Karina'nın ağzından
Dün gece Aiden'la yaşananlardan sonra pek uyuyamamıştım. Sadece düşünmüştüm. Neden yapmıştı bunu? O kadar tuhaf davranmıştı ki kafamı yeniden karıştırıyordu. Tam her şey yerine oturdu derken tekrardan çıkagelmişti.
Dün benimle konuşurken saçıma dokunması, boynumu koklaması..Onun beni kötü etkileyeceğini biliyordum ama karşı koyamıyordum işte. Ne yapmam gerektiğini yine ve yine bilmiyordum.
Artık düşüncelerimi bir kenara bırakıp yataktan kalkma vakti gelmişti. Evde tek olduğumdan kahvaltı yapmaya çok üşeniyordum. Ağzıma bir şeker atıp geçiştirmiştim. Odama çıkıp giyinmeye başlamıştım.
Evden çıktığımda Mila'lara doğru yürümeye başlamıştım. Okula birlikte gideceğimizi kararlaştırmıştık. Evlerinin önünde durdum ve zile bastım. Kapıları bile görkemliydi..
Kapıyı Nick açmıştı.
-"Günaydın prenses. İçeri gir, Mila hâlâ hazırlanıyor."
Nick düne oranla oldukça enerjik ve keyifliydi. Yüzündeki morluklar hala iyileşmemişti. Vampir olmasına rağmen neden hâlâ iyileşmemişti acaba? Tabii prenses demesi de gözümden kaçmamıştı. Bu aralar yakınlaşıyor gibiydik. Nick'i "Günaydın" diyerek cevapladım ve eve girdim.
Ailesi salonda oturuyor ve bir şeyler konuşuyorlardı. Nick beni onların yanına getirmişti.
-"Günaydın efendim."
-"Günaydın canım, geçin oturun çocuklar."
Nick'le ikili koltuklara yan yana oturmuştuk. Ailesi konuşmaya devam ediyordu.
-"Hiçbir it parçası benim oğluma böyle bir şey yapamaz. Bunlara fazla cesaretlenme zamanı tanıdık. Yarın Zherick'le konuşmaya gideceğim."
Babasının siniri karşısında Nick çok sakindi. Oysaki dün resmen küplere biniyordu. Gerçekten anlayamamıştım. Ayrıca "Zherick" de kimdi?
Mila sonunda aşağı inmişti. Onu görür görmez Nick'in ailesinden müsaade isteyerek evden ayrıldım. Mila'yla yürüyorduk.
-"Nick baya yatışmış, yeni bir şey mi öğrendiniz?"
-"Aslında benim de aklımı kurcalayan bu. Nick neden bu kadar sakin bilmiyorum. Kesin bir plan yapmıştır."
Yoksa yine diğer vampirlerle toplanıp Aiden'a zarar mı vermek istiyordu. Nick'in yapabileceği şeyleri hayal bile edemiyordum. Şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyler onun başının altından çıkıyordu.
Okula sonunda vardığımızda sıralara oturduk ve dersi dinlenmeye başladık. Tabii sınıftaki herkesin bize bakıp fısıldaşmalarını saymazsak.
"Sanırım o kurtun kız arkadaşıymış. Onun için kavga ettiklerini duydum."
"Ben de Kont Nickholas'a aşık olduğunu duymuştum."
Bazı konuşmalara kulak misafiri oluyordum. Bu insanlar bir kez olsun kendi işlerine bakamaz mıydı?
Gün sonunda bitmişti. Ummadığım kadar sakin atlatabilmiştim. Umarım bu sakin hava fırtına öncesş sessizlik değildir şahsen bir süre bir şey yaşamayıp sadece kafamı dinlemek istiyordum.
Aiden okulda yoktu. Genelde de gelmezdi zaten. Onu sadece dün okulda görmüştüm. Şu an nerede olduğunu merak ediyordum açıkcası.
Mila'yla evlere dağılmıştık. Ailem hala yurtdışında olduğundan evde tektim. Aiden'la konuştuktan sonra eskisi kadar korkmuyordum. En azından artık onun bana zarar vermeyeceğini biliyordum. "Sen parçalanmak için fazla güzelsin.." Bu sözleri aklımdan çıkmıyordu. Dünkü konuşmamızı sürekli kafamda tekrarlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATMAYAN AY
VampireKan ve vahşetin ortasında masum bir kız...Ama hayal edebileceğinizden daha güçlü bir kız..