yöneldiğimde anneme kısa bir bakış atıp nerede olduğumu belirttim. Akın, Öykü, Emre ve Merve oradaydılar. İstenmediğimi biliyordum ama yapacak birşey yoktu onlara yavaş yavaş kendimi ısıttıracağıma şüphesiz karar vermiştim. Yazın başında İstanbul'dan Ankara'ya taşınmıştık. Ben yazımı İstanbul'da geçirmiştim ve okullar başlamadan bir iki hafta önce annemin yanına gittim. Artık daha zor bir hayat beni bekliyordu. Yeni hayat var mı? Var. İyi olacağının garantisi var mı? Yok. Yeni arkadaş var mı? Belli değil. Baba var mı? İşte hayatın yeni olmasının nedeni buydu. Annem ve babam ayrılmışlardı. Aşağı yukarı beraber bir sene ayrıydılar. Bir süre benim son senem olduğu için uzakda olmamı istememişlerdi ama pek bir işe yaramamıştı. Ben her zaman yaramaz bir kız olmuştum. Ve bu huyumdan hiç şaşmayacakdım.

Kendi bildiğimi okurdum. Karanlığı severdim. Beni yücelten tek şeydi. Aslına bakarsanız ben bile kişiliğimden şüphe ediyordum.

Biraz masum ama aynı zamanda suçlu... Biraz yaramaz ama aslında uslu... Karanlık gibi tek renk ama aslında öyle fişekler patlıyordu ki içimde durdurması zaman alırdı... Umursamazdım ama alıngandım da... Öyle karışık bir kişilik işte...

Lise birinci sınıfa giden bir çömezdim daha. Akın'nın kaça gittiğini bilmiyordum. Yalandan ibaret bir çocukdu ama yakışıklıydı . Yeşil gözleri, sarı saçlarını ;sarı saçlarını ise boyu tamamlıyordu. O kadar yakşıklı değildi ama karizması vardı işte.

Merve sıcak gözükmek istiyor ara sıra beceriyordu da ama onunda altında yatan bir egoistlik vardı. Lise ikinci sınafa gitmesi gerekiyormuş ama kalmış. Bu sene tekrar bir birinci sınıf okumak zorunda.

Emre siyah saçlıydı. Boyu Akın'dan da kısaydı ve herhangi bir karizmaya sahip olamamıştı. Olacağı varsa da Akın'nın gölgesinde kalıyordu. Ve hep kölelik yapıyordu. Ama en cana yakın olan da oydu. Akın, Emre'nin saflığını kullandığı apaçık ortadaydı.

Ve Öykü; benimle aynı yaştaydı. Hoş kızdı ve kendime en yakın bulduğum kişiydi. Koyu kahverengi saçları ve ona uyum sağlayan gözleri vardı.

Akın bana kurnazca bir sırıtış atıp ağzını tam açacakken ilk açan ben oldum,

"efendim Akın" dedim.
Şaşırmıştı. "birşey söyleyeceğimi nereden çıkarttın." dedi çok bilmiş bir tavırla.

"Henüz beş dakikadır beni dikizleyen gözler, kurnazca bir sırıtış, tam birşey söylemek için açılan ağıza yapıştırılmış bir bant ve ben konuşurken şaşkınlığa uğrayan ses tının... Bence fazla dikkatsizsin. " dedim.
Çokbilmiş bir tonda. Bu çocuğa sinir oluyordum ama yine de katlanıyordum.

" peki o zaman " dedi. Teslim olmuş bir şekilde, ellerini havaya kaldırırken.

" Dilce geliyor!" dedi Akın korkmuş bir ifadeyle.

Dilce, Akın'ı seven zavallı bir kurbandı. Ve yanına yaklaşan kızlara gıcık oluyordu. Dövdürdüğünü bile duymuştum. Sırada ben vardım sanırım. Akın, gerçek olmayan bir şekikde bana yaklaşmaya çalışıp duruyordu. Ona gıcık oluyordum ama hareketleri beni kaskatı ediyordu. Açıkcası bu bir tek Akın'da olan birşey değildi. Karşı cinsten biri dokunduğu zaman bedenim kasılıyordu. Akın'a olan gıcıklığımıda içimde tutmak isteğim bir duyguydu.

"Gelsin, neden korkuyorsun ki kız seni yemez" dedim ciddi bir tonda gözlerimi devirerek.

"kızı tanımıyorsun. Parçalayarak yer. Bir lokma bile ayırmaz o ayı" dedi.

Güldüm. Bu onun hoşuna gitmiş gibi eşlik etti.

"peki " dedim yalın bir sesle.

" o gidene kadar yanımdan ayrılmaman gerekiyor. " dedi sesinde hala endişe vardı.

"Asla olmaz. Sonra olan bana oluyor." kesinlik ifadesi netti.

"AKIIIIIĞĞĞNNN" diye kulağımızın dibinde bağıran Dilce'ye içimden homurdanak küfür ettim.


Aşk Gibi birşeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin