until we meet again

28 6 0
                                    

"YARDIM EDİN! İMDAT! İMDAT!"

Ormanda yankılanan bağırışlar yüzünden kuşlar gökyüzünü doldurmaya başlamış, sincaplar yuvalarına dönmüşlerdi. Sesten rahatsız olan bir orman sakini de henüz on yaşında küçük bir çocuktu. Onu uykusundan uyandıran sesin kaynağını bulmak için yalnız kulübeden dışarı adımladı.

Hem uykusundan uyandırıldığı için sinirliydi, hem de acı çığlıkların sebebini merak etmişti; o yüzden adımlarını hızlandırdı.

Jaeyun geçen ay ebeveynlerini öldüren esrarengiz yangından beri pek bir şeyden korkmazdı zaten.

Sese ilerledikçe yakılan ateşin dumanını ve atları gördü. Sessizce ilerleyerek önce atları çözdü, onu uykusundan uyandıranlara küçük bir ceza vermek istedi.

Ağaçların arasından ufakça başını çıkartıp baktığında tanıdık yüzler gördü; kasabadaki evlerini onlardan alan yaralı yüzlü adamlar. Ama bir kişi daha vardı; hemen hemen onun yaşlarında, şık giyimli ve benli bir çocuk. Yardım çığlıkları çocuktan geliyordu, yaralı yüzlü adamlar çocuğu bağlamış, dereye atmaya hazırlanıyorlardı.

Eğer çocuk coşmuş dereye düşerse yaşama şansı olmazdı.

Jaeyun'un içinde biriken öfke iyice arttı.

Kötü insanlar yaptıkları kötülüklerin aynısını yaşar, demişti annesi; bu yaralı yüzlü adamlar neden hala kötülük yapabiliyordu?

Bunları düşünürken saçlarının diplerinden itibaren renk değiştirdiğini, ya da kenardaki kamp ateşinin gittikçe harlandığını fark edememişti tabi.

Bir su ejderhası misali havalanıp o yaralı yüzlü adamları yutan alevlere karşı da bir şey yapamamıştı haliyle.

Elinin havada olduğunun farkında değildi, ya da şarap kızılına dönen saçlarının. Adamların çığlıklarının kesildiğini fark ettiğinde yorgun hissediyordu, yine de ilerleyip o soylu çocuğu kontrol etti.

Sıcaktan kuruyan toprağın ortasında küçük bir alan yeşillik kalmış ve korkudan beti benzi atmış soylu çocuk da o yeşillik alanın içine düşmüştü. Sanki alevler bilerek ona dokunmamış gibiydi. Jaeyun soylu çocuğa büyülenmiş gibi bakmaktan kendini alamadı, yırtılan kıyafetleri veya yüzündeki is çocuğun olağanüstülüğünden bir şey eksiltmemişti.

Ya beni de yakarsa düşüncesiyle yüzünü diğer tarafa çeviren soylu çocuğun aksine Jaeyun önce onu iplerden kurtardı, sonra genişçe gülümseyerek sordu;

"Merhaba! Arkadaş olalım mı?"

_____________




my lord i need this in real

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

my lord i need this in real

Two BirdsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin