50 9 51
                                    

2 Mayıs 1994

Bugün müvekkilim Han Jisung ile ilgili daha fazla şey öğrenip onu suçsuz kalıcak delileri hazırlamam lazım. Duruşmaya son sekiz gün...

 Duruşmaya son sekiz gün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___

Han Jisung ile dünkü tavuk restoranında yine buluşmuştuk.

"Neden beni buraya çağırdın avukat? Herşeyi anlattım"

"Hakkınızda daha fazla şey öğrenmek istiyorum bay Han. Sizi idam edilmekten kurtarmaya çalışıyorum, biraz bana yardım eder misiniz?"

"Şey, ımm... Evime gitsek?"

M- iç sesi

Bu adam her ne kadar bir seri katil olsa bile, ben onu oyle görmüyordum, göremiyordum. Nedenini bilmiyordum ama bu adama karşı başka duygular besliyordum... Her zaman onun için ağlamak istiyorum, her zaman onunla konuşmak istiyorum, her zaman onunla buluşmak istiyorum. Çok tatlı bir sesi vardı, kendisi de o kadar tatlıydı... Ah hayır! Müvekkilim ile birlikte olamazdım. İşime odaklanmam lazımdı...
__

Müvekkilimin sorduğu soruya şaşırmıştım. Hiç kimse beni önceden evine çağırmamıştı.

"Tabiki, nasıl uygun görürseniz"

Oturduğumuz masadan kalktık ve Han'ın evine gitmeye başladık.

Evine gelmiştik. Normal küçük bir evi vardı, fakat... Fakat evde çok pis bir koku vardı. Nedenini azda olsa biliyordum galiba.

"Evime hoşgeldin!"

İki kolunu açmış karşımda sırıtıyordu müvekkilim. Çok tatlı duruyordu o hali ile...

"Hoşbuldummm!"

Ne kadar sevinçli bir şekilde"hoşbuldum" desem bile koku beni çok rahatsız ediyordu. Bir an yüzü düştü sarı saçlı, buğday tenli adamın.

"Şeyyy, ben seni aniden çağırdım özür dilerim, planlasaydım evi toplicaktim."

Ev zaten derli topluydu. Hemde fazlasıyla"

"Şey müvekkilim, ev fazlasından toplu-"

"Onu kastetmediğimi sende biliyorsun"

Hala anlamamıştım, neyi toplicaktı? Sadece boş boş baktım.

"Hala anlamadın mı? Evin altı çürük ceset ile dolu!"

Korkmak ile korkmamak arasında kalmıştım şuan. Ceset dolu bir evdeydim... Ne kadar zarar görmicemi bildiğim halde korkuyordum.

"S-sa-sakın korkma! Merak etme... Zarar vermicem, biliyorsun. Hem zarar vericek olsam şuan yapmıştım. Ben sana dokunmaya bile kıyamıyorum avukatım..."

Çok fazla ümit veriyordu. Hayır ağlamamalıyım. Ama kullandığı sözler... İki güzel söz beni etkilemiş miydi gerçekten?

"Müvekkilim, şuan sizi dinleyebilir miyim?"

"Ben aslında seni buraya iki şey için çağırmıştım. Birincisi bu ceset konusu. İkincisi ise..."

"Evet?"

Son lafını söylerken yere bakıyordu genç adam. Elleri ile oynamaya başladı.

"Biz bu zamana kadar hep telefon ile konuştuk. Telefonda sesin çok güzeldi. Buluşmaya başladığımız da tip olarakta çok güzel geldin. Ben ailesiz bir şeytanım avukat, beni bu yanlızlıktan çıkar istiyorum. Senin gibi bir melek olmak istiyorum. Bana yardım edicek misin?

Dedi ve elini uzattı. İki seçenek vardı. Ya o adam yanlızlığı ile hep şeytan kalıcaktı, yada onun her zaman yanında olup kendim gibi bir melek yapıcaktım...

Son...

Aga bırakın sevgili olsunlar ilk bölümden zaten sekiz günü kalmışlar 😔✊🏻

Hacı biz yaziyoz bari oyunu kullan yorum yap, emeğe saygısızlık yapma 🤨☝🏻

Save Me ☆ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin