𝑡𝑒𝑠̧𝑒𝑘𝑘𝑢̈𝑟

466 44 9
                                    

Akşama kadar evde gülüşerek zaman geçirmiştik. Yoongi hyung ne kadar diğerlerine soğuk davransa da eğlendiğini biliyordum. Eun ve Taehyung'un enerjisi çok fazlaydı.

"Saldır!" diyerek bağırdı elindeki tahta kılıcı Taehyung'a yönelten Eun.

Taehyung yalandan dudaklarını büzüp kollarını kendine siper etti, "Ah, hayır! Yapma."

Gülerek yanımdaki Eun'un bacağını tuttum. Başını çevirip bana baktı. Abartılı bir şekilde kendini yere attı, "Beyaz atlı prens geldi! Yanındaki de beyaz atı!" dedi bağırarak.

Kahkaha atarak üzerine eğilip kılıcı almaya çalıştım. Ama benden uzaklaştırmak için çırpınıyordu. "Beyaz at mı oldum ola ola?" dedi Yoongi hyung bıkkınca.

Taehyung gülerek Eun'un elindeki, benden uzaklaştırmaya çalıştığı kılıcı kaptı. Eun çığlık atarak bana saldırdı. Anlık boşluğumdan yararlanıp sırtımı yerle buluşturdu ve karnıma oturup yüzüme yumruk atarmış gibi yapmaya başladı.

Birkaç yalancı yumruğundan kurtulmaya çalışırken bileklerini tuttum. "Uzak dur, düşman!" diye bağırdı Taehyung. Elindeki kılıcı Eun'un boynuna koyup kafasını kıstırdı.

"İkiye karşı bir! Kaybediyorum!' diye bağırdı Eun. Birkaç debellenmenin sonunda kendini bıraktı ve yanıma yere yığıldı.

Gülerek olduğum yerde başımı ona çevirdim. Dilini dışarı çıkarmış, ölü gibi duruyordu. Kahkaha atarak omzunu dürtükledim. O da gülmeye başladı peşime.

"Benim sevgilim nerede? Benim sevgilimi getirin. İkiye iki yapalım!" dedi gülerken ayağa doğrulup.

Ben de doğrulup bacaklarımı bağdaş yaptım. Taehyung dizlerinin üzerine oturmuş gülen suratıma bakıyordu. Sürekli bana bakması ne kadar utandırsa da hoşuma gidiyordu.

"Ben yatacağım," dedi Yoongi hyung kalkarken. Bakışlarını yanımdaki Eun'a çevirdi. "Nerede yatacağım?"

Eun gülmesini bastırıp bakışlarını etrafta gezdirdi. "Jungkook'un yatağına geç sen, oppa." dedi Eun kalkıp. "Gel peşimden."

Yoongi hyung saçlarımı karıştırdı ve Eun'u takip ederek odadan çıktılar. Bakışlarım tekrardan önümdeki bedene değdi. Elindeki kılıcı bırakıp hızla üzerime atıldı. Kollarını boynuma sardı ve ikimizi de yere düşürdü.

Bacaklarını bacaklarımın arasına koydu. Üzerimde yatıyordu. Ben de beline sardım kollarımı. Burnumu saçlarına değdirip derin bir nefes aldım. O ise boynuma küçük öpücükler bırakıyordu.

"Teşekkür ederim," dedim saçlarına bir öpücük bırakırken "Teşekkür ederim. Beni mutlu etmeye çalışmana teşekkür ederim. Varlığına teşekkür ederim, Taehyung."

Kıkırdayarak burnunu boynuma sürttü, "Sen mutlu ol, yeter." dedi boynumdaki kollarını sıkılaştırırken.

Doğrulup üzerimdeki onu da doğrulttum. Bacaklarım etrafında açıktı ve bacaklarım arasında dizlerinin üzerinde oturuyordu. Kollarımızı birbirinden ayırmamıştık.

Gülümseyerek yüzünü izledim. O da kare gülüşünü sergiliyordu. Bakışlarımı güzel gözlerinde gezdirdim. Yanaklarında, burnunda ve dudaklarında...

"Öp artık," dedi Taehyung aniden. Dudaklarındaki bakışlarımı ona çıkardım. Dudaklarını büzüp gözlerini kocaman açtı.

Güzelliği gözlerimin parlamasına neden oluyordu. Gözlerimin önünde böyle güzel dururken öpmemem haksızlık oluyordu.

Hızla dudaklarına kapanıp belindeki kollarımı sıkılaştırdım. O da boynumdaki kollarını çözdü ve bir elini saçlarıma atıp diğer elini omzuma koydu.

Serendipty Tae-KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin