1. BÖLÜM
3 YIL ÖNCE
16 Nisan 2022
" İyiki doğdun Ayaz! İyiki doğdun Ayaz! İyiki doğdun, iyiki varsın mutlu yıllar sana."
Kahkahaların arasında elindeki pasta ile sevgilim dudaklarıma yapıştı. Yanaklarını öperek kapıyı kapatıp, solana geçmiştim. Ellerinde tuttuğu çikolatalı pastayı uzatarak muma üfleme mi bekledi. Gözlerimi kapatıp 'her an ve her zaman , sonucu ne olursa olsun onunla olmayı en içten diledim.' Mumu üfleyip, alını'na bir buse kondurdum. Pastayı masanın üstüne koyup, alkışlamaya başladı ona eşlik edip sarıldım. Gözlerimin içine bakarak derin bir inleme çıkardı, gözlerimi ve dudaklarımı kıvırıp ellerimle sırtını sardım. Dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
"Sana çok güzel bir hediyem var... Görmeye hazır mısın?" Hediye... Benim bildiğim hediye ise her gün yapıyorduk , yine de onu bozmadan aynı heyecanla konuşmaya başladım,
"Bu hediyeyi az çok tahmin ediyorum ama görmek için de heyecanlıyım." Gözlerini dudaklarıma dikmiş beni tahrik edercesine elleri ile göğüs ucumu sıkıp koltuğa itti... İki bacağının arasını açıp üstüme oturdu. Üstüne giydiği mavi gömleğin düğmelerini açarak koltuğun arkasına doğru fırlattı... Üzerinde bulunan pembe fantezi geceliği ile beni fazla mutlu etmişti. Elleri ile kollarımı sıkarken dayanamayıp dudaklarına yapıştım, baskınlığını üzerimde arttırıp, bir elim boynunda diğer elimle de kalçasını kavrayıp kendime bastırıyordum. Biraz olsun yavaşlayıp , kumral saçlarını okşayıp kokusunu içime çektim. Bebek gibiydi, kokusu, teni ve bu beni ona daha çok yükseltiyordu. Elleri ile yavaşça pantolonumun fermuarını açıp, okşamaya başlarken onu tuttum. Ellerini avucumun içine alarak gözlerine baktım, ciddi ve nazik bir sesle konuşmaya başladım.
"Bugün uslu bir kız ol, daha bir kaç gün önce yaptık. Bugün birbirimize vakit ayıralım ne dersin? "Pantolonumun fermuarını kapatıp, ona baktım. Ayağa kalkıp ellerimi uzattım, sert bir şekilde elime vurup arkasını dönmüştü. Ufak bir oflama çıkartıp yanına oturdum. Ve tekrar söze girdim,
" Sevgilim , yapma böyle söz veriyorum telafi edeceğim. "Yüzünü somurtarak,
"Peki, ama ben sana daha doyamadım..." Nefesinin dudaklarımı huylandırması ile dudağımı emdim, hoşuna gitmişti ki elleri ile boynumu kendine doğru çekip öpmeye ve yalamaya başladı, karşılık vermeyi ne kadar istesem de kendimi geriye doğru çektim. Gözlerinin içine bakıp başımı sağa sola salladım. Oflayarak ellerini boynumdan çekti, ayağa kalkıp onu kucağıma aldım. Ellerimde hiç bir şey yokmuş gibi çok hafifti, masanın yanında ki sandalyeye oturttum, kendimde yanında ki sandalyeye geçtim. Pastayı ve bıçağı ellerime alarak, bir dilim kestim. Çatalımı batırıp pastanın büyük bir kısmını gece' ye uzattım. Kocaman ağzını açarak pastayı tek hamlede yuttu. Bu sefer o elindeki çatalı alarak bana doğru bir dilim uzattı ağzımı açıp yiyecek'ken kendine doğru çevirip ağzına koydu. Sinirli bir bakış atarak göz devirdim. Elleri ile yüzümü okşayıp tekrar pastayı ağzıma doğru uzattı, bu sefer hızlı bir şekilde bende pastayı yemiştim. Gülüşmelerin arasında hızlıca elini telefonuma uzattı saate bakıp gözleri ile başını sallamaya başladı. Soru sorarcasına gözlerine baktım, bir şey demediğinden konuşmaya başladım.
"Bir yere mi gideceğiz, hm ?" Heyecan dolu gözlerle,
" Evet, sana sürprizim var... Geç kalıyoruz, hemen çıkmalıyız." Başımı sallayarak yanağına buse kondurdum.
"O zaman çıkalım, güzelim."
"Evet , çıkalım." Ellerime tutuşturduğu tabakları makinaya dizip, girişe geçmiştim. Üstündeki geceliği çıkartmış yerine çürük vişne rengin de yarım yırtmaçlı elbise ile yanıma gelmişti. Vücudunda dolaşan gözlerim onu her gördüğüm de eriyordu ama bu sefer daha bir içim gidiyordu. Kadınlarına baskı yapan tiplerden olmasam da bu elbise ile onu çok kıskanmıştım. Yüzümdeki memnuyetle elimi yanlarında kesik olan yırtmaçlı bölgesine götürüp okşamaya başladım her zamanki gibi gözlerini kısıp çenemi sıktı ve geri çekilip çantasını aldı. Kapıyı açarak bir elimi ona doğru uzattım, omuzlarını yüceltip elimden tutarak dışarıya çıktı. Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla önüne geçtim, motorda ki kasklardan birini başına geçirip kafasına taktım. Kendimde kaskımı taktıktan sonra kolumu gererek ince belini sarıp motorun üstüne koydum. Kendini geriye doğru çekip maymun'lu oturmam için bekledi, önüne geçip ellerini göğüsümde tutunca motoru çalıştırdım. Nereye gittiğimizi bilmediğimden gece'nin bağıra bağıra anlattığı bir cafenin önünde durmuştuk. Dışarısı ahşaptan iç kısımları ise demirlikten oluşuyordu, mimarisi ve yapısı yüzümü baya şaşırtmıştı. Motordan inmeyi bekleyen gece'ye bakarak hızlıca kalktım, elimi uzatarak önünde eğildim. İnce uzun parmakları elimi bulduğunda parmaklarımın arasına geçirdim ne kadar ondan kaba olsam da elleri parmaklarım ile eş değerdi. Kafe'nin önünde bekleyen iki kızın bize yaklaşması ile gece ellerini sallamaya başladı.
" Kızlar! Buradayız geldik." Heyecanın'dan parlayan gözlerine için için baktım, gözlerimin dolması ile yanağına ufak bir buse bıraktım. Eli ile çenemi okşayıp yürümeye başladı koşar adımlar ile arkasından sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
General FictionBu bizim oyunumuz,kendi yalanlarımızın kralları ya da kraliçeleriyiz. Yanlış olan da neydi ki ? , bu dünya bir oyun biz de seçilmiş kuklalarız sadece. Gece yalan söyledi, karanlık doğdu, nefsimiz ve mazimiz karanlığa gömülüp sonsuzluğa yerleşti. Yan...