Orman Kadar Yeşil

6 1 0
                                    

Uyandığımda başım zonkluyordu. Yatmaya devam etmek istiyordum ama daha fazla dayanamayacaktım. Sürünerek yatağımdan kalktım ve aşağı, mutfağa indim. Dolaplarda ağrı kesici arıyordum. O sırada buzdolabındaki notu gördüm. Akşam geç geldiğim için fark etmemiştim. Sahiden dün akşam ne olmuştu?

"Telefonlarını açmadığın için not bırakıyorum canım, babanla bazı işlerimizi halletmek için kasabanın dışına çıkıyoruz. Dikkatli ol".

Aslında bu iyi olmuştu. Gece'ye kadar eve gelmediğimi düşünürsek meraklanabilirlerdi. Ama yokluğumu fark etmemişlerdi.

Ağrı kesiciyi buldum ama önce yemek yemem gerektiğini hatırladım. Üşene üşene bir tost yaptım ve onu yerken dün olanları düşündüm. Gerçekten kimdi o çocuk? Bu kasabaya geldiğimden beri bir şekilde hep çevremdeydi. Hep birbirimizle bir etkileşim halinde olmuştuk. Ama neden? Gizemli halleri beni iyice içine çekiyordu...

Ayrıca beni öldürmek isteyen o gruptan olduğunu da unutmamalıydım. Ama onlara uymamıştı ve beni kurtarmıştı, bana yardım etmişti. O olmasaydı hala hayatta olur muydum bilmiyorum. Beni evime kadar getirmişti. Hatta odama. Bunları düşündükten sonra gülümsememe engel olamadım.

Ama odamın yerini nereden biliyordu ki? O balkonun benim odama ait olduğunu nereden biliyordu? Kafamda o kadar fazla cevapsız soru vardı ki. Hepsine zamanla cevap bulmayı umarak kahvaltımı bitirdim ve odama çıktım.

Saatte baktığımda 14.00'dı. O kadar çok uyumuş muydum gerçekten? Tabii ki okulu da kaçırmıştım. Pes edip yatağıma uzandım. Tam uzandığım sırada zil çalmıştı. Ailem mi dönmüştü acaba? Panduflarım ve ayıcıklı pijamalarımla aşağı indim. Kapıyı açtığım an Mila resmen üstüme atlayarak bana sarıldı. Onu hiç beklemiyordum.
Mila;

-Nerelerdeydin sen? Sana bir şey olduğunu zannettim. Şükür ki iyisin.

-İyiyim iyiyim. Bu kadar meraklanmana gerek yoktu. Ayrıca sen nerelerdeydin?

-Anlatırım. Hadi üstüne değiştir, bize gidelim. Çocukları da çağırıp bir şeyler yaparız.

-Size gitmeyelim bence. Nick'in beni görmek istediğini sanmıyorum...

Büyük ihtimal dün olanları biliyordu çünkü şaşırmamıştı. Onu içeri davet ettim ve salonda oturduk.

-Pijamalarına bayıldım. Çok tatlılar!

Dedi gülerek. Tüm Krane'lere rezil olmaya yemin etmiştim sanırım. Sadece güldüm ve;

-Dün olanlar... özür dilerim. Evinizi karıştırmak istememiştim. Nick çok sinirlenmişti. Evde kalmak istemedim ve dışarı çıktım.
Mila abisinin kabahatini biliyormuş gibi;

-Nick ailevi konularda çok hassastır. Düşünmeden hareket etmiş. Olayları anlattığında ona çok kızdım. Ayrıca senden de özür dilerim. Ama ormana kaçtığında noldu? Nasıl geri döndün? Başına bir şey geldi mi?
 
Neden bu kadar fazla soru soruyordu? Doğruları söylemeli miydim bilmiyordum. Nick olayından sonra onlara güvenip güvenmeme konusunda kararsızdım. Emin olana kadar olanları kendime saklamaya karar verdim.

-Hayır hiçbir şey olmadı. Biraz dolaştım ve sonra eve döndüm. Biraz fazla yürümüşüm, sanırım çok yorulmuştum. Bu sabah da okulu kaçırmışım. Sen neden gitmedin?

-Bir daha ormana gitmemelisin Karina. Buradaki ormanlar oldukça derin ve tehlikeli olabilir. Eğer bir daha gitmek istersen birlikte gideriz olur mu?

-Tamam...

Mila'nın ormandaki topluluktan haberi var mıydı acaba? Zaman geçtikçe eğer ki ona güvenebilirsem bunu soracaktım.

BATMAYAN AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin