4. bölüm~Gölgenin Ardındaki

26 22 14
                                    

Merhabalar gününüz nasıl geçiyor?
Kitabın 4. Bölümü ile birlikte beraberiz.
Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Hadi hikayeye geçelim.

Hadi hikayeye geçelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Artic monkey;500

◆◆◆

Yemek ve sıkıcı geçen derslerin ardından yine kütüphanedeydik. Aklıma sabahki olay geldikçe garip bir his kalıyordu içimi. Dalgın bir şekilde alt taraftaki rafları siliyordum, omzuma dokunan el ile irkilerek omzumun üstündeki ele baktım. Lilith "iyimisin? Çok dargın görünüyorsun" dedi.

Başımı iki sana sallayarak bir şey olmadığını belirttim.Kafasını sallayıp yerine döndü. Geçen bir iki saatın ardından kütüphanenin işleri hallolmuştu, herkes oturmuş dinleniyordu. Kafam yanımda oturan Mark'ın omzuna koyup gözlerini kapadım. Çok uykum olduğunu hissediyordum. "Ilgaz odana çık da orada yu," kafamı sallayıp kapıya ilerledim. Kapıyı açıp içeriden çıktım, uzun merdivenlerin ardından odamın olduğu koridora geldim.

Hızlıca odama ilerleyip içeriye girdim. Üstümü değiştirmeden ayakkabılarımı çıkarıp örtünün altına girip pencereyi arkamı dönüp gözlerim kapadım. Uykuya dalarken üzerimde bir ağırlık hissettim. Ağırlık ilk başta yavaşça gitti, sonra ise boyunda ılık bir nefes hissettim. Hızla kalkıp etrafa baktım, fakat kimse yoktu.

Bir kahkaha duymamla iyice ürpermiştim. Küçükken korktuğumda yaptığım gibi, örtünün tamamının altına girip kendimi gizlemeye çalıştım. "Minik kuş, artık küçük değilsin. Saklanmana gerek yok, seni görebiliyorum" dedi. Yorganın altında iyice büzülmüştüm, sonra pes edip kafamı yorganın altından ıkarıp oturur pozisyona geldim.

Keskin mavi gözlerle gözlerim kesişmişti, "yine neden geldiğinin sebebini sorabilir miyim acaba?" Sırıtarak, "Seni özledim" dedi. Ona göz devirmemek için bir zorlamam gerekti kendimi. "Artık odama gelmezsen, rahat bir uyku uyuyabilirim. Uyumak istiyorum" dudakları düz çizgi halini aldı ve kafasını olumsuz manada iki yana salladı. "Ama o zaman ben çok üzülüyorum." Sabır dilenir gibi kafamı yukarıya kaldırıp "bana ne senin üzülmenden peki, okulda o kadar kız var," kaşları hafifçe çatıldı. "O kadar kız değil, sen benim ilgimi çekiyorsun."

Ben cevap verecek olursam, konu daha da uzayacağı için arkamı döndüm ve kendimi yatağa geriye attım. ırtımdaki bakışları hissediyordum ama umursamadım ve uykuya daldım. Uyanmama sebep olan gün ışığıyla homurdanarak yorganı üzerinden çektim. Okulu hatırlayarak oflaya pusulaya yataktan kalktım, üzerime formalarımı giyip lavabonun yolunu tuttum.

Ellerimi yüzümü yıkayıp oradan da çıktım ve tekrar odama uğramadan yemekhanenin yolunu tuttum. Çok halsiz hissediyordum, derslere katılmak içimden gelmiyordu. Yine kötü yemeklerin olduğu günler başlamıştı. Yemekhaneye ulaştım, yemek tepsisini alıp yemeklerin dolmaya başlamasını izledim.

Sonra da rastgele bir masaya geçtim. Yemeğin tadı günden güne normalleşiyordu. Bugün cumaydı, o yüzden yarın bol bol uyumayı düşünüyordum. Dalgınca yemeğimi yerken karşıma birisi oturdu. "Ilgaz" bana seslenilmesi ile karşıya baktım, Mark karşımda yüzümü inceliyordu. "Efendim?" Gözlerini gözlerime sabitledi. "İyi misin?" Kafamı salladım. "İyiyim. Neden ki?" Bana bakmayı sürdürürken, sanki yemekhane sırasında bir yüz gibi görmüş gibi oldum.

Gözlerimi kırpıştırıp daha ciddi bir şekilde karşıya bakmayı sürdürürken, Mark koluma dokundu. Anlık odağımı kaybetmem bile, nefesimle sıkıntılı bir şekilde verdim. "Ne oldu sana, Ilgaz? Son günlerde çok dalgınsın. Bize demediğin bir şey mi var?"

Anlık acaba söylesem mi diye düşündüm. Tam söylemek üzere ağzımı açmıştım ki yanımıza gelenlerle susup önüme döndüm, yemeğimi yemeye devam ettim. Nadia hızla masaya oturup yemek tepsisine masanın üzerine bıraktı ve öne doğru eğilip "Ailem ile konuştum. Yarın gerekli eşyaları getirecekler," morali bozuk gibi görünen Lilith heyecanlı Nadia'ya döndü.

"Senin görüşmen yarın değil miydi, Nadia?" Nadia kafasını sallayıp anlatmaya devam etti. "Anna, biliyorsunuz ki öldü. Ondan iki kişi sonra da ben vardım. Sonra otomatikman hızlıca bana geldi," mutlu gözüküyordu. "Yemekten sonra benim odamda buluşalım," Lilith'in konuşması ile ona döndüm.

"Dersler ne olacak?" bana baktı bir süre çok garip bakıyordu. "Hallettim ben o işi" Mark, Sam, Elijah, Even ve Klaus'a dönüp "siz derslere girin bir şey çaktırmayın." Mark kafasını salladı. Yemeğin ardından biz Lilith'in odasına, onlar da sınıflara dağıldı. Hepimizin odaya girmesinin ardından Lilith kapıyı kapattı. Nadia ve Maria kırmızı örtülü yatağın üzerine oturdular. Lina ise çalışma masasının yanındaki koltuğa oturdu. Ben ise onlara bakıyordum.

Lilith bana dönüp "Otursana" dedi. Ben de çalışma masasının sandalyesine oturdum. Oturmamla birlikte Lilith bana döndü ve konuşmaya başladı. "Sence de bize anlatman gereken şeyler yok mu, Ilgaz?" Anlamaz bir şekilde yüzüne baktım. "Neyi tam olarak?" Ellerini bilmiyormuş gibi iki yanına açtı. "Bilmem, mesela odandaki katili anlatmak ister misin?" Kaşlarını çatıp ona baktım. "Katil ne alaka tam olarak?" Derin bir iç çekip yüzüme bakmaya devam etti. Onlara anlatmam gerektiğini düşündüm ve dördünde de sırayla gözlerimi

"Aslında bunu size söylesem de söylemesem mi diye kararsız kalmıştım. Ben geçen kütüphanede temizlediğimiz gün odama çıktığımda oradaydı. Ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama hakkımda her şeyi biliyor gibi. Dün gece yeniden geldi, uyuyacaktım ama boynuma birinin üflediğini hissettim ve uyuyamadım. İki üç gündür bu yüzden biraz dalgındım."

Lina, Lilith, Nadia ve Maria hiç şaşkın gözükmüyordu. Düşüncelerim daha çok "Kim olabilir ki?" Lina'nın konuşmasıyla ona döndüm. Lilith olayların farkına varıp sırıtmaya başladı. "Evet ya, evet! Nasıl düşünemeyiz ya?" demesiyle Maria da aydınlanıp Lilith'e döndü. "Şaka yapıyorsun. O olamaz ya,'" dedi ve ayağa kalkıp ileri geri yürümeye başladı.

"O olamaz. Sonuçta birkaç yıl önce öfkesini de alıp gitmişti," demesiyle Lilith gözlerini devirdi. "Sence Maria o psikopattan emin bile değiliz," Maria sıkıntılı bir şekilde kafasını salladı. "O da doğru."  Ben sadece ikisinin konuşmalarını dinliyordum. Lina bir anda ayaklandı. "Bunu nasıl düşünemedik?"  Hepimiz ona dikkat kesildik. Lilith de ona doğru dönüp, "Bizle de paylaşmak ister misin?" dedi. Lina da kaşlarını kaldırıp meydan okurcasına, "Bildiğin bir şeyi neden paylaşayım, Lilith?" dedi. "Peki, sen onunla ne yaşadığını bizle paylaşmak ister misin?"

Neler olduğunu anlamak istercesine, gözlerinin ikisinin arasında gezdirdim. Maria ayaklanıp, "Biraz sakin mi olsanız?" İkisi de, Maria'ya döndü. "Ne olduğunu anlatır mısınız, ne gizliyorsunuz diye?" Araya girdim. Lilith pes edip yerine oturdu. "Boş ver, Ilgaz, çok da önemli bir şey değil,"

Ben de Lina'ya dönüp, "Bari sen anlat," dedim. O da göz devirip, "Umurumda değil," dedi ve odadan hızlıca çıkıp gitti. Benden ne saklıyorlardı? Maria ve Nadia'ya döndüm, ama onlar da biliyor gibi durmuyordu. Merak ediyormuş gibi de durmuyorlardı. Lilith bana baktı. "Merak edilecek bir şey yok, Ilgaz. Fazla kurcalama." dedi neden böyle davrandığını anlamamıştım ama böyle davranmasına sinirlenip kapıyı çarparak odadan çıktım.

O sırada kızlar katında dolaşan bir gölge dikkatimi çekti. Hem üzerimde olan sinirle birlikte hırsımı da alarak o gölgeyi takip etmeye başladım. Ben gölgeye yaklaştıkça, o daha da uzaklaşıyordu. En sonunda gölgeyi göremeyince sinirlenip tam dönecekken, biri kolundan tutup beni çekti.

◆◆◆

Merhabalarr bölüm sonu.
Nasıldı,düşüncelerinizi bu kısma alabilirmiyim?
Sizleri seviyorum.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Keyifli,Güzel okumalar dilerim
-Gizem


CİNAYETİN KÜLLERİ (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin