Ana hikaye; Atraka

125 6 2
                                    

Sonbaharın kendine özgü eşsiz bir kokusu vardı. Ağaçlardan düşen yapraklar, ahenk içinde bir o yana, bir bu yana savruluyordu. Bu doğallığı bozan şey ise taştan yapılmış surlardı. Yüksekliği 20 metreyi aşan bu surlar, gece 3'te gelen sivrisinek sesi gibi, bu güzel atmosferi bozuyordu. Bu yüksek surlar Atraka şehrine aitti. Bu şehir Ratta İmparatorluğu'nun başkentiydi. Sağlam ve mimari açıdan tam not almış binaları, temiz ve bakımlı sokakları, insanların rahatça alışveriş yapması için gerekli iş hanları ve pazarları vardı. Ortaçağ teknolojilerini en ileri düzeyde kullanan bu şehir, büyü eğitimleriyle de öne çıkıyordu. Birçok çocuğun hayali, büyü eğitimi alıp maceralara atılmak ya da krallığına sadık birer büyücü olmaktı. Ancak insanoğlunun bulunduğu her yerde entrika, yolsuzluk ve daha nice kötülükler bulunur.

Kralın gözleri sarayın penceresinden süzülen sonbahar güneşinin altında parlıyordu. Ratta İmparatorluğu'nun başkentindeki bu muazzam şehirde, kralın hükmettiği düzen ve büyüsü her şeyi kontrol altında tutuyordu. Ancak Tyrannis, krala doğrudan seslenmekte bir tereddüt etmeden konuştu.

-Kralım hata yaptığınızı düşünüyorum, köylü birini neden kutsuyorsunuz? O sadece bir piyo-

Kral hızlı bir şekilde sözünü kesti.

+Eskiden bu tabirler kullanılırdı, ancak şuan geçmişte değiliz. Biliyorum halktan birisi, sadece piyon olarak orduda görev alabilir. Satranç tahtasındaki taşları bir düşün, piyon sınırlı bir hareket kabiliyetine sahip ve ilk kurban gidecek bir taş, lakin bunca zorluğa rağmen doğru hamleler yapılırsa eğer, şah dışında bütün taşların yerini alabilir.

Tyrannis düşünceli bir ifade ile cevap verdi:

-Doğru fakat işin siyasi tarafından da düşünün kralım, böyle bir istisna yapmak sizce nasıl bir sonuç verir?

Kral uzaklara bakarak düşüncelere daldı. Sonunda kararlı bir şekilde konuştu:

+ Biliyorum Tyrannis ama bu gelenek yüzünden kaç tane insan ülkesine verimli olmadan öldü? Kaç tanesi soylu olmadığı için aşağılandı?

Bu sözler Tyrannis'in içinde bir öfke uyandırdı, ancak saraydaki atmosferi düşündü. Krala açıkça karşı gelmek, Sancia'nın kutsamasını engellemek için doğru bir hamle olmayabilirdi. Tyrannis öfkesini gizlemek ve krala karşı saygılı bir tavır sergilemek için derin bir nefes alır. Tyrannis krala bakarak sakin bir tonla cevap verir:

-Anladım kralım, belkide bu istisna halkın gözünde bir değişime neden olabilir.Belki de Sancia'nın kutsanması sadece bir piyon olmadığını kanıtlamasına yardımcı olabilir. Siyasi tarafını da düşünerek bu durumu, halka doğru bir şekilde anlatmak önemli olabilir.Kral Tyrannis'in sözlerini düşündü ve bir süre sessizce gözlerini kapattı. Bu konuşma Atraka şehrinin geleceğini etkileyecek önemli bir dönemeç olacaktı.

Atraka şehrinin kalbinde sarayın görkemli taşlarından oluşan kutsama salonunda halk Sancia'nın kutsamasını heyecanla bekliyorlardı.

Kral tahtında oturmuş, yanında Tyrannis ve diğer yüksek rütbeli soylular kutsamayı takip ediyorlardı.

Kutsama salonunu tıklım tıklım dolmuştu. Sonuçta halktan biri piyondan daha yüksek bir mertebeye ulaşacaktı.

Kutsama salonu kapısının açılması ile birlikte halk daha da çoştu. Sancia yanında şovalyelerle içeri girdi. Başı dik bir şekilde insanları selamlıyordu. Ancak soylular ona garip bir şekilde bakıyorlardı. İğrenmiş gibilerdi. Sancia bunun farkındaydı ama çokta önemsemiyordu. Mutluydu...

En azından Tyrannis'in sesi, tüm salonu susturana dek.

-Sevgili Misafirler, kutsamadan önce kralımız bir konuşma yapacak lütfen herkes onu dinlesin.Tyrannis, konuşma yapması için kralın önünden çekilir.

+Değerli halkım ve saygı değer soylular, bu güzel günde bir amaç için toplandık. Yüzyıllardır geleneklerimize bağlı kaldık, bizi çağın ötesinde bir imparatorluk yaptı ancak ben bir kral olarak yeni düzen başlatmak istiyorum. Şu anda bu düzene adım atacağız. Öne çık Sancia. Halkın içinden bir soylu olacaksın.

Tyrannis bu sıra kraldan söz istedi, önemli olduğunu işaret etti. Yüzünde pis bir gülüş ile sahneye çıktı.

-Afedersiniz kralım bu devrim gününde, saygıdeğer soylular ve halkın önünde güzel bir konuşma yaptınız, lakin 2 hafta önce Roch yenildi. Zafer grubunun kaptanı ve sorumlusu Sancia idi. Askerler Sancia'nın gücüne tanık oldular ve son darbe ile yok olduğunu söylediler. Raporları bu şekildeydi. Ancak savaş meydanına araştırmaya gittiğimde tek bir iz bile bulamadım. Ruh kalıntısı, büyü izi yada fiziksel bir parçası yoktu. Öldürülen veya bu dünyadan silinen canlılar kalıntı bırakır. Bence onu öldürmedi, onu mühürledi ki bu da büyük bir suç.

Salondan sesler yükselmeye başladı. İnsanların kafası karışmış vaziyette krala bakıyordu. Tyrannis tekrar söze girdi.

-Kralım, ışık büyüsünü kullanın. Eğer böyle bişey yaptıysa, göğsünde bıraktığı iz parlayacaktır.

Kral tereddüt etmişti ancak insanlar ondan çıkacak kararı bekliyordu. Ellerini kaldırdı ve büyü yapmak için hazırlandı.

+ Anyu seer gare.

Sancia, acı içinde yere düştü. Gün yüzene çıktığı için, göğsündeki işaret onu içten içe yakmıştı.

+Demek doğru. Bunu yaptığıma pişman olacağımı düşünmüştüm. Kendini açıkla Sancia.

-Söyleyecek birşeyim yok kralım. Sadece yapmam gereken ne ise onu yaptım.

+Anlıyorum. Normal şartlarda idam edilmen gerekiyor. Lakin senin baban şerefli ve asil bir askerdi. Ülkemiz için savaştı ve benim dostumdu. Babanın ve onun dostluğu hatrına ölmeyeceksin. Ama bu ülkede kalamazsın, o yüzden sürülmeni emrediyorum.

Sancia en mutlu günü olacağını düşünürken, bir anda dünyası başına yıkılmıştı. Bu saçma düzen onuda etkilemişti. Ancak kendine gelmesi gerekiyordu. olanları düşündü. Tyrannis'in halktan birinin soylu olmasını istememişti. Kraldan önce diğer soylularla konuşup onları manipüle ettiğine kanaat getirdi. En son kozunu oynayıp kendisine zarar verdiğini düşündü. Çıkış yolu veya kendini aklayacak bir yol bulamadı. Başını kaldırdı, Tyrannis'e öfkeli bir bakış attı ve sonra krala döndü.

-Kralım, ben ülkenin iyiliği için yaptım. Lakin görüyorum ki kimse benim yada halkın iyiliğini düşünmüyor. Verdiğiniz cezayı kabul ediyorum. Affınıza sığınarak size bir önerim var. En yakınınıza bile tam güvenmeyin.

Sancia, son sözlerini söyledi ve arkasını döndüğünde, umutlarını ve hayallerini bıraktı...

Antik YankılarWhere stories live. Discover now