Bir farklılık yapalım.
Bu bölüm için önerdiğim şarkı,
Chung ha -Play (feat.Changmo)Utanarak geri çekildiğimde yüzüne bakamayarak başımı yere eğdim. Ellerimi birbirine kavuşturup oynamaya başlayacağım zaman ise yüzümü onun eli kavramış ve kaldırıp ona bakmamamı sağlamış ardından tekrar dudaklarımızı birleştirmişti.
Ben yeniden şok ile hareket edemezken o dolgun dudaklarını hafifçe hareket ettirmeye başlamıştı. Ona uyum sağlayarak ayak uydurdum ve ellerimi ensesine çıkararak oradaki küçük saç tutamları ile oynamaya başladım.
Nefessiz kalarak yeniden ayrılan taraf ben olmuştum. Ama bu sefer kafamı eğmek yerine alnımı alnına yasladım ve her ne kadar o biliyor olsada o sözü söyledim.
-Ben de seni seviyorum.
Ufak bir öpücük daha bıraktıktan sonra sokağın ortasında daha fazla o durumda kalmamak adına ellerini indirdim ve biraz uzaklaştım. Bir eli hala belimdeyken buz pistine doğru yürüdük. Tabii yüzümüzdeki aptal sırıtmayı unutmamak gerek.
✩.・*:。≻───── ⋆♡⋆ ─────.•*:。✩
Buz pistinden çıktığımızda hava çoktan kararmış, güneş ışığı yerini sokak lambalarına bırakmıştı. Biz de saat çok geç olduğu için eve gitmeye karar vermiştik. Şimdi ise eve giden servislerin bugünlük başka seferi olmadığı için el ele uzun yolda yürüyor idik. Aramızdaki ve sokaktaki sessizliği bozan taraf o oldu.
-Yoruldun mu? Tabii yorulmuşsundur benimkide soru.
Kendi sorusunu kendi yanıtlaması ardından beni durdurup önüme geçti ve bana arkası dönük bir şekilde yere eğildi.
-Hadi çık, eve gidene kadar taşıyacağım seni bitanem.
Ama tek sorun benim yorulmamış olmamdı. Asıl o yorulmuş olmalıydı çünkü ben küçüklüğümüzden sonra bir daha gitmediğimden dolayı sürmeyi unuttuğum için o beni çalıştırmıştı. Ve her ne kadar yorulmuş olsaydım bile, ki yorulmamıştım, yinede beni sırtında taşımasına asla izin vermezdim. Sokaktan birisi geçerse şuan Chan ın duruşunu garipseyebilirlerdi.
-Hayır Chan yorulmadım kalk hadi.
Dedim ve omzundan tutup kaldırmaya çalıştım.
-Hayır ama güzelim seni buraya getirdim ve şuan benim yüzümden yürümek zorundasın izin ver yardım edeyim yorulma.
-Ama ben yorulmadım ki. Hadi gidelim.
Dedim ve yürümeye başladım. Ama aklıma takılan ayrıntı ile bu sefer sessizliği bozan ben oldum.
-Chan, sana nasıl hitap etmeliyim artık?
-Nasıl yani bitanem?
-Yani şey hani şuan galiba çıkıyoruz ya, hala ismin ile mi seslenmeliyim sana yoksa...
-İçinden nasıl geliyorsa öyle seslenebilirsin güzelim. Ayrıca hemen bana değişik bir hitap kullanmanı beklemiyorum senden. Zaman ile nasıl daha uygun görürsen öyle seslenebilirsin.
Dedi ve bana bakıp tebessüm etti. Bende ona bakıp gülümsediğimde o gamzesine artık dokunabileceğimi düşünerek çekinerek de olsa işaret parmağımı gamzesine bastırdım. Bu hareketim onu daha çok gülümsetti ve beyaz dişlerini göstererek güldü.
-Biliyor musun sen her güldüğünde bende sana aynısını yapmak istiyordum.
Dedi ve ikimizde durunca o da aynı benim gibi bu sefer benim gamzeme işaret parmağını bastırdı. Şuan aptal aşıklar gibi birbirimize bakıp sırıtıyorduk. Bu bakışmayı sonlandıran onun yaklaşıp diğer yanağıma dudaklarını bastırması oldu.
