"Evet çocuklar, ödeviniz kelimeleri ezberlemek. Kolay gelsin ,iyi akşamlar."
"İyi akşamlar hocam!" Demişti bütün sınıf. Lia'nın bu gürültüye tahammülü kalmamıştı. Eve gidip uyumak istiyordu.
Eşyalarını çantasına yerleştirdi. Ön cebinden anahtarını alıp sınıftan çıktı.
Bugün çok yorulmuştu. Aslında hergün yoruluyordu. Ama bugün üst üste 6 sınava girmişti. Ekstradan daha fazla beynini zorladığı için yorulması doğaldı.
Merdivenlerden koşar adım indi. Hızlıca çıkıp gidiyorduki birsine çarptı. Acelesi onu köreltmişti.
Kime çarptığını görmek için kafasını kaldırdığında ise, kimi gördüğü karşısında vücudu tutulmuştu.
Her zaman kaçındığı, asla karşılaşmak istemediği, onunla konuşmaktan ölesiye korktuğu kişiye çarpmıştı.
OKULUN ZORBASI MİNHO...
"Özür...dilerim" diyebildi sadece.
Minho'nun suratında alaylı bir sırıtış vardı ve bu Lia'yı daha fazla korkmasına sebep olmuştu.
"Aptal Lia."dedi Minho boş bir bakışla. Gülümsemesi soldu. Anlaşılan Lia'nın ifadesi hoşuna gitmemişti.
"Lia mi? Adımı.. nerden biliyorsun?"
"Gerçekten okulumuzun birincisi olmana şaşırıyorum. Aynı sınıftayız ve bilmem kaç zibilyon kez hoca listede adını okuyor. Gerçekten aptalın tekisin."diyerek uzaklaştı Minho.
Lia çok saçma bir soru sorduğu için içinden kendini sövüyordu.
Bir daha Minho ile karşılaşmamak umuduyla evine doğru yol aldı.
🤍 MİNLİA🤍
Yolun ortasındayken telefonunun titreştiğini hissediyordu. Telefonu cebinde çıkardı. Annesiydi.
Telefonu açmak istemiyordu çünkü annesinin ona tekrardan ev işlerini yağdıracağını biliyordu.
Açmassada eve gelince bilmem kaç azar ve küfür ile karşılaşacağını bildiği için telefonu açmalıydı.
Derin bir iç çektikten sonra eli yeşil düğmeye gitti ve parmağını sağa oynatıp telefonu açtı.
"Alo anne?"
"Kızım babanla acil bir iş gezimiz çıktı."
"Yani?"
"Yani... 1 buçuk ay evde tek başına olacaksın."
"Ne!?"
" Evet tatlım. Sen okuldayken eşyalarımızı almıştık. Şu an uçağımızı bekliyoruz."
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Kenya'ya gidicez."
"Anne- neyse boş ver."
"Çalışma masana kart bıraktık ihtiyacın olursa diye. Görüşürüz kızım"
Lia cevap verme gereği bile hissetmeden telefonu annesinin yüzüne kapatmıştı.
"Nasıl yaparsınız ya? Sizden nefret ediyorum. " diye söylene söylene evine yürümeye devam etti.
Ağlamamak için avuçlarını bütün gücüyle sıktıysa bir faydası olmamıştı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Annesini ve babasını özlediği için ağlamıyordu elbet.
Bu haber onu daha fazla kırmıştı. Bedenen yorgundu ve artık ruhende yoruluyordu. Ailesi onu terk etse bile şaşırmazdı artık. Tabii buna aile denirse.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DAISY / MINLIA🌼
Romansa"Lia, belki bu dünyada seni seven hiç kimse yoktur. İnan umrumda değil. Seni seven bir kişi varsa o da benim, bundan şüphen olmasın." Demişti Minho kızcağıza, Kız şaşkınlık içerisinde ona aşkını dillendiren erkeğe bakakalmıştı. 'Buda neyin nesi? Yok...