GECE'NİN LANETİ

71 3 0
                                    

                                       &

Ay 'ın gözüme vurduğu selamı ile uzun süredir uyuduğumu hatırladım, tutulmuş omuzuma vurarak kendime gelmeye çalışıyordum. Yanımda duran kısa kahve saçları olan kadına baktım. Yatağımın baş ucuna geçmiş gözleri açık bir şekilde bana bakıyordu. Sallana sallana kalkarak yanına geçtim. Titreyen elimle ona dokundum, adeta bir ceset gibiydi, soğuk ve donmuş bir şekilde sadece karşıya bakıyordu. Olanları daha sindiremeden kadının yüzüne hafif bir şekilde tokat attım. Uyanmadı, daha sert vurdum ve daha da sert. Anlaşılan ölmüştü. Kollarıma düşen bedenini yavaşça yatağa attım. Ellerimi vücudunda gezdirip bir yarası varmı diye kontrol ettim ki hiç bir yerinde bir şey yoktu. Sadece göğsünde bir kesik vardı. Gömleğinin düğmelerini açarak çiziğe bakıyordum. Düğmeleri açtıkça yaranın derinleştiği ve büyüdüğü belliydi. Bir düğme daha açtığımda hayatımın şokunu yaşadım. Kadının kalbi yoktu. Ellerim buz kesilmiş, midem bulanmaya başlamıştı. Başımı kaldırıp etrafa bakındığımda kavanozların içinde soluk kalpler gördüm. Neler olduğunu daha sindiremeden büyük bir güçle kapı çalındı. Korkarak yatağın altına girdim. Kapının vurulması ile bir kadın sesi duyuldu.

" İçeride olduğunu biliyoruz, çık artık!" Ve bu sefer bir erkek sesi onu tekrarladı.

" İçeride olduğunu biliyoruz, çık artık!"

Ses vermedim, veremedim. Boğazım kurumuş, tükürüğüm nemlenmişti. Daracık yatağın altında, kalbimin yavaş ve sıkışmış bir şekilde atması ile nefes almam da zorlaşmıştı. Seslerin kesilmesi ile biraz durgunlaşmıştım. Ama düşündüğüm gibi olmamıştı. Tahta kapının yere düşmesi ile ayağım tekledi ve içeriye insanların girdiğini anlamıştım. Ayağım tir tir titriyordu , kapı ve dolap'ların açılıp kapanmaları ile beni aradıklarını anlamıştım. Kadın tekrardan konuşmaya başladı.

" Burada yok, sanırım."
Adam yine onu tekrarladı.
" Burada yok, sanırım."

Kadının emir verdiği adamların bir bir oda'dan çıkma sesleri geldi. En azından ben öyle anlıyordum. Midem'de oluşan ağrı'nın artması ile pantolonumdan boşalan sıvının akması beni zorlamıştı ne kadar bedenimi tutmaya çalışsam da bu boşalma hissi beni çok gerginleştirmişti. Başımı sağ tarafıma doğru yasladığımda gözleri gözlerimin kesiştiği benimle aynı pozisyonda duran kumral saçlı, yeşil gözleri olan kadın ile bakışıyordum. Gözlerinin içine baktıkça kalbim de sıkışan bir ağrı ve sancı vardı. Kendimde değilmişcesine ağzımdan şu cümleler çıktı...

" Güneşim'in katilisin, senden nefret ediyorum."
" Güneşim'in katilisin, senden nefret ediyorum."
" Güneşim'in katilisin, senden nefret ediyorum."
Ve bu sefer o konuştu...

" Gece'nin laneti seni buldu, senden nefret ediyorum."
" Gece'nin laneti seni buldu, senden nefret ediyorum."
" Gece'nin laneti seni buldu, senden nefret ediyorum..."

SON BAKIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin