Selam, yaklaşık 5 aylık bir zaman girdi araya. Bu süreçte yeni okuyucular geldi. Umarım kitabı beğenmişsinizdir.
Kitabın yazılış tarzını, üslubunu biraz değiştirme kararı aldım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.
--------------------------------------------------------------
''Günaydın Newyorklular. Newyork'da ilk kar görüldü. Muhteşem manzara adeta büyülüyor bizi.Bu havada yapılacak en güzel şey manzarayı seyretmek...''
Gözümü yine haber sesiyle açtım. Bu benim için bir rutin gibiydi -gece televizyonu açık unutup kanepede uyur ve sabah haber sesiyle uyanırdım-
Uykulu şekilde camın kenarına geçip karlı Newyork'u gördüm.-İşte bunun için Newyork'u seviyorum.-
Elimi yüzümü yıkayıp evimin bir iki sokak yanındaki pastaneye gittim.Her zaman ki gibi meyveli kruvasan ve kahve alıp dükkandan çıktım.
Yürürken reklam panosunda Andrew'ı gördüm. Gerçekten canım yanıyordu. O günden bu yana 4 ay geçmişti ve tiyatroya ara vermiştik. Ben Rose'a rahatsızım diyerek geciştiriyordum, Andrew ne diye geciştiriyor bilmiyorum.
Bunları düşünürken eve gelmiştim. Aldıklarımı yedikten sonra bilgisayarımı açıp senaryo yazmaya başladım. Plansız bir şekilde aklıma ne geliyorsa yazıyordum.Telefonum çaldı.Arayan Rose'du.
Önce provaya çağırır diye açmayı düşünmedim çünkü artık bahanem kalmamıştı. Ama sonra belki de zamanı gelmiştir diye düşünüp açma kararı aldım.Tam açacakken telefonun çalması durdu. Rahatlayıp telefonu kanapeye koyacakken tekrar çaldı. Kim olduğuna bakmadan Rose olduğunu düşünüp açtım.
''Alo merhabalar efendim. Ben Dream Cast Ajans'dan Olivia. İçinde yer alacağınız tiyatro ile ilgili bir röpörtaj yapmak istiyoruz. Eğer kabul ederseniz siz ve Bay Garfield ile güzel bir proje yapmış olacağız. Ne dersiniz?''
Telefondakini Rose beklerken böyle bir şey çıkmasına çok şaşırdım. Andrew'ı görmeye hazır mıydım?
''Ben bilmiyorum, kararsızım. Sizi sonra arasam olur mu?''
''Tabii ki. Bizi bu numaradan arayabilirsiniz. İyi günler.''
''İyi günler''
Telefonu kapattıktan sonra hemen üstümü giyinip atölyeye gitmek için yola çıktım. Rose'a danışmalıydım.
Atölyeye girip Rose'un odasına adeta daldım ama odada kimse yoktu. Soluklanmak için koltuğa oturdum. Başımı arkaya atıp tavanı seyretmeye başladım.
Derken kapı açıldı ve ben de kafamı kaldırdım. Gördüğüm kişiyle, hemen düzeldim.Andrew'dı bu kişi. Hala ilk gün ki gibi heyecanlıydım ama bunun yanında hayal kırıklığı da vardı.
O da şaşırmış olacak ki bir süre bakıştık. Ve tabii ki her zaman ki gibi ilk söze atılan oydu.
''Burada olduğunu bilmiyordum.''
''Ben de buraya geleceğini bilmiyordum.''
Yine bir sessizlik ve yine bakışma.İkimiz de derin nefes aldık. O, kahve iri gözlerinde daha fazla kaybolmadan merak ettiğim şeyi sordum:
''Niye buradasın?''
''Şey, yeni bir film projem var. Tiyatroyla üst üste gelmesin diye provalara başlayıp gösteriyi yapmamız lazım bir an önce. Bunun için Rose'la konuşacaktım.''