2. Bölüm: Mrs. Küçük & Mr.Küstah

17 2 1
                                    

    Fazlasıyla yoğun bir gün geçirdikten sonra evde yaklaşık yarım saat uyudum, aslında daha fazla uyumayı tercih ederdim ama artık kalkıp akşam için hazırlanmam gerekiyordu. Şu Ersin CEVHER davasını aldığımdan beri günler çok yorucu geçiyordu.
Önce uzandığım koltuktan kalkıp mutfağa geçtim ve kendime bir kahve yaptım. Bir yandan kahvemi yudumlarken bir yandan da hazırlanıyordum.
Bu akşam önemliydi. Ünlü iş adamı Tayfun OYGUN, Türkiye'nin en büyük üç hukuk şirketinin CEOları ve onların aileleriyle olacağı bir yemek düzenlemişti. Rakibimiz olan iki şirketin de sahipleri orada olacaktı,
Kor Hukuk Bürosu ve Kaplan Hukuk Bürosu.
    Akşam için siyah, askılı kol, uzun ama vücuduma yapışarak hatlarımı oldukça belli eden bir elbise seçmiştim. Bir de sol bacağımı ortaya çıkaran bir yırtmacı vardı.
    Saçlarım arkadan sıkı bir topuz yaptım, kafamın üstüne de yine siyah bir gözlük yerleştirdim. İncelikle çekilmiş eyeliner, uzun kirpikler, allıkla kırmızılaştırılmış yanaklar ve kırmızı rujumla mükemmeldim. Aynada kendime baktığımda karşımda güzel ve iddialı bir kadın duruyordu. İstediğim görüntü tam da buydu.
    Çantamı ve paltomu da alıp evden çıktım. Topuklu ayakkabılarla araba sürmek pek kolay olmasa da artık alışmıştım.
Ben restorana doğru ilerlerken telefonum çalmaya başladı. Annem arıyordu. Telefonu açıp arabayı sürmeye devam ettim.
" Efendim?"
"Ahu, ben varmak üzereyim. Sen neredesin?"
"Yoldayım, geliyorum."
"Tamam, varınca seni beklerim beraber gireriz içeri." Annem sürekli yanında olmamı, her şeyi beraber yapmamızı istiyordu. Tek derdi insanlar ve magazindi. Bir dedikodu çıkar diye ödü kopuyordu. Ayrı eve çıkmama bile zor ikna etmiştik babamla.
"Anne senin beni beklemene gerek yok. Sen içeri gir, ben hemen gelirim zaten."
"Tamam Ahu işte, hemen gelirsen bekleyeyim. Ne olacak?"
"Anne geliyorum işte. Bekleme, gir içeri sen. Tamam mı?"dedim sinirlendiğimi belli eden bir ses tonuyla.
"İyi, peki. Gireyim o zaman ben." dedi sıkıla sıkıla.
" Hadi gir sen." dedim ve telefonu kapattım.
~~~
Restorana vardığım zaman, arabadan inmeden önce aynadan rujumu tazeledim ve son kez görünüşümü kontrol ettim. Arabadan inip anahtarı valeye verdikten sonra restorana girdim. Kapıda beni çalışan kız karşıladı.
"Hoşgeldiniz Ahu Hanım."
Kafa sallayarak karşılık verdim. Kız buyrun, dedi ve eliyle ilerlememi işaret etti. Biraz sonra masada oturanlar görüş alanıma girdi. Tayfun OYGUN, annem, Kaplan Hukuk Bürosu'nun sahibi ve oğlu, Kor Hukuk Bürosu'nun sahibi ve oğlu. Çalışan kıza tebessüm eşliğinde kafa sallayarak teşekkür ettikten sonra masaya doğru ilerledim. Yaklaştığımda masadaki gözler bana doğru döndü.
"İyi akşamlar." diyerek ortama giriş yaptım.
"İyi akşamlar." diye yanıtladı Tayfun OYGUN.
Annemin yanındaki boş sandalyeye oturdum.
"Görüşmeyeli nasılsın bakalım Ahu?" diye sordu Tayfun masaya yemek söylerken. Sık sık böyle yemekler düzenlerdi ve şirketiyle ilgili bir kaç şeyle ilgilenmiştik ayrıca annemle de arkadaş sayılırlardı. Yani sık sık görüyorduk birbirimizi.
"İyim, teşekkür ederim."
Masadaki tüm gözler üzerimdeydi. Ve bu gözlerin sahipleri önemli insanlardı. Özellikle davada karşı tarafı savunacak olan şu eleman. İyi bir izlenim vermeliydim.
Yemeğimi bitirdikten sonra lavaboya gitmek için masadan ayrıldım. Ellerimi yıkadım ve rujumu tazeleyip -evet ruj benim için önemli bir detaydı- lavabodan çıktım. Benimle aynı anda karşımdaki erkekler için ayrılan lavabodan da biri çıktı. Bu Kaplan Hukuk Bürosu'nun sahibinin oğluydu. Beni gördüğünde kısa süreliğine baştan aşağı süzdükten sonra bakışları gözlerime döndü. Aynı şekilde ben de onu süzdüm. Üzerinde lacivert, spor bir takım vardı. Ceketin çine beyaz, yuvarlak yaka bir t-shirt giymişti. Klasik spor ayakkabısı kombine yakışmıştı. Kahverengi, normalden biraz uzun saçlarını hafif yana doğru yatırmıştı. Kirli sakalları ve kahverengi gözleri vardı.
"Selam," dedim ciddi bir şekilde.
"Merhaba." dedi tok ve net bir sesle. Ses etkileyiciydi.
"Demek şu avukat sensin. Ersin CEVHER'in tarafını savunan." dedi meydan okurcasına.
" Ta kendisi." dedim kafamı dikleştirerek.
