~9~

298 31 65
                                    

1 saatin ardından uyanmıştı Türkiye. Kendisine geldiğinde uyku sersemi anlayamamıştı nerede yattığını. Gözlerini güzelce ovuşturmasıyla kendisine gelmiş ve yattığı yerin sandalye olduğunu fark etmişti. Kafasını oynattığına boynuna giren ağrı tutulduğunu belli etmişti. ''Siktir boynum'' eli ile ovuşturuyordu boynunu Türkiye. ''Masaj yapmamı ister misin Tanrı?''  Rusya'nın sorusuna olumlu cevap vermişti Türkiye. Rusya, Türkiye'ye masaj yapmaya başlamıştı. Türkiye boynu ağrıdıkça minik minik inliyordu...

-----------------

Nöbet sırası Kanada'daydı. Kanada tek tek odaları gezip dururken güvenlik odasından gelen seslerle yürüyerek geldiği koridoru koşarak geri dönmüştü. Ortak salona geldiğinde şaşkın gözlerle karşılaşmıştı. ''Güvenlik odasının oraya gitmenizi tavsiye etmem'' Abilerinin yanına doğru ilerlemeye başlarken devam etmişti konuşmasına ''Göt kadar odada yiyişiyorlar-'' sözünü tamamlamadan salonda uğultular yükselmişti. Abilerinin yanına geldiğinde duyduklarını unutmaya çalışıyordu.

''Yaprrrağım bu kanata nasıl vardın?'' Azer'in sesini duymasıyla o tarafa dönmüştü. ''sesleri geliyordu. tam orası filan dediler de neden merak ettin aşk bahçem?'' İngiltere istemsizce kıkırdarken Amerika içinde büyüyen duyguya bir isim bulamıyordu. Şuan oraya gidip onları durdurmak istiyordu. Almanya yanlarına geldiği gibi Azer'in kolunu tutmuş ve onu çekiştirmişti. Almanya'nın bu tavrına karşılık Kanada sinirlenmiş ve Azeri tutmuştu. ''hayırdır sevgilimin elini filan tutmalar?!''

''Türkiye'ye olanların Azer'e de olmasına izin vermem'' Almanya sesini yükseltmeye başlamıştı. ''Sen sevgilim benden mi ayıracaksın?! Yok ya oldu canım sen benim ömrümü al götür bende susim mi?!'' Kanada'nın sesi Almanya'nınkini bastırmıştı. Bazı paparazziler kavga diye tuttururken bazıları araya girmeye çalışmıştı.

Almanya Kanada ile yumruk yumruğa birbirlerine girmiş. Amerika ve İngiltere  ise kardeşini korumak için Almanya'yı tutmuş ve Kanada'nın vurmasını kolaylaştırmıştı. Azer her ne kadar ayırmaya çalışsa da nafileydi.  Kazak kavga istediği için tezahürat yapıyordu. Kırgız, Azeri oradan uzaklaştırmaya çalışırken, D. Türkistan Kıbrıslar ile ilgileniyordu...

-----------

''Ellerine sağlık iyi geldi''  Türkiye teşekkür ettiği sırada Nazi konuştu. ''Türkiye 2. kamera ortak salon da kavga var.'' Türkiye duyduğu karşısında küfür savurarak ayaklanmış ve maskesini takmıştı. ''Ben ilgileniyorum kavga ile ardından yemekhanede yemek işleriyle ilgileneceğim'' dedikten sonra odadan çıkmış ve koşarcasına elinde tabancalarıyla ortak salona gelmişti. Dikkatleri çekmek için ellerindeki tabancaları ateşlemişti. Tüm gözler kendisine döndüğünde ise konuşmuştu. ''Bu lanet olası binada benden başkası kimseye zarar veremez. ANLAŞILDI MI?'' ses yoktu anlamışlardı.

''Ananı sevim-'' sövmesi, inlemesine eşlik etmişti. ''2 saat sonra Kafeteryada toplanın'' buda son cümlesi oldu. Adımlarını kavgaya tutuşan gruba doğru yöneltti. Elindeki silahın birisini Almana diğerini de Amerika'ya doğrultmuştu. ''Benden habersiz bir kavga mı? Yakışmadı... Eski dostlarım.'' tabancalardan birisini beline koydu diğeri ise elinde tetikte bir şekilde salondan ayrıldı.

Kafeteryaya gitmişti. Mutfaktaydı ilk sıra ondaydı. Yemek yapma sırası ondan başlamıştı. Mutfakta bol bol patates vardı.  Patatesleri düdüklüye koymuş üstüne su eklemiş patatesleri haşlanmak üzere ocağa koymuştu. Yarım saat sonra haşlanan patatesleri tabağa koymuş ardından da yanlarına birer parça ekmek koymuş ve  kendilerininkini alıp gitmişti. diğerleri kafeteryaya geldiklerinde tabaklarda ki yemeklere tereddütle yaklaşmıştı. ''Korkmayın zehir filan koymadım. Çünkü o zaman eğlenemem'' maske altından gülümsemişti Türkiye. ''Herkes hakkına düşeni yiyecek. doymayan olursa güvenlik odasının kapısını tıklatsın.'' uyarısını da yapıp gitmişti Türkiye.

Herkes payına düşen yemekle yetinmeye çalışıyordu ama nafile bir patates ve bir parça ekmek ile kim doyardı ki?

--------------------------------

Türkiye güvenlik odasına girdi ve elindeki 4 patates ile 4 dilim ekmeği masaya koydu. ''Bunu kim götürecek?'' diye sordu 1 patates ile 1 ekmeği gösterirken. ''Ben götürürüm'' Rusya beyaz saçlarını gözünün önünden çekerek konuşmuştu. Türkiye de onu kafası ile onaylamıştı. Rusya odadan çıktığında Nazi ile baş başa kalmıştı Türkiye. ''Almanya, o neden seni gebertmedi merak ediyorum ama onun yerine ben seni geberteceğim'' Nazi, Türkiye'nin üstüne atlamıştı. Türkiye ile boğuşmaya başlamışlardı. ''Seni geberteceğim Nazi pisliği'' Türkiye, Nazi ile yerlerini değiştirmişti.

Sert bir yumruk indirmişti Nazi'nin suratına. ''İhanetin bedeli infazdır.''  Art arda yumruk indirmeye devam ederken yerler tekrar değişmişti. Nazi tüm gücü ile Türkiye'nin boynua baskı uyguluyordu. Türkiye, Nazi'yi yakasından tutup kendisine çekmiş ve kafa atmıştı. Nazi kanayan burnu ile yere yapışmıştı. ''Son bir isteğin var mı?!'' yere düşen tabancasını eline alıp Nazi'nin anlına dayıyarak sordu bu sorusunu. ''Senin ölmen'' dedi korkusuzca Nazi. ''Olma olasılığı diye bir şey duydun mu sen? bunun oma olasılığı 0 yani İMKANSIZ'' dedi bağırarak.

''PEKİ SEN SİLAHI KONTROL ETTİN Mİ?'' Nazi masadan dolu silahı eline alırken Türkiye bir el sıktı ama boştu. Silahtan mermi yerine hava çıktı. Ölecekti, Silahı boştu, yanına kimse yoktu. İçeriye kimse giremezdi, kimse ona yardım edemezdi ama korkmuyordu. Korkamıyordu. ''SON DUANI ET. ZAVALLI '' 

''Son duam mı? Ben Tanrıyım, beni öldüremezsin. Bir silah ile benim sonumu getiremezsin'' Türkiye kendi dediğine bile inanmıyordu. Ölecekti, kurtardığı kişi tarafından öldürülecekti. ''Kalbini söküp, kardeşlerine yedirteceğim'' Nazi emin adımlarla yaklaşıyordu Türkiye'ye. ''O zaman ne duruyorsun sıksana.'' Nazi'nin silahını kafasına dayatmıştı. ''Sık, SIKSANA.''  sesini yükseltiyordu. Sıkmasını istiyordu. ''Eğer sen sıkmazsan ben sıktırtırım.'' elini Nazi'nin tetikte olan parmağına getirmişti. Tetiği yavaşça ittiriyordu ki bir anda Nazi'nin kolunu büküp silahın yönünü ona doğrultup tetiği çekmişti...

...

Güvenlik odasından gelen sesle Rusya koşarak kapıya vurmaya başlamıştı ''LANET GİRSİN NELER OLUYOR ORADA'' kapıyı kırarcasına vuruyordu. Kapı açıldığında gördüğü kişiye sarılmıştı. ''Şükürler olsun iyisin.'' Sarıldı Rusya. Uzun uzun sarıldı. Korkmuştu ona bir şey olmasından gözünden akan bir damla yaşa akıl sır erdirememişti. Ağlıyordu hem de Türkiye için ağlıyordu...

Piçlik çok hoşuma gidiyo-


Aşk-ı Türkiye |RusAmeTürk|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin