25:Suç Ortakları

2.3K 230 98
                                    

25:Suç Ortakları...

Taehyung...

Planımda tam şu an Jungkook'un yanında olmak yoktu onun yerine Haneul ile birlikte Dohyeon'un karşısında olmam gerekirken ayaklarım beni Jimin'in evine götürmüştü. Sadece "gel" demesi yeterli olmuştu ona gitmem için.

Ağır ağır merdiven basamaklarını çıkıyordum. İçimde büyüyen heyecan yavaş yavaş midemi kemiriyordu. Telefonuma Haneul'dan gelen aramaları defalarca kez sessize alıp görmezden geldim. Gelemeyeceğimi belirten ve bensiz halletmesi için ricada bulunduğum bir mesaj atıp onu ortada öylece bırakmıştım. Daha sonra borcum olan teşekkürü edeceğim fakat bugün yanında olmam gereken bir adet doktor var.

Titreyen ellerim anahtarı deliğe götürmek için çekingen ama bir o kadar da istekliydi. Kilidi usulca çevirip Jimin'in yağlamayı unuttuğu kapının iç gıcıklayan gıcırtıları eşliğinde dikiliyordum. Neredeyse sonuna kadar aralanmıştı kapı fakat ortada Jungkook yoktu. Koca bir boşluk beni selamlıyordu yalnızca.

Adımlayarak içi boş eve girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp birkaç kez Jungkook'a seslendim. Kaçmış olamazdı beni bekliyordu. Mutfaktan gelen hoş bir kokuyu kendime pusula bilip ilerledim.

Fakat gördüğüm savaş alanından farksız mutfak beni karşılamıştı. Etrafta sayısız kirli bulaşıklardan oluşan her biri bağımsız kuleler kendi başına kalabalık yapıyordu.
Her yere saçılmış olan un, hatta biraz önce basmış olduğum yumurta kabuğu Jimin'in bizi yok etmesi için oldukça gerekli sebeplerdi.

"İğrenç! Sanırım az önce bir yumurta ezdim."

Ben farkında olmadan hızlı bir çift kol belimi sarmalayıp beni kendine çekmişti. Bu hoş koku ve sıcaklık onundu. Bir de yanağıma konan ufak bir buse, "Geldin." dedi bir milim bile hareket etmeme izin vermeden sıkıca tutarak.

"Tek bir mesajına kendimi yanında buldum."

Yüzünü görememe rağmen nasıl mutlu olduğunu her bir uzvum hissedebiliyordu. Muhtemelen o ince pembe dudaklarını sonuna kadar zorluyordu gülümsemekten.

Kulağıma doğru fısıldamaya başladı,
"İnsan ait olduğu yere bu kadar mı yakışır?"

"Nereye aitmişim ben?"

"Tam buraya, kollarımın arasına."

Vücudumu kollarından kurtulmadan ona çevirip yüz yüze gelmemizi sağladım. Sahiden ait olduğum yer burası olmalıydı. Hiçbir ev bana bu sıcaklığı sağlayamazdı, en son ne zaman bu kadar huzurlu hissetmiştim hatırlamıyordum. Fakat huzurun yanında sesi kulaklarıma kadar gelen kalbimin çarptıntıları ve deli gibi akan kanım vücut ısımı zirveye taşıyordu. Muhtemelen ateşimi ölçseler havale geçirdiğimi düşüneceklerdi ama ben sadece Jungkook'un kollarında kaybolmuştum.

"En son konuştuğumuzda bana sinir oluyor gibiydin şimdi beni sevmeye mi başladın doktor?"

"Bizim atışmadığımız gün mü var papatya kafa? Kedi köpek gibi birbirimizi yiyoruz, bu hallerimize alışmış olman gerekirdi."

Haklıydı bizim atışmadığımız gün yoktu, ilk fırsatta tartışırdık fakat bir süredir bu tartışmaların sonu üzerimizde tuhaf bir his oluyordu. Nefret kelimesini unutur olmuştuk, sahi biz ne için kavga ediyorduk? Önemsiz detaylar için mi yoksa korkaklık edip daha kendimize bile itiraf edemeğimiz duygular uğruna birbirimizi mi harcıyorduk.

How I Met Your Father | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin