Arkadaşlar öncelikle selamlar. Yukarıdaki şarkı bahsi geçen 30/90 şarkısı ve Tick,Tick...Boom tiyatrosu bu şarkıyla başlıyor.Diğer şarkılara da bakmanızı tavsiye ederim, beğeneceğinizi düşünüyorum.
Andrew şarkıyı kusursuz bi' şekilde söyleyince hayran kaldım.Küçük bir alkış yapıp piyonanın yanına geldim.
''Harikaydın''
''Teşekkür ederim''
Birbirimize gülümsedikten sonra Andrew söze girdi:
''Eee devam edelim mi? Şimdi seninle bir partımız olacak.''
''O-olur.''
''Sen kekeledin mi?''
Çok komikmiş gibi bir de güldü ama ben heyecandan ölüyordum.Kalbim saniyede 3000 kere atıyor gibi hissediyordum.
''Hiç komik değil bir kere.''
İmalı bir bakış sonrası:
''Öyle mi? Yanakların öyle demiyor ama :) '' dedi ve daha çok gülmeye başladı.
Duvardaki aynaya baktığımda domates gibi kırmızı bir adet Clara gördüm.Ve bu daha da utanmama neden oldu.
Off ben neden böyleyim ya!
''Biraz kızarmışım ya burası çok sıcak o yüzdendir.''
'' Hmm anladım :) ''
Arkasını dönüp piyanoya oturdu ve kendini tutamayıp başını yüzüstü piyanoya koyarak kahkaha atmaya başladı.
'' Andrew gülmeyi bırakır mısın ya ! ''
Hâlim gerçekten komikti ve Andrew'ın gülüşü de ayrı güzeldi. Ona gülme diyordum ama gülüşünü sabaha kadar izleyebilirdim.
Andrew'ın yanına gidip piyanoya yaslandım.
'' Hadi ama seni bu kadar güldüren benim kızarmam mı? ''
Kafasını kaldırmadı ama nefes alışını duyabiliyordum. Aklımdan saçını koklamak geçti, onun o mükemmel kokusunu koklamak.
Hiç düşünmeden kafamı eğip saçına yaklaştırdım. Tam koklayacakken kafasını kaldırıp söze girdi.
''Aslınd- ''
Yakın olduğumuzu fark edince sustu. Gerçekten burun buruna, göz gözeydik. Nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum, gözlerim dudaklarına kaydı. O dudakları öpmek şu an istediğim tek şeydi. Andrew sesini düzelterek gözlerine bakmamı sağladı ve fısıldayarak konuşmaya başladı.
''Sen. Seninle ilgili her şey. Clara, sen...sen benim yüzümde tebessüme sebep oluyorsun ve ben bunun nedenini bilmiyorum''
''Bir ara komedi oyunculuğu düşünmüştüm :) ''
Tekrar başını eğip güldü ve kafasını kaldırdığında daha da yakındık. Bu sefer dudaklara bakan oydu. Andrew bakınca ben de bakmaya başladım. Yavaşça yakınlaşmaya başladık.Dudaklarımız tam değecekken kapı açıldı ve içeri Rose geldi.(Tam zamanı)
Hemen geri çekildik ve ben mal mal yere bakmaya başladım.Andrew da toparlanıp ayağa kalkarak lafa girdi.
'' Bir şey mi oldu Rose ?''
''Provalar nasıl gidiyor diye geldim.Her şey yolunda mı? ''
Andrew bana bakıp devam etti:
''Evet evet her şey yolunda. Dimi Clara?''
Andrew'ın beni kolumdan dürtmesiyle gözümü yerden ayırıp Rose'a baktım.
'' Evet her şey yolunda bayan Rose.''
'' Çok güzel.E o zaman ben gidiyim.Size iyi çalışmalar.''
Rose kapıdan çıkar çıkmaz gözümü tekrar yere diktim.Andrew piyanonun başına oturup söze girdi:
''Ee şey.'' Daha doğrusu giremedi :)
''Hangi şarkıdaydık?''
Kafamı kaldırıp senaryoya baktım. Ama kaldığımız yere odaklanamıyordum.
'' Clara! ''
Andrew'a baktım ve devam etti:
''Bu olanları unutalım tamam mı?''
Acılı bir şekilde gülerek başımı salladım ve konuşmaya başladım:
''Bugünlük ara versek?''
Başını salladı ve hazırlanmaya başladım. Kapıdan çıkar çıkmaz ağlamaya başladım. Eve yürüyerek giderken aklımda deli sorular vardı:
Beni seviyor mu?
Seviyorsa neden unutalım dedi?
Sosyal medyadan mı korkuyor yoksa başka bir şey mi var?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.