3.Bölüm~Karanlıktaki sesler

52 32 36
                                    

Merhabalar nasılsınız
Yeni bölüm ile karşınızdayım
Oy ve yorum yapmayı unutmayın teşekkürler
Hadi hikayeye geçelim

LP;  lost on you

◆◆◆

"Evet?" Lina konuşmaya devam etti. "Bizim okulumuzu anlamışsındır zaten. Biraz garip" kafa sallayıp onayladım. "Biz de bunu geçen yıl öğrendik," devam etmesini bekliyordum. "Bizim okulumuz katillerle dolu." İlk başta şaka yaptığını düşünüp gülmüştüm, fakat hepsinin ciddi bakışları beni gülmemem gerektiğine inandırdı.

'Nasıl yani, katil derken?' bu sefer Mark konuşmaya başladı. 'Biliyorsun sen, benim yanıma oturduğun gün ben defterime bir şeyler karalıyordum. Yani, sen öyle zannediyorsun.' Kafamı salladım. 'O gün bir tabut çizmiştim, üzerinde de Anna Wilson yazıyordu.'

Mark devam etmek istemedi, sözü Klaus aldı. 'Annanın öldüğünden haberin var mı?' Gözlerim o anki şokla açılmıştı. 'Nasıl yani, Anna öldü mü?' Lilith kafasını salladı. 'Evet, dün müdür onu odasına götürdüğü zaman fark ettik. Biz de, Maria ben, dün yine de kontrol amaçlı odasına gitmiştim ama odasında ona dair hiçbir şey kalmamıştı hâlâ.'

O anki şokla daha fazla yaşadım. Daha sonra Sam konuşmaya başladı. 'Geçen sene sürekli yaşadığımız bir şeydi bu. Öncesinde arkadaşımız, daha sonrasında farklı kişiler. Hatta geçen sene bir hocamızla bu konu hakkında konuşmuştuk. Hocamız da bizi onaylamıştı. O gün akşam yemekhanede öldü, oturduğu sandalyeden bir anda düştü, sonra yüzü morarmaya başladı, daha sonra iki görevli onu alıp gitti. Bir daha da görmedik. Hala şaşkındım.'

Lilith konuşmaya başladı. 'Artık buraları temizlemeye başlayalım. Müdür kontrol için gelir birazdan.' Herkes eline malzemeleri aldı. Ben olayın şokundan hala çıkamamıştım ki, bana uzatılan elin sahibine bakmak için kafamı kaldırdım. Sam bana elini uzatmış bekliyordu. Elini tutup ayağa kalktım.

Herkes kütüphanenin kitaplıklarının arasına ikişerli dağılmıştı. Sonra Sam ve ben kaldığımız için en sondaki yerde biz geçtik. Rafları silip kitapları yerleştiriyorduk. Ben siliyorum, Sam kitapları sırasıyla bana uzatıyor, ben de yerleştiriyordum. Merdivenin üzerinde olduğum için bana kitapları uzatırken aşağıya iniyordum.

Yine bir kitabı almak için 2-3 basamak inmiştim ki hışırtılar duymamla olduğum yerde durdum. Sam bana bakıyordu, 'Ne oldu?' diye sordu. 'Bir ses duydum,' diye cevapladım. Tam bir şey diyecekken, aynı hışırtıyı onun da duyduğunu anlamıştım, duraksadı.

Ben yavaş yavaş kalan basamakları inip Sam'in yanına ulaştım. Sam benden bayağı uzundu, cılız değil aksine yapılıydı, güzel bir siması vardı. Elini uzatıp bileğimi tuttu ve beni biraz dişlere doğru çekti. Ne olduğunu anlayamadan beni kitaplığa yaslayıp üzerime eğildi.

Bacak arama bacağını yaslayıp üzerime biraz daha eğildi ve tüm bedenini iyice bastırdı. Ben ne olduğunu anlamadan tam ağzımı açmışken ellerini hafifçe dudaklarıma kapayıp sessiz olmamı ima etti. Biz tam kitaplık arasında birbirimize yaslı dururken ayak sesleri duymaya başladık. Ritmik bir şekilde adım atıyordu, ıslık çalarak yanımızdan geçti. Onun adımları ve sesleri sadece duyuluyordu.

Ben Lilith'i ve diğerlerini merak ediyordum, acaba ne yapıyorlardı? Bir süre sonra ayak sesleri arttı, sessiz olmaya çalışıyordum. 'Ne oluyor lan?' diye bağıran Klaus ile Sam üzerimden çekildi. Stresten alnımda boncuk boncuk terler oluşmuştu, elemle yüzümü sıvazladım. Lilith'e dönüp sesleri duyup duymadıklarını sordum, Lilith başını salladı, "Duyduk biz, kitaplığın üstüne çıkmıştık. Mark'la" "o kimdi ki?" diye sordum. Sonra Lina konuşmaya başladı.

Şunu fark etmiştim ki, Lina her konuştuğu sırada Elijah onu izliyordu, hayran bir biçimde hafifçe gülümsedim. "Her ayın 1 günü okulda suikastler gerçekleşiyor. Eğer ki ölmezsen kurtulursun. Herkes kendini kurtarmaya çalışıyor. Bugün olduğunu tamamen unutmuşum." Mark bana döndü, "Sana da bir ekipman lazım," dedi. Lilith kafasını salladı, "Evet, bu hafta sonu halledelim," dedi. Anlamamıştım, okuldan çıkmak yasak değil miydi? Ama Lilith sözümü kesti, "Merak etme, biz gitmeyeceğiz, onlar bize gelecek."

Nasıl gelecekti, okuldan çıkmak yasak değilmiydi? Ben bunları düşünürken

Sabahtan beri konuşmayan Nadia konuşmaya başladı, "Bu hafta telefon sırası bende. Evdeki dolabımda bir kutu var, aileme söylerim. Bana lazım olan eşyalar var, bir de o kutuyu koyun derim, hallederiz," dedi. Ona döndüm, "Sen ne zaman hazırladın ki o kutuyu?" Gülümsedi, "Her yıl uzun tatillerde eve dönüyoruz ya, yedek hazırlamıştım, ne olur ne olmaz diye." Tam bir şey daha soracakken kütüphanenin kapısı açıldı.

İlk başta sessiz olsak da, müdürün sesini duymamız ile kapının yanına yürüdük. "Yarısı bitmiş. Çocuklar, bugün derslere girmeyip bunu tamamlayın," Lina konuşmaya başladı. "Hocam, derslerden sonra halletsek olmaz mı? Derslerimizden geri kalmayalım." Bir süre düşünüp, "Tamam, derslerden sonra mutlaka bitirin ama," dedi. Hepimizden onayı aldıktan sonra, hepimiz odamıza doğru çıkmaya başladık. "Yemekhanede buluşalım," dedi Lilith.

Nasıl bir şanssa, Sam ile odalarımız üst üste idi. Benim odamın olduğu kata geldiğimiz sırada, "O zaman yemekhanede görüşürüz," dedim. Bana baktı, "Görüşürüz," dedi. O yukarı kata, ben odama doğru yürüdük. Ben odama girdim, kapıyı arkamdan kapatıp kapıya yaslandım ve yere çöktüm. Elini kalbime yasladım, nedensizce heyecanlanmıştım. O anlar aklıma geldikçe daha çok heyecanlanıyordum.

"Ona çok kapılmaını tavsiye ederim," sesin geldiği yöne bakınca korkuyla geriye çekildim. "Sen kimsin?" Gülümsedi. "Bilmem, sence ben kimim?" Bana doğru yaklaşmaya başladı. Aklıma Lina'nın dedikleri geldi. "Ya ölecek ya da öldürecektim," hızlı ayağa kalktım. "Beni öldüremezsin." Bir süre yüzüme mimiksiz baktıktan sonra, dudakları yukarıya kıvrıldı. "O minik kuşu korkutmuş muyuz biraz?" "Suikast gecesi bugün değil ki." "Hem merak etme, senin gibi güzel bir kızı öldüreceğimi pek sanmıyorum." Daha sonra kapıya yürüdü. Ben hala kapının biraz ilerisinde dururken, kapıyı açıp gözden kayboldu.

Hızla kapının yanına geçtim, dışarıya baktım ama çoktan gitmişti. Kapıyı kapatıp üzerime formayı giydim, saçlarımı tarayıp üstten bağladım ve odadan çıktım. Aşağı katta hala yemek sırası devam ederken, ben de hızla sıraya geçtim. Önümden Nadia vardı. "Ne oldu Ilgaz, neden nefes nefesin? Bir sorun mu var yüzünde Kireç gibi olmuş" yüzümü elimle yokladım. "Masaya geçelim, anlatırım," kafasını salladı. Yemeklerimizi alıp boş bir yere geçtik. Bugün sonunda menüde et vardı, kendimi çok mutlu ve aç hissediyordum.

Bıçağı alıp eti kestim, çatalı ete batırıp ağzıma attım. "Çok güzel. Ne eti acaba bu?" Nadia bana baktı. "İnsan deyip yemeğini yemeye devam etti." Garip bakışlarımı ona yollarken, biri yanıma oturdu. "Tavuk eti şaka yapıyor, ciddiye alma," dedi Sam. Ona döndüm, başımı sallayıp yemeğe geri döndüm.

Lilith, "Hemen de başlamışsınız yemeğe," deyip, Nadia'nın yanına oturdu. Onun ardından da Maria karşıma oturdu. "Lilith, hemen de başlamışsınız yemeğe," deyip Nadia'nın yanına oturdu. Onun ardından da Maria karşıma oturdu. "Mark nerede?" diye sordum. "Bilmiyorum, görmedim," Lina ve Mark'ın koşarak masaya gelmesiyle öğrenciler bize döndü.

"Ne oldu? Lina hızla yanıma oturdu. "Suikast gecesi bu gece değilmiş." Katilin söyledikleri aklıma gelince ürperdim. Mark da karşımıza oturdu.

Lilith, "emin misin?" diye sordu. Lina kafasını salladı. "Eminim. Takvimin vardı ya, benim orada yazıyordu." Daha sonra etrafına bakındı. "Diğerleri nerede?" Hiç kimsenin haberi yok gibi gözüküyordu.

"Ilgaz, sen de bir durgunsun gibi." Benimle konuşan Maria'ya döndüm. "Efendim." Tekrar konuşmaya başladı. "Sen de durgunsun, diyorum." Kafamı iki yana salladım. Şu anlık katil konusunda onlara bahsetmemeye karar verdim. "Yok, yorgunum biraz." Nadia bana baktı, 'Hani anlatacaktın, der gibi.'

Bende ona baktım bir süre sonra benimle göz temasını kesti sonrada yemeğine döndü...

◆◆◆

Bölüm sonu düşünceleriniz neler?
Kitap güzel gidiyor mu?
Güzel yorumlarınızı bekliyorum
Oy ve yorum yapmayı unutmayın
Sizleri seviyorum

Keyifli,Güzel okumalar dilerim
-Gizem

CİNAYETİN KÜLLERİ (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin