5.bölüm~Benim Olana

20 20 25
                                    

Merhabalar gününüz nasıl geçiyor?
Bu gün günlerden 5.bölüm
Güzel desteklerinizi bekliyorum
Oy ve yorum yapmayı unutmayın
Hadi hikayeye geçelim

bölümGüzel desteklerinizi bekliyorum Oy ve yorum yapmayı unutmayın Hadi hikayeye geçelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mitski;my love mine All mine

◆◆◆

"Beni çeken elin sahibine baktım, fakat karanlıktan görünmüyordu. Tek görünen hafifçe parlayan demir parçasıydı. Bıçağı boğazıma doğru yaklaştırdı. Eliyle ağzımı kapattığı için sesimi çıkaramıyordum. Onu itmeye çalıştım, fakat çok güçlüydü. Bıçağı boğazıma yasladı. Kıpırdanmam ile boğazımdan aşağıya doğru süzülen ıslaklık ile anlamıştım, ne kadar kırpırdanıp hareket edersem canım o kadar fazla yanacaktı.

Karanlığın içinde nefes nefese kalmıştım. Boğazıma dayanmış bıçakla titreyen ellerimle çaresizce mücadele ederken, kafamda binlerce düşünce dönüp duruyordu. "Neden ben?" diye geçirirken bir yandan da içimde bir umut kıvılcımı arıyordum. Aniden, bir çığlık atmak için yutkunmaya çalıştım ama sesim hala tıkandı. Gözlerim karanlıkta çaresizce dolaşırken, aklıma kaçış yolları aramak geldi.

Belki yakınlarda bir öğrenci olabilirdi. Ellerimle bıçağı uzaklaştırmaya çalışırken, kalbim hızla çarpmaya devam ediyordu ve terlemiş ellerim bıçağın keskin kenarına temas ettiğinde korkudan titredi. Artık sadece bir umut kırıntısıyla, hayatta kalmak için son bir çırpınışı denemeye karar verdim.

Ama bunu daha denemeden, arkamdaki kişi beni kendisine bastırmıştı. "Hareket etmeye devam edersen güzelim, boğazın yırtılır. Ben olsam dururdum." dedi. Ne yapacağımı bilemez bir halde beklemeye başladım. Ne yaparsam yapayım, bu işten ben zararlı çıkacaktım. Yapacağım bir şey olmadığı için çaresizce ölümü bekledim. Ama arkamdaki kişi durmadan beni öne doğru itti ve yürütmeye başladı.

Kaşlarımı çatarak tok bir sesle, "Ne yaptığını zannediyorsun sen!" dedim, ama o durmadan bıçağı bir anda boğazıma bastırdı. "Sana konuş demedim, ve soru sormaya devam edersen olan sana olucak benden söylemesi. Şimdi sesini kes ve yürü!" dedi üzerime bastıra bastıra. Kaçmaya yeltendiğim sırada bıçağı tekrar boğazıma yasladı, bu sefer gerçekten ölecektim. "Bu olacaklardan ben sorumlu değilim," bıçak boğazıma bastırılmaya başlandı. En sonunda kendimi ölüme bıraktım.

Fakat boğazımdan çekilen demir parçasıyla şaşkınlıkla kendimi öne atarak ellerimi boğazıma yasladım. Nefes almayı unutmuş gibi hissediyordum, ellerim boğazımda dururken beni kendine yaslayan kişiye bakmaya çalıştım. Fakat göremiyordum, yanaklarımın ıslanmasıyla gözlerimden süzülen yaşların farkına vardım.

Kafamı kaldırıp baktığımda hiç tanımadığım bir yüz ile karşılaştım. "Sen kimsin?" bana baktı. Açık renk ela gözleri vardı. Bana bakmayı sürdürdü, ardından "Bu seferlik kurtuldun. Bir daha gördüğün her gölgenin peşinden gitme," dedi ve karanlık koridorda kaybolup gitti. Göz yaşlarım benden istemsiz dökülürken yavaşça ayağa kalktım. Odama doğru yol aldım. Gözlerim yanıyordu. Odamın önüne geldiğim sırada yavaşça içeriye girdim. Karşımda yine o vardı, sevgili katilim. Çalışma masasının sandalyesine oturmuş, dikkatle beni süzüyordu. Göz yaşlarım istemsiz dökülürken ona baktım: "Yine ne oldu? Niye geldin? Yine beni çocukluk anılarımla vurmaya mı geldin?"

Ayağa kalkıp yanıma adımladı, işaret parmağıyla çenemi hafifçe kaldırdı ve boynuma baktı. Ardından "Kim yaptı bunu sana?" dedi, elini çenemden itip, "Sana ne" dedim. Yatağımın yanına adımlayıp üzerine oturdum, sert bir tavırla "Ilgaz, kim yaptı bunu sana?" diyerek sorusunu tekrarladı. Ben ise onu umursamayarak ayağa kalktım, o da ki ilk yardım dolabının önüne gittim.

Dolabın kapağını açıp tentüriyot, pamuk ve yara bandı aldım. Tekrar yatağımın yanına dönerken kolumu tuttu. Ona bakmadan kolumu çekmeye çalıştım, fakat kolumu asılarak beni kendine çekti. Tentüriyot elimden düşüp sert zeminle buluştu, ardından kırılma sesi geldi. Ellerini belime koydu ve mavi donuk gözlerini gözlerimle buluşturdu. Nefesimin kesildiğini hissediyordum, geriye çekilmeye çalıştım, fakat belimdeki elleri sıkılaştırdı.

"Benim olana kimse dokunamaz" dedi, ardından belimi bırakıp odadan çıktı ve gitti. Ne yapacağımı bilemez bir halde olduğum yerde kalakalmıştım. O sırada odamın kapısı açıldı. "Ilgaz, ben çok özür dilerim, seni kırmak istememiş-" içeriye özür dileyerek giren Lilith ile kendime geldim. "Ilgaz! Ne oldu sana, buranın hali ne, boynuna ne oldu!" Hızla yanıma gelmiş, boynumdaki yaraya bakıyordu.

Elini yaraya değdirdiği an, onu kenarıya ittim. "Dokunma bana!" Hızla yere eğilip yerdeki cam parçalarını topladım ve odadaki çöp kutusuna attım. Lilith sıkıntıyla ofladı, peşimden gelmeye başladı. "Özür dilerim, Ilgaz, izin ver de yarana bakalım," diyerek tekrar yaraya uzanmaya yeltense de yanından geçip gittim.

Odadan çıktım, görevli odasına gidip kapıyı tıklattım. Kapının açılmasıyla karşımdaki orta yaşlı, siyah saçlı, yeşil gözlü, zayıf, orta boylu bir kadınla karşılaştım. "Paspas alabilir miyim, tendüriyot şişesi kırıldı da?" dedim. Bana ardından boynumdan yavaşça akmaya devam eden yaraya baktı.

Ardından kolumdan tutarak beni içeriye çekti, işaret parmağını çenemin altına koyup kafamı kaldırıp yaraya daha dikkatli baktı. Ardından arkasını dönüp ilk yardım dolabının yanına gitti. Dolaptan tendüriyot, pamuk ve yara bandı aldı. Tekrar yanıma dönüp pamuğa azcık tendüriyot alarak yarayı temizledi. Yaksa da sesimi çıkarmadım. Ardından yara bandını dikkatlice yapıştırdı. Hiçbir şekilde konuşmadan paspası alıp bana uzattı alıp. "Teşekkürler," diyerek oradan ayrıldım.

Tekrar odama döndüğüm sırada Lilith yatağın üzerine oturmuş beni bekliyordu, göz devirerek tendüriyot dökülen yeri temizledim ve paspası alarak tekrar odadan çıktım. Görevli odasının önüne geldiğim sırada kapı aniden açıldı. Az önceki kadın elimden paspası alıp kapıyı yüzüme kapattı. Bende yapacak bir şey olmadığı için odama döndüm.

Lilith, hala yatağın üzerine oturmuş bekliyordu. Oflayarak Lilith'e döndüm, "Çıkarmısın?, seninle konuşacak bir şeyim yok benim," dedim. Lilith ayaklandı ve yanıma adımladı. Birkaç büyük adımda yanımda olmuştu. Gözlerine 'ne var yine' der gibi baktım. "Ilgaz, dinler misin beni bir lütfen?" dedi. Kafasını onaylamaz manada iki yana salladı. "İstemiyorum diyorum, daha fazla zorluk çıkarma. Konuşmak istemiyorum,"

Son kelimeyi heceleyerek söylememin ardından yüzüme sıkıntı ile baktı, dedim. "Neden böyle yapıyorsun Ilgaz?" Şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Ben mi yapıyorum orada size adamakıllı bir şey sordum, biriniz umurumda değil diye gittiniz, diğeriniz kurcalama dediniz, ben mi yapıyorum bu durumda?" Tam bir şey söyleyecekken "Ilgaz" dedi Lilith patlayan silah sesiyle bana bağırarak,"eğil!"

◆◆◆

Merhaba Bölüm sonu.
Düşünceleriniz neler?
Güzel gidiyor mu?
Sizleri seviyorum
Güzel Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Güzel,Keyifli okumalar dilerim
-Gizem

CİNAYETİN KÜLLERİ (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin