Seaside

66 5 2
                                    

Keyifli okumalar :)

________________________________

Bir ümit,anahtar çantamdan çıkar diye bakıyordum ama yoktu.Arkama döndüğümde Andrew hâlâ oradaydı.
Sonra kapı sesi duydum,sanırım arabadan inmişti.
"Bir şey mi oldu Clara?"
Andrew'ı birden yanımda görünce korktum ve sıçradım.Andrew sakinleştirmek için kolumu okşadı.
"Çok özür dilerim amacım korkutmak değildi."
"Biliyorum Garfield."
Tebessüm ederek yanıtlamıştım.
Andrew da gülerek lafa girdi.
"Eee neden içeri girmiyorsun?"
Yaramaz çocuklar gibi kafamı eğerek Andrew'a baktım.Bu Andrew'ın daha da meraklanmasına sebep olmuş olacak ki Sorusunu yineledi.
"Clara soruma cevap verecek misin yoksa annesinin vazosunu kırmış çocuk gibi davranmaya devam edeceksin?"
Gülerek söylemişti.
"Tamam söylüyorum...Anahtarımı evde unutmuşum"
Andrew düşünceli şekilde bakmaya başladı.Bense ne yapacağımı düşünüyordum.Hava karardığı için çilingir de bulamazdım.Ben bunları düşünürken Andrew bahçeden çıkmaya başladı.
"Andrew nereye?"
Beni duymamış ya da duymamazlıktan gelmiş gibi arabaya bindi. Beni bırakıp gidecek miydi?
Sinirli şekilde ona bakarken yan koltuktaki camı açıp bana baktı.
"Neyi bekliyorsun,gelsene?!"
"Nereye geliyim?"
"Sence Clara?!"
"Bilmiyorum.Hava karardı ve bir adam beni arabasına çağırıyor."
Ikimizde bu dediğime güldük.Sonra Andrew ciddileşip tekrara söze girdi.
"Clara ben ciddiyim.Hadi gel yemek yiyelim sonrasına bakarız."
Yine bakıştık ve ben kafamı onaylarcasına sallayarak arabaya bindim.Andrew bana döndü ve lafa girdi.
"Dediğim gibi önce yemek yiyelim sonra çaresine bakarız.Yarın da çilingir çağırırız eve.Olur mu?"
O kadar tatlı söylemişti ki cümleyi,hafifçe tebessüm ettim.Beni cevap için bakıyordu.
"Tamam,olur"
O kadar sessiz söylemiştim ki sesimi kendimi bile duymadım.Andrew bana duymadığını belirten bir ifade göstererek bakmaya devam etti ve biraz daha yaklaştı.Yine mükemmel kokusunu burnuma geldi.
"Olur diyorum Andrew Garfield"
Duysun diye bağırdım âdeta.O da gülerek tepki verdi.
"Tamam o zaman ilk rotamız Joe's pizza"
"Aman tanrım ciddi misin? Oraya bayılırım"
Bunu duyduğuna sevinmiş olacak ki gülümsemesi arttı ve arabayı sürmeye başladı.
Bir süre sessizce gittikten sonra canım sıkılmaya başladı.Radyodan şarkı açmak istiyordum ama Andrew istemez diye tedirgindim.Andrew'ın kollukta olan koluna dokunup bana bakmasını sağladım.Radyoyu işaret ederek;
"Şarkı açabilir miyim?" diye sordum.
Andrew bana hayal kırıklığına uğramış gibi baktı.
"Bana niye böyle bir şey soruyorsun Clara.Istediğini yap"
Kolunda olan elimi alarak radyoyu açtırdı ve ilk şarkının gelmesini bekledik.Şarkı,benim en sevdiğim şarkılardan biri olan Mcfly - Love is easy şarkısıydı.Şarkıyı duyar duymaz eli elimde olan Andrew'a bakıp 32 diş gülümsedim ve elini sıktım.
"Bu şarkıyı biliyor musun?"
Tepkime gülerek hâla birleşik olan elimizi bırakmadan sesi açtı ve nakarat kısmını çok tatlı bir şekilde söylemeye başladı.

"If this is love,then love is easy
It's the easiest thing to do
If this is love,then love completes me
'Cause it feels like i've been missing you"

Nakarat kısmını tekrar ettiğinde ben de eşlik ettim ve birlikte bağıra bağıra söylemeye başladık.

" If this is love,then love is easy
It's the easiest thing to do
If this is love,then love completes me
'Cause it feels like i've been missing you"

Theatre (with Andrew Garfield)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin