Benim sucum yok suc usengeclikte
Jisung Jeongin ile olan sohbeti bitince Minho'ya asla arkadaş gözüyle bakamayacağını kendiside biliyordu.Ama bir yandan o da Minho'ya karşı boş değildi tabii.Kollarını birbirine bağlamış yavaş adımlarla Jeongin ile konuştuklarını düşünerek eve doğru yol alıyorken telefonunun aniden çalmasıyla irkildi.Telefonunu cebinden çıkartıp arayanın ismine baktı.Minho'nun ismini görmesiyle istemsizce heyecanlandı ve aramayı kabul edip telefonu kulağına götürdü.
"E-Efendim?"
"Eve ne zaman geliyorsun? Seni özledim."
"Şimdi yoldayım."
"Bekliyorum tatlım."
Jisung'un yüzünde hafif bir gülümsemeyle telefonu kapattı ve yoluna devam etti.
...
Eve varmış.Kapıyı açan Minho'nun kendisine sarılmasına izin verdikten sonra ayakkabılarını çıkartıp içeri geçmişti.Bakışlarının zıttı ses tonu ve cesaretiyle konuşmaya başladı.Ancak bakışlarını kaçırarak konuşmaya cesaret edebiliyordu.
"Minho..Bir şey konuşabilir miyiz?"
Bakışlarını arada sırada tekrar ona çeviriyor göz göze geldiğinde tekrar bakışlarını kaçırıyordu.
"Eğer uzun bir konuşmaysa salona geçelim."
"Olur."
Birlikte salona girdiler ve kahverengi koltuklardan birine oturdular.Jisung yine aynı haliyle konuşmaya devam etti.Sesinin titrememesi veya kekelememek için içinden dualar ediyordu.
"Hani bana aldığın çiçekler vardı ya."
"Evet?"
"Bir ara 'derin anlam' gibi bir şey demiştin bunu Jeongin'e anlattığımda bana çiçeklerin anlamını söyledi ve.."
Minho hafif iç çekti ve yüzüne buruk bir gülümseme takındı.Jisung'un elini tuttu.
"Devam etmene gerek yok.Gerçekleri öğrendin artık."
Jisung aniden kafasını çevirip Minho'nun göz bebeklerinin içine baktı.
"Neden bunu yüzüme karşı söylemedin? Neden aklımda soru işaretleri bırakmayı tercih ettin?"
Minho duraksadı.Cümlelerini birleştirmekte zorlanıyor gibiydi.
"Bak..Sen benim aşık olduğum ilk erkeksin..Ben de bunu ilk başta kabullenemedim...Yani sana aşık olduğumu kabullenemedim ve hemi bundan hem de senden kaçmak için içkiye sigaraya taktım..ama sanırım hayatımın hatasını yaptım."
Ikisininde gözleri doluydu.Minho'nun yüzündeki buruk gülümseme çoktan solmuşken Jisung'un yüzünde üzgün bir ifade ile duygularını belli ediyordu.Jisung herşeyi yeni yeni anlamaya başladığı için sohbette duraksama oluştu.Minho kendi kendine 'bunun romantik bir ortam olması gerekmez miydi?..' diye düşündü.Derin bir nefes aldı ve Jisung'a daha çok yaklaşıp kaygısını sesinde belli etmiyecek şekilde konuştu.
"Sevgilim olur musun Han Jisung..?Aşkımızı sonsuza kadar mühürleyelim..."
Jisung bu teklifi bekliyordu.Yüzündeki ifade değişmedi.Fakat nefes darlığı yaşamaya başladı.Minho'nun tuttuğu eli çekti.Bakışlarını kaçırdı.Minho ile olan onca anılarını aklından atamıyordu.
Jisung'un sessiz kaldığı her saniye Minho'nun kaygısı gittikçe büyüyor,içini kemiriyordu.
"Kabul etmeyeceksin değil mi?"
Sesi titredi Minho'nun.
"Minho..Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.Bana biraz zaman ver olur mu? Düşünmem için.."
"Tabii.."
Jisung yerinden kalktı.Odalarına doğru ilerledi.Minho ağlayamıyordu.Fakat yorgundu.Oldukça yorgun.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stupid Drunk ^Minsung
FanfictionMinho ile Jisung yıllardır ev arkadaşıdır. Fakat son zamanlarda Minho sürekli içmeye,eve geç gelmeye bazende hiç gelmemeye başlamıştır. "Sevgilim olur musun Han Jisung..?Aşkımızı sonsuza kadar mühürleyelim..." Arkadassaklar valla acemiyim😭*