Hayat bir sonbahar misali değilimdir? Bir rüzgarın gelim yaprağı o çok sevdiği ağacından ayırdığı gibi ,bizde her ne sebepten olursa olsun ayrılmıyormuyuz, sevdiklerimizden aşık olduklarımızdan, Ailemizden .
Kimisi bir tohum olup düşer toprağa büyüyüp ağaca dönüşür , kimisi ise bir yaprak olup sürüklenir kilometrelerce uzağa zamanla çürüyüp yok olmayı bekler.
Peki benimki hangisi?
Kim istemez ki bir tohum misali olmayı.Ben Tuana Akın 21 yaşındayım .
Kendimi tanıtmayı çok isterdim ama ben bile kendimi tanımıyorum tek bildiğim şuanda kendimi özgürlüğe bıraktığım.nereye gittiğimi bilmeden yalnızca gidiyorum yaptığım hızı sayarsak uçuyorum da denebilir
Motorla o hızda uzun bir süre ilerledikten sonra kendimi bir uçurumun kenarında buldum , büyük boş bir alan,iki Yanım karanlık orman,tam karşım sonu görünmeyen bir uçurum.
işte bu tam olarak benim istediğim.
Uçuruma baksam karanlık,ormana baksam karanlık, gökyüzüne baksam, oda karanlık .
ilerisi bilinmiyor bilinmekte istemiyorum gibi.
Ama o karanlıklarda beni kendine çeken bir şey var ,tek sorun benim hangisine gitmem gerektiği.
Ben büşünceler içerisindeyken arkamdan tanımadığım kalın bir ses
- Orman, ormanı seç ki hem özgür olup hemde kendini tanıma fırsatın olsun.
Dedikten sonra kaskını çıkarıp motordan indi kim olduğunu bilmediğim bu adamın kara gözleri ilgi odağıma girdi bile
- Nereden bilebilirim kendimde kaybolmayacağımı ?
- Haklısın bunu sorman normal,ormanı tanımayan birisi olarak .
- Sen tanıyormusun ki konuşuyorsun?
istem dışı olarak sesim biraz sert çıktı ve kaşlarım çatıldı. O esnada kara gözlerini gözlerime kenetleyip bana doğru iki adım attı,artık aramızda artık aramızda yalnızca bir adımlık mesafe varken. Gözlerinin rengi sanki ben esir almış gibi kala kaldım.
Sesini biraz kısarak
- Fazlasıyla
-Sana neden güveneyim?
- Bana değil ormana güven.
Ben bir cevap vermeyince tekrarını konuşmaya başladı
- orman fazlasıyla bilinmezliklerle doludur , hatta şöyle bakınca sıradan bir insan arkasına bakmadan kaçar . Halbuki güneş doğmuş olsa o kaçan insanlar merakla girer içerisine. Ama ormanın asıl güzelliği gecedir dolunayın ışığıyla aradığın gizemlerdir ve onda asla yalan yoktur neyse odur .
- Peki ya uçurum?
-Uçurum kaçıştır Yani korkaların seçimidir.
Peki ben korkakmıyım ' hayır degilim'
Bu tanımadığım adama hak vererek ormana gitmeye karar verdim. Tam arkamı dönecekken bana bukadar şey söyleyen adamın kim olduğunu öğrenmek adına
- Bir dakika sen kimsin?
- Bir önemi varmı?
- Evet var
- Karanlığın ta kendisi.
Gözlerini gözlerime diktiğinde bir an girmek istediğim Karanlığın gözlerinde olduğunu düşündüm.Ormanın içine girdim yaptığımı bilmeden sadece yürüdüm .ara sıra kurt sesleri geliyordu ama daha önce bukadarını duyduğumu hatırlamıyorum.
Yine bir kurdun uğuldamasıyla aynı anda arkamda birinin olduğunu fark etti birkaç adım daha attım tam saklandığı ağacın arkasından çıkacağı esnada hançerimi çıkarıp ağaca fırlattım
-Güzel atış ama ıskaladın
-Yinemi sen ?
- Seni takip etmiyorum diyemem karanlıkta yalan olmaz. Evime girenin kim olduğunu bilmek sencede hakkım değilmi
Bu adam iyice kafamı karıştırıyordu biraz daha konuşursam iyi olmayacak .
Arkamı dönüp yürümeye devam ettim yürüdükçe ormanın karanlığına gömüldükce kendimi buluyordum sanki ve bu hissin hiç kaybolmama için bir ağacın dibine oturdum . Etrafıma bakındım ama o adamı birahane giremedim acaba kimdi ve nedensizce ona cevap veriyorum belkide söylediklerinde haklı olduğu içindir ama yinede onda farklı birşeyler var gibi neyse birinin üzerine bukadar uzun düşünmemeliyim. Şuan ki sorunum bu değil şuan ne yapmam gerektiği.
Belkide şuan düşünmemeliyim bunların hiçbirini.
Gözlerime kapatıp kendimi huzurun kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Kızı
Actionkaranlıkların kızı olan duman ve karanlığı evi bilen kara şimşek tek bildiğim kendimi özgürlüğe bıraktığım. nereye gittiğimi bilmeden yalnızca gidiyorum,hatta yaptığım hızı sayarsak uçuyorum . motorla o hızda üzü. bir süre ilerledikten sonra kendi...