Aşk-ı Türkiye |RusAmeTürk|

~16~

''Bak ben on nasıl sikecem. Ne demek ya benim mesajlarıma görüldü atmak?!'' Türkiye elinde arabasının anahtarı ile kapıdan fırlamıştı. ''A-abi sakin mi olsan?'' Kıbrıs lanetler ouyarak abisini takip ediyordu. Ne diye diğerleri ile pazara gitmemişti ki sanki?! ''Ne sakini ya, Hem bana yalan söylesin hem de mesajlarıma görüldü atsın! İnsan bir işim var yazar ama bir şey yazar!''  Türkiye, Kıbrıs ile arabaya binmişti. Kıbrıs hızla giden araçta bir sağa bir sola savrulurken, Türküye hala sinirle gaza basıyordu.

NATO  binasının önünde durunca araç Kıbrıs hızla kapıyı açtı ve köşeye bir yere kusmuştu. Midesi ile böbrekleri iç içe geçmişti.  Türkiye hızlı adımlar ile NATO binasına girmiş ve asansörü es geçip merdivenlerden çıkmıştı. Asansörün önünde olan uzun kuyruk ile zaman kaybetmeye niyeti yoktu. 3. kata çıktığında  soluklanmadan koridorda yürüdü. Onu gören Yunanistan meraklanmıştı. ''Hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya'' 

''Sana- ya da dursana bir'' Türkiye sinirini yatıştırmaya çalışırken Yunan'ın kolunu tuttu. ''Ne o? beni mi özledin?'' Yunan'ın konuşmasına kulak bile vermemişti. ''Hani sen Ame'nin asistanısın ya.'' dedi Türkiye Yunan'ın gözlerine bakarken. ''Ee ne var bunda'' Yunan'ın sorusu ile  Türkiye derin bir nefes aldı sanki rahatlamak istermişçesine. ''Bu Amerika Birleşik Devletleri, son bir aydır neler yaptı? nerelere gitti? kimlere gitti? kimlerle ne yaptı? Dökül bakalım'' 

''Sanırım küssünüz? ayrıca son bir aydır  evine hiç gitmedi. ya otelde kaldı yada ofisinde sabahladı. Onun dışındakiler için bazı şeyler hissederim'' Yunan, Türkiye'ye göz kırptığında ise Türkiye anlamıştı. ''Peki tamam. dediğin gibi olsun. şimdi dökül, çıkar ağzında ki baklayı.'' Türkiye'nin konuşmasından sonra Yunan onu kenara çekti. ''Eğer Amerika'ya benden duyduğunu söylersen senin için iyi olmaz''

''hah sanki bir şey yapabilirsin de?! Her neyse konuş artık Yunan'' Türkiye'nin dediklerinden sonra Yunan derin bir nefes aldı. ''Son zamanlarda sürekli telefonuna bakıp gülüyor, Telefon konuşmaları bir, iki saati geçiyor.'' Yunanın dediklerinden sonra Türkiye sinirinden delirmek üzeriydi.  Bir aydır kendisi ile toplasa on dakika konuşmayan adam diğerleri ile saatlerce konuşuyormuş. ''Neyse siktir et benim için ona şunları der misin?'' Türkiye ardından Yunan'ın kulağına bir şeyler fısıldadı. ''Söylerim de emin misin?'' Yunanın sorusunu onayladı ve geldiği yoldan  geri döndü...

Arabanın önüne geldiğinde kendisini bekleyen Kıbrıs'a baktı. ''Gezelim mi?'' gözlerini silerken konuşmuştu Türkiye. ''G-gezelim de sen iyi misin?'' Kıbrıs'ın sorusunu kafası ile onayladı ve arabaya bindiler. Araba ile uzaklaştılar NATO binasından. ''Ona ne dedin? o sana ne dedi?'' Kıbrıs sordu, Türkiye sustu.

***

''Woah burası çok güzel?''-Kıbrıs

''İstersen burada kalalım?''  Türkiye'nin sorusu ile Kıbrıs'ın gözleri parıldadı. Türkiye diğerlerine bir arkadaşında kalacaklarını yazdı ve telefonunu kapattı.

Kıbrıs ile saatlerce oyalandılar. Ardından ikili yorulup koltukta uyuya kalmışlardı. Geldikleri yer muazzamdı. Ahşaptan küçük bir kulübe idi. Bir gölün yanında ağaçların arasında ahşap tek katlı mükemmel idi...

***

Kapısı tıklanınca tok bir ses ile 'gir' dedi Amerika. Onun sesi ile içeriye Mavi-beyaz Yunan girmişti. ''Efendim; Size, Türkiye'den bir mesaj getirdim.'' Yunan, Amerika'dan beklediği onayı alınca konuşmasına devam etti. ''Sizden ayrılmak istediğini ve bir daha görmek istemediğini söyledi efendim. Ayrıca NATO'dan da ayrıldığını söylememi istedi.'' Yunanın sakince söylediği kelimeler, Amerika'nın sinirlenmesine, korkmasına neden olmuştu. ''Ne demek benden ayrılacakmış? NATO'dan ayrılacakmış?!'' Onun sinirli sesi odada yankılanırken konuştu Yunan ''Ben, bana deneni size iletmekle görevliyim efendim.''

Amerika yanlış kişiye sesini yükselttiğini fark ettiğinde sustu ve ofisinden çıktı. Elinde telefonu ile defalarca aradı Türkiye'yi. Ama kapalıydı. Türkiye'den sonra D. Türkmenistan'ı aradı. Türkiyenin ikizi Telefonu kapattığındaysa bu sefer Kazağı aradı. Ama ondan aldığı cevapta aynı oldu telefon hiç açılmadan kapatıldı...

Slm naber? nasılsınız? sizce bok yoluna mı gidiyorum?