Bu hayata nasıl alışacağımı bilmiyorum... Yıllardır alıştığım kasabadan ayrılmak, ailem dediğim kişileri geride bırakmak bünyeme zor gelmişti.
Üstelik ailemle geldiğim bu kasaba yeterince ürkünç değilmiş gibi, hava da her zaman kapalıydı. Güneş neredeyse hiç yoktu. Bu durumdan şikayetçi olduğumu söyleyemeyeceğim çünkü kapalı havaları seviyorum. Her şey önceki yaşadığım yerden farklıydı bu kasabada. Ama alışmaya çalışacaktım. Başka şansım yoktu. Ne de olsa ailem beni hiç düşünmeden bu kasabaya zorla getirmişti.
Tüm bunları düşünerek yaklaşık yarım saattir yatakta uzanıyordum. Yavaşca doğruldum ve elimdeki eski arkadaşlarımın olduğu fotoğrafı yatağımın yanındakı komodine koydum. Artık kalkıp okulun ilk günü için hazırlanmam gerekiyordu. Oldukça heyecanlıydım çünkü genelde ilk günler en önemlileri olurdu. Yataktan kalktım ve yatağımın çaprazındaki dolabıma doğru yöneldim.
Üstüme siyah bir bluz, altıma buz rengi bir kot ve rugan botlarımı giydim. Kol çantamı takıp içine bir kaç makyaj malzemesi ve kalem attım. Okulda ilk günüm oldugu için kitaplarım henüz yoktu.
Aynadan son bir kez kendime bakıp saçlarımı düzelttim, makyaj masamın üstündeki hafif pembe nemlendiricimi de sürdükten sonra artık hazırdım.
Odamdan çıktım ve merdivenlerden indim. Mutfaktan gelen seslere bakılırsa annem ve babam oradaydı. Aceleci adımlarla mutfağa girdim ve anneme sarıldım. Babam da kahvaltı masasına oturmuş bekliyordu. Her zamanki gibi gazete okuyordu.-Günaydııınn.
diyerek onları selamladım.+Günaydın kızım. Okulun ilk günü için heyecanlı mısın?
annem okulun ilk günü için benden heyecanlı görünüyordu, sanırsam bu kasabaya uyum sağlamam onun için oldukça önemliydi.-Birazcık sanırım. Sınıf arkadaşlarımla tanışmayı bekleyemiyorum.
+Bu çok normal, güzel geçeceğinden eminim.
annem sözleriyle beni rahatlatmaya çalışırken babam da derslerimi aksatmamam konusunda beni tembihleyip kahvaltısını yapmaya başlamıştı.Annemin sözlerinin aslında hiçbir yararı olmamıştı ama sonuç olarak haklıydı da. Sonuçta en fazla ne olabilirdi ki? Eski yaşadığım yerdeki kişilerden farklı olacak değillerdi. Kahvaltımı yaptım ve babama da son bir kez sarılıp evden çıktım. Evim okuldan uzak değildi. Kasaba zaten fazla kalabalık olmadığından evler pek sık şekilde yerleşmemişti. Bizim evimiz de ağaçların arasında ve etrafında ev bulunmayan bir konumdaydı.
Okula giderken bazı evlerin önünden geçiyordum. Hepsini inceliyordum. Çoğu birbirine benzer mimaride, genellikle soğuk ve koyu renkler kullanılmış tahtadan yapılmış evlerdi. Aslında bu kasabayı sevmeye başlamıştım. Havası çok ılıktı, hafif rüzgarlar esiyordu. Buraya ait hissetmiştim.
Okula ulaştığımda dolabımı ve sınıfımı öğrenmek için müdürün yanına gittim. Müdürün odasından çıkarken onun ne kadar garip davrandığını düşündüm. Bakışları içimde kötü bir his uyandırmıştı. Sınıfı ararken biraz geç kalmıştım. Hoca çoktan sınıfa girmişti. Özür dileyerek kapıdan içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATMAYAN AY
VampireKan ve vahşetin ortasında masum bir kız...Ama hayal edebileceğinizden daha güçlü bir kız..