"Bu senin adına üzücü olmuş, çünkü bu davayı ben kazanacağım küçük avukat." dedi uzun boyuyla bana tepeden bakarken. Boyu yaklaşık 1.95 gibi görünüyordu.
"Bak sen," dedim üstüne yürüyerek. "Nasıl bu kadar eminsin küstah avukat?" Bana küçük avukat demesi sinirimi bozmuştu.
" Kaybetmekten pek haz etmem de ondan dedim." dedi yüzünü buruşturarak. "Küçük avukat." diye eklerken yüzüme doğru eğilmişti. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Ciğerlerimi güzel bir erkek kokusu doldurdu. Koku zaaf noktamdı. Geri adım atmak istedim ama kaçıyor gibi görünmemek için yapmadım. "Belki de daha beni tanımadığın için böyle konuşuyorsundur." dedim kafamı dikleştirerek. Bu hareketimle yüzlerimiz daha da yakınlaşmıştı. Azıcık daha yaklaşsak burunlarımız birbirine değecekti.
"Belki de." dedi kaşlarını hafifçe kaldırarak.
"Emin ol ileride karşı tarafımda olduğun için pişman olacaksın avukat." dedim işaret parmağımı kaldırarak.
"Göreceğiz," dedi "küçük avukat" diye eklemeyi ihmal etmedi.
"Göreceğiz" dedim iddialıca kafa sallayarak.
O sırada bir telefon çalmaya başladı. Bay Küstah'ın telefonuydu. Cebinden çıkarıp telefon ekranına baktı ve sessize aldı.
"Şimdi içeri gitmeliyim küçük avukat. Seni nasıl yendiğimi görmek için sabırsızlanıyorum." diyerek geri çekildi. Sonunda! Bu anlamsız yakınlıktan kurtulmuştum.
Tam önüne dönüp adım atmaya yelteniyordu ki kolundan yakaladım. "Önce ben geldim ve önce ben gideceğim." deyip ilerlemeye başladım. Birimizin biraz bekledikten sonra gelmesi gerekiyordu. Çünkü fazla zaman geçmişti ve ikimiz de ortada yoktuk, masadakiler yanlış anlayabilirdi.
  Tam bir kaç adım atmıştım ki aklıma bir şey geldi. Arkama dönüp Bay Küstah'a baktım, bana bakıyordu.
  "Ayrıca ben Ahu, 'küçük avukat' değil." diyerek göz kırptım.
  Tek eli cebindeyken tek dudağının kenarı kıvrıldı.
  Bu yavşağa çok pis taktım oğlum.
  Arkamı dönüp ilerlemeye devam ettim. Ben geldikten bir süre sonra Bay Küstah'da masaya geldi. Annem ve diğerleri koyu bir sohbete dalmışlardı. Bay Küstah ve Kor Hukuk Bürosu'nun sahibinin oğluyla arasında geçen bakışmalar dikkatimden kaçmamıştı. Düşmanca ve kin dolu bakışlardı bunlar.
  Saat gece yarısını geçerken annem bana mesaj atmıştı, çaktırmadan baktım, kalkmamızı söylüyordu. İkimizde aynı anda ayaklandık. Annem gece için teşekkür ettiğini ve gideceğimizi söyleyince önce Tayfun OYGUN, sonra da diğerleri kalktı. Annem hepsiyle sırayla el sıkışmaya başlayınca ben de aynısını yapmak zorunda kaldım. Tayfun OYGUN ile el sıkıştım önce. Sonrasında Kor Hukuk Bürosu'nun sahibi ile sıkıştım, hemen yanındaki kumral, gözardı edilemeyecek yakışıklılığı olan oğluna uzattım elimi.
"İyi akşamlar" dedi elimi sıkarak.
"İyi akşamlar" dedim aynı şekilde.
Ve bilin bakalım sıra kimdeydi, Bay Küstah!
İtici bir tebessümle istemeye istemeye elimi uzattım. Bunu farketmiş olacak ki inadına elimi sıkı sıkı avuçladı eşek. Hayvanlaşmak suretiyle sertçe elimi sallarken o da yapmacık bir gülümseme yerleştirdi suratına.
"İyi akşamlar Avukat Ahu." dedi son iki kelimeyi inadına vurgularken.
Yavşak.
"İyi akşamlar" dedim a harfini uzatıp bir an önce elimi kendime çekerken.
Bay Küstah'tan sonra babasıyla da el sıkıştıktan sonra mekandan ayrıldık.
Dışarı çıktığımızda vale arabaları getirirken "Eve gelsene kızım. Baban da özledi seni." dedi annem. Ben üniversiteden sonra ayrı bir eve çıkmıştım. Yoğunluktan dolayı babamla da görüşememiştik ve ben de onu çok özlemiştim.
"Olur. Ben de babamı özledim, görmüş olurum." dedim. Arabalarımız gelince ikimizde arabalara atlayıp eve doğru yola koyulduk.

                                    ~~~
  Babamı gördüğüm zaman sıkı sıkı sarıldım. Özlemiştim. O da aynı şekilde sıkı sıkı sarılıp saçlarımı öptü. Ailecek oturup güzel güzel saatlerce sohbet ettik, babamın kucağında uyuya kaldığımı annem beni uyandırınca anladım. Babamda uyuya kalmıştı.
"Ahu istersen bu gece burda kal kızım, saat geç oldu."
"Olur anne, sabah erkenden çıkarım." dedim esneyerek. Koltuktan kalkıp üst kattaki odama çıkıp yatağıma uzandım. Yatağımı da özlemiştim. Yorganıma sıkı sıkı sarılıp huzurlu bir uykunun kollarına koştum.

~~~~~

Şehr-i HükümWhere stories live. Discover now