Ardından yeniden yürümeye başladık. Ve bu sefer saçma bir sessizlik yerine sohbetlerimizi dinledi boş yollar. . . Sonunda benim evimin önüne geldiğimizde ikimizde durduk ve önce hangimizin konuşacağını bekledik aynı sessizlik ile sonunda ikimizde bu duruma güldük ve o konuşmaya başladı.
-İyi geceler o zaman sevgilim.
-İyi geceler sevgilim.
Ve yaklaşıp yeniden bir öpücük bahşetti dudaklarıma. Ayrıldığımızda utanç ile fazla beklemeden hızlıca bir görüşürüz diyip eve doğru arkama bakmadan koştum.
Ama eve girip kapıyı kapattığımda bana muzipçe sırıtan annemi kesinlikle beklemiyordum. Hayır ama ben daha yatağımın içine girip sevinç çığlıkları atıp kızlarla pijamalı görüntülü arama yapıp beraber çıldıracaktık.
-A-ah anne sen daha uyumadın mı?
-Bize birer kahve yapıyorum ,sende üstünü değiştirip gel anlat herşeyi merak ettim.
Dedi ve muzipçe gülmeye devam ederek arkasını dönüp mutfağa gitti.
Bende hemen odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Annem bu gibi durumlara kızacak değildi sadece nasıl biri olduğunu, nasıl tanıştığımızı ve güvenilir birisimi diye emin olmak istiyordu. Öyle de oldu.Aşağı indiğimde beni soru yağmuruna tutmuştu. Bende tüm soruları cevaplarken araya Chan ın çocukluk arkadaşım Wooyoung olduğunu sıkıştırmıştım. Oda şaşırmıştı tabii ama uzun bir konuşmanın ardından tekrar kendimi odamda buldum. Sevinç çığlıklarımı anneme anlatırken beraber attığımız için artık hevesim kaçmıştı. Bu yüzden direkt kızları aramaya karar verdim. Saat geç olsada onların daha uyumadığını bildiğim için bir grup araması gerçekleştirdim.
-Selam kızlarr.
Dedim yüzümdeki 40 karış gülümseme ile.
-Noldu kız ne bu sevinç? Başına taş mı düştü.
-Evet kız merak ettim noldu anlat çabuk.
-Kızlar benim sevgilim OLDUUUUU!
Demem ile hepsi hep bir ağızdan tebrik ve sevinç çığlıkları çıkardılar. Ve tabiki kim olduğunu, nasıl biri olduğunu sormaya başladılar.
-Tanıyor muyuz?
-Yakışıklı mı bari eniştemiz?
-Nasıl biri?
-Nasıl sevgili oldunuz? direkt teklif mi etti yoksa öpüştünüz mü?
-Nasıl karşılaştınız?
Gibi daha bir sürü soru sonrasında konuşmaya başladım ve herşeyi anlattım. Tabiki o kişinin Chan olduğunu ve aynı zamanda çocukluk arkadaşı olduğumuzu da.
-Ben başta demiştim ya bunlar sevgili olacak diye inanmamıştın Chaer.
-Evet bize bir yemek borçlusunnnn.
-Tamam tamam sözüm olsun.
- Neyse umarım mutlu olursunuz asla ayrılmazsınız Chaer.
-Umarım
Uzun bir konuşmanın ardından iyi geceler dileyip aramayı sonlandırdık. Bende uyumam gerektiği için hazırlanıp gözlerimi yüzümdeki kocaman sırıtış ile bir sonraki güne kapattım.
~
Evett bu kitap ilk kitabım olduğu için doğaçlama gerçekleşti ve sonrasını getiremiyorum. Bu sebep ile belki sonra tamamlamak adına bu kitabı burada bırakıyorum. Umarım sevmişsinizdir.
Ama bu kitabı bitirsemde bu başka kitaplar demek bu sebeple sonraki kitaplarıma bakmayı unutmayınnn.Bir sonraki kitaba kadar sağlıcakla ve mutlu kalın.
Öpüldünüzzz <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader'in bağları || Christopher Bang Chan
FanfictionTam unuttum derken yeniden kader bağlarını aramıza ördü galiba ama uzun bekleyişin ardından senden hala adım yok...