BÖLÜM 2

73 6 4
                                    

Hızlı bir şekilde aramasına geri döndüm ve açmasını bekledim. Çok bekletmeden açtı.

'kumsal? '

'efendim'

'kızım seni aramamın üzerinden 15 dakika geçti napıyosun anlamadım ki. Bende tam merak etmeye başlamıştım ve size doğru yola çıktım bile' dedi tek nefeste. Onun bu haline güldüm ve

'oğlum nefes alsana ' diyerek takıldım. ' insan bi günaydın der hani benim günaydınım? ' dıye ekledim.

'gunaydınız kumsal hazretleri ' dedi ve ardından ufak bir kahkaha attı.

'sanada günaydıııın' dedim sırıtarak.

Telefonu kapattıktan sonra aşağıya ınmeye karar verdim cunku aşağıdan gelen mis gibi kokular odaya kadar çıkmıştı bile. Merdivenlerden indiğimde ve mutfağa ulaştığımda anneme sarılıp ufak bir öpücük verdim. Annem kahvaltı hazırlamaya devam ediyordu ve o sırada merdivenlerden inmekte olan babam dikkatimi çekti. Kıravatıyla uğraşıyordu fakat babamın kıravat bağlayabildiğini şu 17 senelik hayatımda bir kere bile göremedim. Babam bana sıkıntılı bir gülücük göndermeye calıştıgında hala kıravatla uğraşıyordu. Kahvaltı masasına ulaştığında kalktım ve babamın kıravatını yavaş ama düzgün bir şekilde bağladım. Bitirdikten sonra babama bakıp tebessüm ettim ve karşılığında anlıma kocamaan bir öpücük kondurdu. Annemın de aramıza katılmasıyla tam kahvaltı etmeye başlayacaktık ki zil çaldı. Annemin kalkmasına fırsat vermeden aniden ayağa fırladım ve bu sırada istemsiz bir şekilde elim alnıma gitti. Uuf canım da yanmıştı. Annem ve babam bana anlam veremeyen gözlerle baktığında artık durumu anlatmam gerektiğinin farkına vardım. ' Eee sey buğra gelecekti ' dedim bir çırpıda. Zil bir kez daha çaldı. Güldüler ve annem, kızım açmayı düşünüyor musun artık şu kapıyı gibi bir cümle kurdu. O sırada otomatik olarak kapıya doğru yürümeye başlamıştım zaten . Kapıyı açmamla buğranın söylenmesi bir oldu. ' Az daha bekleseydim meyve vermeye başlicaktim galiba kumsal '

Birsey dememe fırsat vermeden

' En sevdiğin meyve ' dedi hızlıca . O böyle hızlı konusunca bende psikolojik olarak hızlı konuşmam gerekiyormuş gibi hissettim ve bi anda

'Erik ' dedim.

'Evet kumsal az sonra erikleri toplamaya başlayabilirdin ' dediğinde çoktan salona doğru bır iki adım atmıştı bile . yanımıza gelen annemle buğra selamlaştıktan sonra kahvaltı masasına doğru yol aldık. Buğra başıyla babama da selam verdi ve hep beraber kahvaltı etmeye başladık. Sonra bizimkiler buğrayla sohbet etmeye başladılar. Buğranın sıkıntısını suratında ki o komik ifadeden anlamıştım. Kahvaltımızın bitmesine rağmen çocuk saygısından masadan kalkamıyordu. Bisey bulmam lazım ama ne? Aniden gelen fikirle ayağa kalktım. Hepsi bi an bana dönünce ne diyeceğimi de unuttum. ' Eee buğra?'

'efendım kumsal' dedi bana bakmayı sürdürerek. Ne uydurcağımı düşünürken ağzımdan ' en sevdiğin kitabın hala bizde inanabiliyor musun ' dedim ve yalandan bi sırıtış attım. Sonra uydurduğum şeyin ne kadar sacma olduğunu anladım ama iş işten geçmişti. İçimden çaktırmaz inş diyemeden ' ama ben kitap okumam ki ' dedi. Yaa ben burda seni kurtarmaya çalışıyorum yok böyle mal ya . sırıtışımı bozmamaya çalışarak ' hani beraber aldığımız kitap yok muydu ' dedim hala anlamayan ifadeyle suratıma bakıyordu ve artık dayanamayıp alttan bi tekme savurdum. ' Aaah ' dedi ama hemen toparladı 'nasıl da aklımdan cıkmıs hay aksi '. Annemlere baktım ve 'biz bi yukarı çıkalım artık kahvaltı da ettik nasıl olsa. Buğra kitabıyla çok ayrı kaldı bi özlem gidersinler '

Aşk maviye benzerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin