ÖLÜMÜN MASKESİ

54 3 0
                                    

Başımın arkasındaki sızıyla gözlerimi açtım. Karanlık bir yerdi burası. Nerede olduğumu idrak edemiyordum. En son karşımda bir sürü iri adamın olduğunu ve başımın arkasına inen darbeyi hatırlıyorum. Gerisi karanlık. Bir çok düşmanım var. Canlarını yaktım. İntikam istiyorlar. Sanırım buda bir intikam oyunuydu, Ama hesaba katmadıkları bir şey vardı kimse bana oyun oynayamazdı. İlk olarak ben avantajlıyım, karanlık benim avantajım. İnsanların önüne bir çok avantaj gelirdi ama nasıl veya nerede kullanacaklarını bilmezlerdi. Fakat ben biliyordum bu da buradan kurtulmam için bana büyük bir olanak sağlıyordu.

Yattığım yerden hızla kalktım başımdaki ağrı kendini belli ediyordu ama sorun değildi bundan daha kötü darbelerle başa çıkmıştım bu diğerlerinin yanında sinek ısırığı gibi kalıyordu.Sadece biraz sersemledim ama kendime gelmem için yeterli zamanım yok. Ellerimi önümde tutarak yürümeye başladım. Elim duvara çarptığında, duvara tutunarak kapıyı aramaya başladım. Kapıyı bulduğumda özgürlüğümün beni çağırdığını duyabiliyordum. Kapıda yanan ufak kırmızı ışığı gördüğümde, kahkahalarıma zor hakim oldum. Herifler resmen kaçmam için düzenek kurmuşlardı. Kapıda şu hareketli sensörlerden vardı. Dokunduğun an her yeri ayağa kaldırırdı şu sensörler. Kendilerini şu çok akıllı sanan ama gerizekalının önde gideni olan tiplerdendiler sanırım. böyle tipleri sadece komik bulurum. Odanın içinde saklanabileceğim bir yer baktım, şurada ki kolonun arkasına saklanabilirim. Ama şu sensörü çalıştırabilecek bir şeye ihtiyacım var. Karanlıktı bir şeyler bulmak benim için zor olacaktı ama yapabilirdim.

Ayağım bir şeye takıldığında yeri boyluyordum az kalsın ama son anda dengemi sağlaya bilmiştim. Bu oda hakkında eklemem gereken bir şey varsa o da kesinlikle pis olduğuydu. Neye takıldığımı anlamak için elimi yerde gezdirmeye başladım. Elime şarap şişesi gelince, yerden kalkıp hemen kolonun arkasına geçtim.

Yapmam gereken tek şey şişeyi kapıya hedef alıp isabet ettirmekti neyse ki hedefleri tutturabilmek konusunda iyiydim. Şişeyi kapıya hedef aldığım yönde hızla fırlattım. Alarmın ötmeye başlamasıyla birlikte hemen kolonun arkasına geçtim. Bir dakika kadar sonra kapının tıkırtısı geldi. Ardından ayak sesleri ve bağırışmalar. Bana arkası dönük bir şekilde gelen bir adam vardı. Kaç kişi olduklarını tam olarak kestiremiyordum ama üç veya dört kişi olmalıydılar.

Adamın sırtına dokundum bana döndüğünde hızla karnına yumruğumu geçirdim. Adam nefessiz kalıp iki büklüm olurken, hızla yüzüne bir yumruk attım. O sırada başka bir adamın bana doğru geldiğini gördüm. Havaya doğru zıplayıp adamın yüzüyle postallarımı buluşturdum. Kemiğin kırılma sesi gelince adam burnunu tutarak acı bir çığlık attı. Hızlı davranarak burnunu kırdığım adamın boynunu kilit alına aldım. O sırada odanın ışıkları açıldı ve içeriye adamlar girmeye başladı. İki adamı daha bana karşı bir hamle bile yapamadan etkisiz hale getirmiştim. Planım başarıyla gerçekleşiyordu. Etrafıma kısa bir şekilde göz gezdirdim. Oda dolmaya başlamıştı. Eğer elimde adamlarımdan birinin boynunu kırmaya hazır halde beklemiyor olsaydım şimdiye çoktan yakalanmıştım. Ama planım da buydu zaten onlardan birini kullanarak buradan çıkmak.

" En ufak bir hareketinizde adam ölür..." Dedim. Tehditkar bir sesle. Bunun onları fazla tutmayacağını biliyordum. O yüzden hızlı hareket etmem lazımdı. " ... Eğer buradan çıkmama izin verirseniz onu öldürmedin bırakırım." Diye devam ettirdim sözümü. Adamların kaşları çatılmıştı. Birbirleriyle bakışıp sözlerimin doğruluğunu tartıyorlardı sanırım. Ya da amaçları intikam almak veya canımı yakmak değildi. Öyle olsaydı şimdiye kadar harekete geçmeleri lazımda ama onlar sadece durup ne yapacağıma bakıyorlar ve arda birbirleriyle göz teması kuruyorlardı. Sanki bir şeyi bekliyorlardı bir işaret veya birini. Bu işin arkasında intikam gibi bir sebep yatmıyordu daha değişik daha farklı bir şeyler vardı.

ÖLÜMÜN MASKESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin