Peter her zamanki gibi boğuk ve kasvet dolucu odadan çıktı. Her sabah lanet ederek uyanıyordu fakat okula gitmeyi seviyordu. En azından orada dersleriyle başbaşa kaldığında Peter olabiliyordu , örümcekden uzak.
Saat erkendi fakat yolu uzundu. Ağlarıyla 5 dakikada gidebilirdi fakat o her ne kadar örümcek adam da olsa örümcek adam olmaktan nefret ediyordu. Sabahları hava daha aydınlanmadan bomboş sokaklarda yürüyerek okula gitmek bazı şeylerden arınmasına yardımcı oluyordu.
Okula vardı ve sınıfa geçti. Hiçbir arkadaşı yoktu. Ona değer veren hayatında hiçkimse yoktu. Bu yanlızlığı sevsede bazen bu sesizlikten hoşlanmıyordu.
..
Son dersin boş olacağını anlayıp sınıfın gürültüsünü takmadan kafasını kollarının arasına gömdü. Kendisiyle başbaşa kalmasıyla vucudu sızlama başladı. Daha dün onların elinden zor kurtulmuştu ve cidden neden direk okula gelmişti?
Bunu kendiside bilmiyordu. Örümcek olmayı kabullenemiyordu. Sonuçta hayatını mahveden bir şeyi kim seve seve kucak açardı ki? O en azından okulda Peter olmayı seviyordu. Eskisi gibi mutlu olabildiği tek an Peter olduğu zamanlardı. Ama şimdi eskiyi anmayı kesmeliydi. Mutlu olduğundan çok yıkıldığı anlar vardı.
Örümcek hisleri onu uyarırken kafasını kaldırdı ve az sonra sınıfa giren öğretmene baktı.
"Arkadaşlar hocanız bugün izinli erken çıkabilirsiniz okuldan."
Sınıfta sesler yükselmeye başladı.
"Sevinmeyi biraz erteleyin bir haberim daha var. Yarın okulumuzda bir sınav olacak. Herkezin katılmasını zorunlu kılıyorum. Katılmamazlık gibi bir durum olursa dersimden bırakırım bunda hiç şüpheniz olmasın ve sınava gelirsek kötü bir şey değil merak etmeyin kazanan için büyük bir süpriz olacak. Şimdiden herkese başarılar diliyorum."
Öğretmen sözünü bitirmiş ve sınıftan çıkıp gitmişti. Öğrenciler sınav hakkında konuşurken bir yandan çantalarını topluyor ve birer ikişer şekilde sınıftan çıkıyorlardı. Peter ise hâlâ sırasındaydı. Sınav hakkında düşünüyordu. Bu kadar önemliyse belki burs ile alakalı olabilirdi. Ki eğer öyleyse bu iyi bir şeydi çünkü liseyi bitirdikten sonra okumaya devam etmek isterse burslu olması şartdı çünkü üniversite için yetecek kadar birikimi yoktu. İşte şimdi fırsat ayağına gelmişti.
Çantasını kaparken hızla okuldan çıktı. Bu haber onu mutlu etmişti. Sonunda Peter olarak hayatını bi düzlüğe oturtabilirdi. Ara sokaklardan birine girerken üstündekileri çıkartarak asıl giysileri örümcek adam kostümü ortaya çıktı.
Ağ atıcılarınıda taktığında artık süzülebilirdi.Bir çatıdan diğerine atlarken hayatının ne kadar boktan olduğunu unutmayı seçti. Her ne kadar örümcek olmayı sevmediğini sansada o seviyordu. Ağları onu götüremediği yerlere götürdüğünde mutlu oluyordu. Maskenin ardından da olsa insanlarla konuşmayı seviyordu. Az sonra gözüne kestirdiği yüksek bir binanın çatısına vardığında yere çöktü. Zaman hızla akıyordu. Batan güneşin ufukta sergilediği gösteriye bayılıyordu. Yaşadığını farketmesini sağlayan şey belkide o renk cümbüşüydü.
Güneş artık kaybolduğunda oturduğu yerden uzandı. Kolarını kafasının altında birleştirip gökyüzüne baktı. Yarın kesinlikle o sınava girecek ve kazanacaktı. O bursu alabilirse hayatı kurtulurdu.
Tabi o kazanacağı şeyin burs olduğunu sanıyordu. Herşeyden uzak gökyüzünü izlemeye devam ederken kendisini uykuya teslim etti. Belkide uzun zaman sonra huzurla gözlerini kapatıyordu.
....
"Off Stark!"
Natasha labaratuvara girerken sitemle söylendi. Ona dönen beden irkildi.
"Heyy hangi rüzgar attı bakalım?"
Tony alayla konuşurken sanal sayfaları kapattı.
"Ne o benden bir şey mi saklıyorsun?"
Natasha kollarını bağlarken sormuştu.
Tony elindeki boş bardakla kahve makinasına adımlarken söylendi.
"Ah bunu yapmak aptallık olur sende biliyorsun. Kim senden bir şey saklayabilir ki?"
Ufak bir kıkırtıdan sonra bardağı kahve makinasına yerleştirip düğmeye basmıştı ki arkasında ki de hemen ardından uzanıp basmıştı.
"Benden kaçamassın Tony. Ve yeterli değil mi bu kadar kahve. Hem senin yatma saatin gelmedi mi?"
Tony onu takmayarak tekrar çalışma masalarından birine saparak yeni bir dosya'lar' açtı.
"Neyim ben çocuk mu o ne öyle yatma saati."
Natasha da arkasından gelerek açmış olduğu dosyayı kapatdı.
"Tony ne demek istediğimi biliyorsun. O kazadan sonra doktorun ne dediğini sende duydun. Uyuman gerek . Lütfen. Bizi endişelendiriyorsun. Hem eğer uyumassan Steve'i çağırırım eminim onunla bozuşmak istemessin."
Tony teslim olurcasına geri çekildiğinde diğer dosyalarıda kapattı. Ne demek istediğini gayet anlıyordu.
"Ahh peki. Steve'in kendisi kadar yaşlı olan nasihatlarını dinlemektense uyumayı tercih ederim. Ve sorun yok. Ben gayet iyiyim. O kaza sadece kazaydı. Bilirsin her dahinin başıma gelebilecek türden."
Natasha karşısında debelenen adama bakarak güldüğünde onuda peşinde sürükleyerek labaratuvardan çıkardı.
"Hadi bakalım Bay Dahi uyuma zamanı."
Tony arkasından çocuk olmadığını bağırarak söylenirken, o onu takmayarak asansöre bindi.
Asansör açıldığında ortak salona yürüdü. İçeri girmesiyle ona kitlenen iki çift göze sırasıyla göz teması kurdu."Malesef hâlâ kaza sanıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarsıntı/IRONDAD
FanficOkuduğunuz tüm irondadleri unuttun benimle yeni bir yolculuğa çıkmak için kemerlerinizi takın çünkü biraz "sarsıntılı" olucak.