~8~

351 28 87
                                    

''Onları ne zaman öldüreceğiz?!'' Nazi öldürme arzusuyla sordu. ''Ben istediğim zaman dediğim kişiyi öldürebilirsin'' dedi Türkiye. ''Hadi ama ben öldürmek istiyorum'' Nazi'nin dediği şey Türkiye'nin sinirine dokunmuş olacak ki ''O zaman geldiğin cehenneme dönersin'' diyerek onu terslemişti. ''Tarı mısın nesin sen kimsin ki beni reddediyorsun!!'' Nazi'nin yükselen sesi Rusya'nın kafasına doğrulttuğu tabanca ile kesilmişti. ''O sesini alçak tut yoksa zebani filan dinlemem sıkarım kafana'' sesi sinirli çıkmıştı.

''Kesin tantanayı. Önceliğimiz K. Kıbrıs ile G. Kıbrıs iki minik devlet büyük kargaşa'' Türkiye yüzünde ki gülümsemenin büyümesine engel olamamıştı. ''Nasıl yani?'' diye sormadan edemedi Nazi ile Rusya. ''Huhh~ çok basit düşünüyorsunuz. Yunan ile Kardeşlerim kavgaya tutuşacak tabi bu kargaşada İngiltere ve Ermenistan Yunan'a destek olacak. Ona karşılık Almanya da boş durmaz.!'' Şimdi anlamışlardı. ''Sence bu fazla canice değil mi?'' Bu soruyu soranın Nazi olması komiğine gitmişti Türkiye'nin. 

''Canice mi? Bu mu? Bu daha ne ki? Onun , bana yaptıklarının şu kadarı bile değil'' Türkiye baş ve işaret parmağı ile azıcık işareti yapmıştı. ''Sen ciddi misin? ne yapmış olabilirler ki en fazla?''  Nazi'nin sorusunu duymazlıktan gelmiş ve maskesini takıp odadan ayrılmıştı. 

-------------------

Amerika ,Yunan'ın odasında derin derin düşünüyordu.  Ne yapmalıydı? Hayatta kalmak için onlarla birlik mi olmalıydı yoksa aralarında ki haini bulup onlara karşı davranışlarda mı bulunsaydı? Belki de onların yaptığı gibi yapmalıydı....

-----------

Korku, düşmanları bile bir yapabilen bir duygudur. Korku kişi seçmez, korku söz dinlemez. Aynı şuan olduğu gibi saat gece yarısını geçiyordu ama herkes ayaktaydı. Zaman geçiyor korkuları artıyordu. Ölmek istemiyorlardı ama korkunun getirdiği yorgunlukla gözlerinin kapanmalarına engel olamıyorlardı. K. Kıbrıs, Doğu Türkistan'ın kucağında uykuya dalmıştı. G. Kıbrıs ise uyumak için yaslanacağı bir beden bulamadığından kendisini D. Türkistan'ın kucağına bırakmıştı.

Azer, Kazak ve G. Kore birlikte sohbet edip bu kasvetli ortamdan kurtulmaya çalışmıştı. Bu ne kadar işe yaramıştı bilinmez. Kırgız öksürükler içerisinde gözlerinin kapandığını hissetmişti. Kırgız'ın bedeni yerle buluşunca gözler onun bedeniyle buluştu. Azergil bağırış çağırışla Kırgız'ın yanına koşmuştu. Sese uyanan kişiler ne olduğunu anlamadan kapının sertçe açılışı duyulmamıştı bile.

İçeriye giriş yapan Tilki maskeli gençle birlikte Amerika olayı kavramaya çalışmıştı ta ki mikrofondan duyulan sese kadar. ''Ebe seçildi'' duyulan sesle Maskeli genç koşarak kalabalığın arasında elinde silahı ile Kırgız'ın yanına gelmişti. ''Ebe Kırgız,  senin için kimi öldüreyim? Ebe olan seni mi yoksa ebeleyeceğin kişi mi?'' ses soluk kesilmişti bu soruyla. Kırgız titreyen eli ile Tacikistan'ı göstermesiyle, bir el silah sesi duyulmuştu. ''Veba Yardım?!'' onun bunu demesiyle Karga maskesi ile Veba da yardım etmişti ceset taşımasına. Yerlere ve Tacikistan'ın arkasındaki Amerika'ya sıçrayan kanlarla çoğu kişi midelerindekini dışarıya kusmuştu...

--------------

''Neden bunları taşıyoruz ki?!'' Rusya'nın gereksiz düşünceleri artı Türkiye'nin canına tak etmişti. ''Hazır elimi kana bulamışken yok yakınken sana da mı sıksam?'' ciddiyetle sorduğu bu soru Rusya'yı korkutmuştu, yada o öyle sanıyordu...

---------

Kızarken, gülerken, birisini öldürürken, ağlarken nasıl böyle çekici olabilirdi? Aklındaki sorunun cevabı basitti. Çünkü o gerçek bir melekti, Tanrı olmasa da onun elçisiydi. Karanlığı aydınlatan ay yıldızı, özlerinde ki kan isteği o istekle birlikte kanı temsil eden o güzel kızıllığı ile kısacası her şeyi ile muhteşemdi...

''Sonunda'' duyduğu sesle hayal dünyasından sıyrılmıştı Rusya. ''Artık uyumak istiyorum'' Gözlerini ovuşturarak konuşuyordu. ''Demek ki Tanrı da yorulabiliyormuş'' Türkiye ile şakalaşıyordu. Onu güldürmek belki zordu ama gülüşü o her şeye bedeldi.  ''Sence yaptıklarım çok mu canice?'' Türkiye'nin sorusu ile duraksamıştı. ''Bilmem bu değişir, bu insanların seni nasıl gördüğü ile ilgili.'' 

''Yani, sence, sana göre nasılım?'' 

''Bence sen cani değilsin sadece hayallerinin uğruna her şeyi feda edebiliyorsun.'' Rusya kendi dediklerini bile anlamıyordu. ''Yani Nazi gibi mi? bir zamanların cehennemi?''  Rusya gülümsemişti Türkiye'ye. ''Cehennem? bence onun tam tersi Cennet ama dediğim gibi bu değişir''

Türkiye karanlık bodrumda merdivenlere oturmuştu. Rusya'nın yanına oturmuş ve kafasını omzuna koymuştu. ''Sanırım haklısın'' dedi gözlerini kapatırken...

Türkiye'nin uyduğuna iyice emin olunca gözlerini onun ay yıldızlı yüzüne çevirmişti. Baştan sona süzmüştü o güzeller güzeli yüzünü ve vücudunun her bir hattını dikkatle incelemişti. Ardından hasret kaldığı o dudaklara narin bir öpücük bırakmıştı. Ardından maskelerini takmış ve Türkiye'yi kucağına alıp bu kasvetli bodrumdan çıkmıştı. Güvenlik odasının önüne geldiğinde kapıyı çalmıştı. ''Kızıl elmaya'' dedi ardından kapı açıldı ve içeriye girdi. Girmesiyle kapı kapanmıştı. ''Yine mi uyudu bu? Biliyorsun değil mi bu uyku bozukluğu başımıza bela açacak'' 

Haklıydı. Her ne kadar istemese de Nazi haklıydı.  Uyku bozukluğu çok büyük bir dezavantajdı.

-----------------------

Kırgız kendisine gelmişti. Neler olduğunu öğrenmişti. Şuan ise ağlıyordu, kendisi yüzünden birisi ölmüştü ve o bunun bilincinde ile değildi. Vücuduna ne olmuştu bilmiyordu ama sanki o uyanıkken karabasan gelmişti....

''Nöbet tutabilecek misin?'' Fransa'nın sorusuyla öylece kalmıştı. ''Sence?!'' Azer Kırgız'ı korumak istermişçesine arkasına almıştı. ''O zaman onun yerine kardeşleri olarak sizden birisi tutar'' Fransa netti.

Ehm evet bölüm çok geç kaldı-


Aşk-ı Türkiye |RusAmeTürk|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin