İyi okumalar...Bay Kim bugün oğluna bakıp onu büyük bir sıkıntıdan kurtardığım için sanırım bana minnettardı. Eve gelirken çeşit çeşit yemek almış masayı güzelce hazırlamıştı.
"Hepsinden ye, yorulmuşsundur bugün."
"Yeonjun çok tatlı beni hiç yormadı. Aslında eğlendim bile onunla. Ama hain bebek yürüdüğünü bana söylemeyince kucağımda taşıdım sürekli. Kollarımın canı çıktı ama bu seferde kucağımdan indi diye sevinirken evin içinde koşmaya başlayınca bende onun peşinden koşup durdum. Bu seferde bacaklarım ağrıdı. Ha bir de az kalsın kendini sakatlıyordu. Koşma bebeğim dedim ama dinlemedi beni ve düştü. Ama öptüm elini geçti hemen. Az daha unutuyordum bana ne dedi biliyor musunuz Bay Kim, an-. Neyse onu boşverin. Yemekler çok güzel, teşekkürler. "
Ne kadar çok konuşmuştum. Sanırım ağzım açılınca geri kapanmak bilmiyordu. Hocam da kal gelmiş gibi bana bakıyordu şu an. Bir daha konuşmayayım diye ağzıma yemekleri tıkıştırdım.
" Ne dedi sana merak ettim. Pek bir şey konuşamıyor daha yeni yeni bir kaç kelime söylemeye çalışıyor."
"Im şey.. AA bu en sevdiğim tatlı Bay Kim nasıl bildiniz San Sebastian aşığı olduğumu?"
"Bilmiyordum ama şu an iyiki almışım diyorum."
Neydi bu şimdi?
"Sizde yesenize çok güzel."
"Ben tatlı sevmem, şekerli olan şeylerle pek aram yoktur."
"Ama kahveyi şekerli içiyorsunuz?" dediğimde bir süre yüzüme bakıp bakışlarını çektikten sonra yüzünde sözlerimde yanıldığımı belli eden bir gülüş belirdi.
"Kahveyi sade severim aslında."
"Ama o gün ben size aldığımda.."
"Öğrencimin benim için aldığı kahveyi içmem için heyecanlı olan bakışlarındaki parıltıları söndürmek istemedim diyelim."
Yani benim için sevmemesine rağmen şekerli kahveyi içmişti. Buna sevinmem gerekirken neden göğsüm sıkışıyordu? İştahım bir an da gitmişti. Onunla -öğretmenimle- yatmamışım gibi karşılıklı oturup yemek yemek, sohbet etmek istemediğimi farkettim.
" Bay Kim yemek için teşekkürler. Artık gitmem gerek."
Sanırım gitmemi beklemiyordu. Yüzündeki ifadesini aklından neler geçtiğini hiç anlamıyordum. Benimle yattığı için vicdan mı yapıyordu? Bu yüzden bana iyi davranmaya kendini mecbur mu hissediyordu bilmiyordum. Bildiğim tek şey o bir çocuk babasıydı. Bu ev eşiyle onun yuvasıydı ve benim burada olmamam gerekiyordu.
"Yarın dersin var mı?"
"Hayır yok neden sordunuz?"
"Bu gece burada kalmanı istiyorum."
İşte bu beklemediğimin ötesindeydi. Kurdum içimde ayaklanmıştı. Onu bastırmak için içsel bir savaş veriyordum. Alfa neden evinde kalmam için yalvarırcasına gözlerime bakıyordu?
"Neden kalmamı istiyorsunuz? Burada kalmam doğru olmaz."
"Neden doğru olmasın Jungkook? Burada kal. O günden sonra seninle hiç konuşmadık ve bence konuşmamız gereken şeyler var. Böyle olmaz. Benden nefret etmeni istemiyorum."
Ama sizden nefret etmiyorum ki..
"Yapmayın Bay Kim lütfen. O günü konuşmak istemiyorum. Unuttum bile ben hatta, siz de unutun lütfen. Eğer unutmazsanız asıl o zaman ölmüş eşinize ihanet etmiş olursunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Alpha - taekook-
FanfictionÜniversiteye yeni atanan Kore dili ve Edebiyatı öğretmeni Alfa Kim Taehyung'un başı öğrencisi omega Jungkook ile beladaydı. Çünkü Kim Taehyung eşini yeni kaybetmiş ve bir yaşında küçük bir oğlu vardı. Tek odağı oğluyken omeganın ilgisini farketsede...