Adsız Bölüm 2

25 2 0
                                    

-Hasan abi sen ne düşünüyorsun hep? Sevgilini mi yoksa?

Bu soruyu sorduktan sonra mahçup bir şekilde kikirdemeye başladı. Ama Hasan gülmüyor sanki biraz da kızıyordu. Küçük kızın başından gitmesi için itinayla ördüğü papatyadan tacı uzatıp gitmesini söyledi. Gitmek istemiyordu. Biraz daha kalıp, tanımadığı, suskun kederli bu erin yanında kederine ortak olmak istiyordu.Kızın gideceği yoktu Hasan atik bir hareketle ayağa kalktı ve hızla yanından uzaklaştı. Küçük kız mecburen eve döndü. Başında papatya tacı, elinde bir demet çiçek ve gelincikle, kapıdan içeri girdiğinde, annesinin öfkeli bakışlarına yakalandı. Defalarca uyarmasına rağmen bu uyarılarını dikkatte almadığı için annesi şiddetle azarladı. Son derece üzülmüş olan küçük kız, şımarık ve yaramazca içinden yine gideceğim ki! diye söylendi.

Ertesi sabah yine aynı heyecanla pencereye koştu. Hasan'ı uzak mesafeden görebilmeyi umut etti . Yine kan kardeşini de yanına alarak kışlanın yolunu tuttu. Bacakları onu uçuracakmış gibi hızlı hareket ediyordu ama beş dakikalık yol olmasına rağmen saatlerce koşuyormuş gibi hissetti. Küçük kalbi heyecandan ve yorgunluktan, kafesinden çıkmaya can atan küçük bir kuş telaşıyla çarpıyordu. Her zaman Hasan'ın oturduğu ağaca doğru ilerdi. Hasanı orada göremeyince tel örgünün arkasında bekleyen nöbetçiye Hasan'ı sordu.

-Asker abi Hasan abim nerede? Onu çağırır mısın?

-Hangi Hasan?

-Hasan abi işte, hani yeşil elbiseli var ya?

-Burada herkes yeşil giyer, sen hangi Hasan'ı soruyorsun?

-Hasan abi, papatyadan taç yapabilen tek asker!

Nöbetçi asker küçük kızın yüzüne bakıp gülümsedi ve başından savmak için 'Hasan buradan gitti' dedi.

Doğru muydu bu? asker arkadaşı ona veda etmeden gitmiş olabilir miydi?. Ayaklarını toprağa sürte sürte,başı önüne düşmüş üzgün bir halde geri döndü.

TEL ÖRGÜ VE PAPATYA TACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin