-Maçta eğer bana pas atsaydın ben gol atacaktım ve kazanacaktık, farkındasın değil mi Zaniolo?
-Seni göremedim.
-Beyler sakin olun, bu arada maç şikeden dolayı yarın tekrar edilecek. Tekrar aynı otele gideceğiz. Hadi bakalım yürüyün.
Zaniolo ve Mertens, Okan Hoca'nın konuşmasından sonra birbirlerine bakıp, Okan Hoca'yı takip etmeye başladılar. Otobüse varınca belirlenen koltuklarına oturdular. İkisi de tekli koltuklarda oturuyorlardı. Mertens arkada, Zaniolo önde oturuyordu.
Mertens sinirli olduğu için önde ki Zaniolo'nun koltuğuna arkadan ayaklarıyla tekme atıyordu. Zaniolo ise rahatsız olunca telefonundan Mertens'e mesaj attı.
"Zaniolo: Vurmasana koltuğa."
"Mertens: Banane."
Zaniolo sabır çekip telefonunu kapattığında camdan dışarı baktığında vardıklarını farketti. Siyah, Galatasaray logolu ceketini üstüne geçirdikten sonra araba durdu ve hemen aşağıya indi. Yağmur yağıyordu. Hızlıca otele girip, telefonundan Whatsapp'ta Okan Hoca'yla konuşmalarına girip, kimle aynı odada olduğuna baktı.
"Okan Hoca: Adana da kalacağımız otelde ki oda düzenimiz de sen ve Mertens aynı odada kalacaksın Zaniolo."
Zaniolo bu şansına minik sırıttıktan sonra asansöre bindi ve 5. kata çıktı. O çıktıktan 10 dakika sonra da Mertens girmişti odaya. Onun odaya girmesiyle beraber büyük camdan şehire bakan, dönmeli sandalyesini ona doğru çevirdi. Suratı asıktı ve Zaniolo bunu farketmişti.
-Ne oldu?
-Hiç.
-Trip mi atıyorsun?
-Hayır.
-İyi, zaten cezalısın.
-Ceza mı?
-Evet.
-Ne ki?
Zaniolo ayağa kalkıp, kendisinden sürekli gözlerini kaçıran küçük bedene ilerledi. Yanına varınca da ellerini onun beline dolayıp, kendisine iyice çekti ve sağ elini çenesine yerleştirip hafifçe kaldırdı.
-Gözlerini kaçırma benden bebeğim.
Mertens gözlerini uzun olana yerleştirdiğinde koyu gözlerle karşılaşmıştı. Ve bunun kendisi için ne anlama geldiğini biliyordu.
-Neden cezalıyım?
-Bağırdığın ve otobüste beni rahatsız ettiğin için.
-Ama sende sinirime dokunmuştun.
-Tamam.
Mertens, bu ceza işinden sıyrılamayacağını anladığında itiraz etmeyi bırakmıştı. Zaniolo'nun yapılı omzuna ellerinin ikisinide yerleştirdikten sonra ayaklarının ucuna çıkıp onun boyuna yetişmeye çalışmıştı. Zaniolo ise onun bu haline sessizce gülümsüyordu.
En sonunda bir türlü onun boyuna yetişemeyince Zaniolo, onu iki bacağından tutup onun yardımıyla kucağına aldı. Mertens ise bacaklarını onun beline doladı sıkıca. Zaniolo hızlıca kucağındaki bedenin dudaklarına yumulduğunda Mertens ise ona karşılık vermişti.
Zaniolo, Mertens'in dudaklarını parçalarcasına emiyor ve ısırıyordu. Mertens ise acıyla sessizce inliyordu.
Zaniolo'nun, sevgililik ilişkilerinin en başından beri sadist bir insan olduğunu biliyordu Mertens. Ama yine de ona aşıktı ve onun bu huyunu hiçbir zaman aldırmamıştı.
Mertens nefes nefese kaldığında geri çekilmeye çalıştı. Zaniolo ise bunu farkettiğinde son kez Mertens'in dudaklarına sert bir öpücük bırakıp geri çekildi.
-Nefesini düzenle güzelim, ayrıca o güzel inlemelerini benden başkalarının duymasını istemeyiz. Sessiz ol.
Mertens nefes alışverişlerini düzenlemeye çalışırken, Zaniolo ise üzerlerinde ki formaları çıkarıyordu. Çıkarınca odadaki yatağın üzerine atıp, kucağında ki bedeni soğuk duvara yasladı. Mertens ise belinin soğuk duvara değmesiyle beraber yerinde gerginleşmiş ve tekrar acıyla inlemişti.
-Sana sessiz ol demedim mi?
-Ya hayvan, buz gibi duvara niye yaslıyorsun o zaman?
-Ne bileyim? Yasladım işte. Ayrıca inlemeni tutamadığında ısır baş parmağımı.
Zaniolo, baş parmağını Mertens'in dudakları arasına yolladı ve koyulaşmış kahverengi gözleriyle bir bakış attıktan sonra onun boynuna izler bırakmaya başladı.
Mertens, ezilen derisi arasında hem Zaniolo'nun parmağını ısırıyor, hem de omuzlarını sıkıyordu. Zaniolo ise bu durumdan fazlaca zevk alıyordu.
Sanırım, yarın ki maça uykulu çıkacaklardı. Çünkü bu gece onlar için fazla uzundu.
.
.
.
.
.
Devamini yazardimda yetistiriyim dedim daha birkac tane daha yazmam gerekli