19-

708 48 90
                                    

Jungkook |
Gözlerimi okulda değil de başka bir yerde, başka bir yatakta açınca tedirginleştim.

Burası neresiydi ve en önemlisi ben buraya nasıl gelmiştim?

Ayağa kalkmak için kollarımı kaldırırken, bileklerimin yatağa kelepçelendiğini görmemle birlikte nefes alış-verişlerim hızlandı.

Kafamı kaldırıp olduğum yere bakacakken tıpkı ellerim gibi ayaklarımın da kelepçelerle bağlı olduğunu, siyahın hâkimiyet kurmuş olduğu bir yatakta uzandığımı ve duvarların yatağa zıt bir şekilde beyaza boyalı olduğunu gördüm.

"Kimse va-" Kuruyan boğazım yüzünden konuşamazken kafamı pencereye doğru çevirip öksürürken havanın karardığını, pencereyi örten perdenin öksürdüğümden dolayı hafifçe oynayışıyla birlikte gördüm.

İlk dersin ortalarında Bay Hajoon'un dersten çıkmasıyla birlikte sınıftaki kişilerin sırf delta gibi koktuğumu imâ etmesiyle birlikte sınıftan çıktığımı, lavaboya gidecekken delta ile karşılaştığımı, daha sonrasında aşırı saçma olan kurt mühürlenmesini ve en son derin bir kahkaha sesini duyduğumu hatırlıyordum.

Şimdiye kadar çoktan evimde olmam gerekirken, benim burada ne işim vardı?

"KİMSE YOK MU? YARDIM EDİN!" Anlık gelen korku tüm vücudumu ele geçirirken tiz sesime aldanmadan bağırmış, kelepçelerle bağlı olan el ve ayak bileklerimi hiç acımadan çekiştirip kanatmam şu an için hiçbir sorunu teşkil etmiyordu.

En azından, kapıyı açarak içeriye giren deltanın benim kesilmiş olan vücudumu görmesiyle birlikte, sinir içinde üzerime yürümesine kadar.

"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN JUNGKOOK?!" Yüzüme doğru kükremesiyle birlikte olduğum yerde küçülürken, dolan gözlerimle birlikte yutkunarak, karşımda sinirden kıpkırmızı olan deltaya odaklandım.

Kelepçelenmiş olan ellerimi cebinden çıkarttığı anahtarla birlikte açınca gözlerim şüpheyle kısıldı.

"Beni buraya getirip, yatağa kelepçeleyen kişi sen miydin?" diye konuşunca ellerini havaya kaldırıp, "Upss!" diyerek gözlerini benden kaçırdı.

Kelepçelerden kurtulmamla beraber kanayan vücut uzuvlarımı hiç umursamadan, deltaya sormuş olduğum soruyu tekrardan sordum.

"Sana bir soru sordum değil mi? Beni buraya sen mi getirip, bağladın?" Hiçbir şekilde bana bir cevap verme lüksüne bile girmediğini görünce, sinirle yataktan kalkıp karşısına geçip kollarımı birbirine bağlayarak, "Sana bir soru sordum lanet olasıca! Bana bir cevap ver!" dedim.

Sinirlerim iyice yerinden çıkmışken, yükselen sesimin ayarını hiç tartmadan bağırdığım için delta hızla yüzüme döndü ve sinirlendiğini gözlerinden anladığım vakit, ağır ve sert adımlar eşliğinde üzerime doğru yürümeye başladı.

Bana doğru attığı her adımda koca odada geriye doğru ilerlerken, sırtımın kapıya değmesiyle birlikte içimden küfrettim.

Elini boğazıma götürüp, sert bir şekilde sıktıktan sonra, "Aynen, seni buraya ben getirdim omega. Ses tonuna ve tavırlarına dikkat et, çünkü birkaç güne resmiyette eşim olarak gözükeceksin. Canını yakmak istemiyorum, beni zora sokma." diye konuştu.

Boğazımdaki elin sıkıca beni kavramasından dolayı nefes alamazken, ellerimle deltanın elinin üzerine doğru can havliyle birlikte üst üste sertçe vurdum. Aniden elini boynumdan geri çekmesiyle birlikte yere düşerek, öksürmeye başladım.

Acıyan boğazımı ve düzensiz bir şekilde aldığım nefesleri umursamayarak şaşkın bir şekilde deltaya dönerek, "Resmiyette eşim derken?" diye sordum.

Only You. || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin