-
"Yarın okulda kesin olarak hyunglarıma sorarım. Onlar da bana yakışacağına dair onay verirse yaptırırım."
Elimi tekrardan şofbenin altına getirip suyu kontrol ettim. Isınmış olan su gülümsememi sağladığında duşa kabine girip arkamdan kapıları kapattım.
-
Duştan çıktıktan sonra üzerime geçirdiğim bornozumla beraber odama girdim. O anda çalan telefona bakmadan aranan görüntülü aramayı açtım ve arkamı dönüp konuşmaya başladım.
"Jimin hyung sen misin? Yoksa Hoseok hyung sen misin?" diye homurdandığım sırada tanıdık olan derin sesi işittim.
"Lan! Ben yanlış numarayı görüntülü arayarak cennete mi düştüm?! Tanrım! İlk kez yanlışlıkla yaptığım bir şey için kendimle gurur duyuyorum."
Sesi tanıyıp tanımadığımı analiz etmek için arkamı döndüğüm sırada deltayı görmemle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.
Beni gördüğü an ekrana neredeyse gözlerini yapıştıracak şekilde yanaştı.
"Omega? Seninle daha sabah karşılaşmamış mıydık?"
Beynimde çalışan on yedi sekmeden dokuzu birden hata verdiği için ayaklarım yere çivilenmiş gibi hissettiğimden ötürü yürüp telefonu kapatmak aklımın ucundan bile geçmemişken, o derin tınısıyla tekrar konuştu.
"Omega, dans odasında sen kareografini devam ettirirken söylemiştim, yine söyleyeyim." dediği gibi duraksadı ve iç çekip gözlerimin içine doğru baktı.
"Şu güzelim tenini siktiğimin kıyafetleri ile kapattığın için deli oluyorum. Gözlerimi şenlendirsene be güzelim, aç şu bornozunun kuşağını."
Söylediklerinden ötürü gözlerim birden açıldı ve bornozumun kuşağını daha sıkı bir hâle getirip iyice üstümü tutmasını sağladım.
Ama o bunu da fırsata çevirmiş olacak ki çarpık bir şekilde gülümsedi.
"Şu güzelim fizik için yüzlerce alfayı öldürebilirim be güzelim. Baksana, şu sikik bornozun kalın kumaşına rağmen belin incecik duruyor ve ben aklımı kaçıracakmışım gibi hissediyorum şu an. Bu normal mi?"
Dediği hiçbir şeyi umursamadım, güzelim dışında. Sahiden ben güzel miydim? Eğer öyleysem neden kendi içimde bu durumu kabullenemiyordum?
Beynimde çalan kırmızı alarmlar devreye girdiği gibi kurdum ayaklandı.
"Baksana Jungkook, bizi sahipleniyor. Bir alfadansa bir deltayı tercih ederim kendime. Hem bizi korur hemde bizi delilercesine sektirir. Mmh! İştah kabartıcı. Lütfen cilve yap!"
Kurdumun söyledikleri beni beynimden kurşun yemişim gibi hissettirirken, gözlerimi kapatıp açtım ve deltaya çevirdim gözlerimi.
Şimdi ben onun gözlerine bakıyordum. Onun gözleri ise benden bağımsız donuklaşıp kararmış bir şekilde, doğrudan belime odaklıydı.
Bakışları beni rahatsız ederken bacaklarımı birbirine sürtüşürdüm ve omuzlarımı geriye doğru hareket ettirdim.
"Ah omega o güzel omuzlarını diş izlerimle süslesem, şu kayamak gibi beyaz bacaklarının arasını da emerek morartsam nasıl zevk alırdım bir bilsen." dediği an kasıklarıma balta saplanmış gibi yoğun bir hareketlilik penisime doğru ilerledi ve yayılmaya başladı. Uyarıyı alan vücudum sayesinde olduğum yerde rahatsız bir şekilde hareketlendim ancak o durmaya pekte niyetli değildi.
"Sonrası için diyorum da bacaklarını sömürdükten sonra kalkıp baksam, nasıl sikerdim seni bir bilsen.." Derin bir iç çekişi ciğerlerine nüksedip bıraktı.
