Bu gece hiç uyumadım. Zaten istesemde uyuyamazdım. Çok farklıydım.Eskisinden daha güçlü, daha hızlı, daha çeviktim. Sadece tek eksiğim vardı. Maria yanımda değildi. Onu her geçen dakika daha çok özlüyordum bensiz birşey yapmazdı ve hiçkimseyle konuşmazdı.Şimdi kafemizde oturmuş, zamanını beni merak ederek harcıyordur. Belki de onunda başına benimle aynı şey geldi.Yani evet ikimizde birbirimizi merak ediyorduk.Belkide benim onu terk ettiğimi düşünerek bana kızıyor ve hatta küfür ediyordu.Onun yanına gitmeyi hiç bu kadar istememiştim.Benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum.Belki de şuan onun için dünyanın en pis varlığıyım.Ben yinede onu görüp olanları anlatmak istiyordum bir daha yüzüme bakmasa bile.Biraz düşündükten sonra onun yanına gitmeye karar verdim.Ona her şeyi ayrıntısıyla anlatıcaktım.Onun vereceği en kötü cevaba bile kendimi hazırladım ve ayağa kalktım.Daha sonra hılı bir şekilde bana doğru koşan birinin sesini duydum.Her saniye daha çok yaklaşıyordu.Zaten bir kaç saniye içerisinde geçen sefer gördüğüm gizemli kız karşıma dikildi."Sen ne yaptığını sanıyorsun"diyerek beni tutup bir ağaca fırlattı.Sırtımı ağaca vurmama rağmen bir acı hissetmedim.Daha sonra ayağa kalktım."Benden ne istiyorsun"diye sordum.Bana"eğer şimdi onun yanına gidersen onu öldürürsün"dedi.Bu olabilicek en son şeydi hayattaki tek varlığımı kendi ellerimle yok edemezdim.Bu benim bir intihar olurdu çünkü kendimide öldürmüş olurdum.Sanırım bu kızdan öğrenmem gereken çok şey vardı."Seni biraz bizde misafir edeceğim.Ailem ailenin yeni üyesi ile tanışmak için can atıyorlar.Hepsi seni bekliyor"dedi.İlk defa aile kelimesi kulağa bu kadar hoş geliyordu.Benim için "aile" denince akan sular dururdu.Bir ailenin üyesi olmuştum."Acaba onlara layıkmıyım?"diye düşünmeye başladım.
"Ben Sera"diye devam etti.Sonunda adını öğrenme fırsatını buldum dedim.Yüzümde ufak bir gülümsemeyle elimi uzattım.Bana bakıp bir müddet oda gülümsedi.Bana Maria'nın baktığı gibi bakıyordu.Engellemek için gözlerimi ondan kaçırdım.O da başını öne eğdi.Utandığını anladım."Beni takip et"dedi ve oradan hızlıca uzaklaştı bende onu takip etmeye başladım.Biraz sonra ona yetiştim.Moskovanın merkezine inip lüks,spor bir arabaya bindik.Arabanın içinde hiç konuşmadık.İkimizinde ağzını bıçak açmıyordu.Sadece arada birbirimize bakıp ormandaki utanma senfonisini tekrarlayıp duruyorduk.Mavi gözleri okyanus kadar derindi.Bazen aynadan gözlerinin içine bakıp okyanusun derinliklerine dalıyordum.Daha sonra arabanın torpidosundan bir kutu çıkartıp bana uzattı.Hiç bir şey demeden aldım.
Kutunun içinde ne olduğunu çok merak ediyordum.Kuru orta çağ döneminden kalmış gibiydi.Dikdörtgen bir şekli vardı.Biraz genişti ve kırmızı bir kumaşla kaplıydı.Kenarları altın ve elmas gibi değerli taşlarla süslüydü.Daha fazla dayanamayıp kutuyu açtım.İçinden etrafı gümüşle kaplı,siyah yakut bir taşı olan yüzük çıktı.Taşın etrafını gümüşten tırnağa benzer sekiz adet sütun tutuyordu."Bunu ne yapmalıyım"diye sordum.Bana bakıp"sana o yüzüğü incelemen için vermedim.Onu parmağına tak.Seni biraz daha insana benzeticektir.Hiç değilse güneşten rahatsız olmayacaksın ve göz rengin düzelecek"dedi.Neden sinirlenmişti anlam veremedim.Hemen yüzüğü parmağıma taktım şimdi biraz daha iyiydim."Şimdi vücut ısını değiştirmek kaldı.Bunuda havaalanında kahve içerek yapacağız"dedi ve gazı sonuna kadar kökledi.Çok geçmeden havaalanına vardık.Orada kahve satan bir yer bulup kendimizi içeri attık.Fakat içerisi çok kalabalıktı.Fazla insan olmasından dolayı boğazım tekrar yanmaya başladı.Sera bunu farkedip elimi sıkıca tutuyordu.Kulağıma eğilerek"sakin ol.Sadece bir kahve içip çıkıcaz"dedi.Uzak köşedeki bir masaya oturduk.Hemen kahvelerimizi içip kendimizi dışarı attık."Nereye gidiyoruz" diye sordum.Bana döndü ve olduğu yerde durdu.
Ailemle tanışmaya yani Yakutsk'ya dedi.Yüzük ileride çok işime yarıyacak gibi görünüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ VAMPİR
VampireJack'in çıktığı yol bir vampir macerasıydı sevdiği kızdan kötü bir haber aldığı vampirlik için esir kaldığı ölümden döndüğü macerasını kendi ağızıyla anlatıcak JACK EFSANESİ KENDİ AĞIZINDAN!!!