2

2.2K 68 12
                                    

Kendini Bilmezim- Nasıl Yani

-

Bugün benim 20. yaş günümdü, bugün 29 Ocak'tı ve ben ilk defa doğum günüme yalnız girmemiştim. Kalktığımda yatağın baş ucundaki zarf dikkatimi çekmişti, zarfın içinde 2 ayrı kağıt vardı. Dakikalardır kağıtlardaki yazıları tekrar tekrar okuyordum, biri DNA raporu diğeri mektuptu. Evet, doğum günümün bende bir değeri yoktu ancak ilk defa doğum günümde yalnız değildim çünkü o beni bulmuştu. Kağıtları tekrar zarfa koyduğumda ayağa kalkmıştım, evde kimse yoktu hepsi işlerinin başındaydılar.

Mutfakta kendimce kahvaltımı yapmış ve odama geçerek üzerimi değiştirmiştim, gözüm tekrar kenardaki zarfa takılırken adımlarım oraya yönelmiş ve zarfın içinden kağıtları almıştım. Kağıtta ismi yazan adamla %99,99 uyuşuyormuş DNA'mız, sakince nefesimi bırakırken mektubu açmıştım yine. Uzun bir yazı yoktu içinde, gayet kısaydı.

"Sorgulayacağın çok şey olduğunun farkındayım, yeni yaşın kutlu olsun Mehir Asi. Bunların ne anlama geldiğini anlamışsındır sen, akşam kabul edersen seni yemeğe çıkaracağım. Saat 20.00'de sokağınızın köşesinde bekleyeceğim, tercih senin zorlama yok.
Boğaç Aslansoy"

Ne yapacağımdan emin değildim, bugüne kadar öz ailemden hiçbir haberim olsun istememiş aksine uzaklaşmıştım. Lakin bulan ben değil onlar olmuştu, önüme gelen fırsatı tepmek istemiyordum ama sonradan olacakları kestiremiyordum ve bu hiç hoşuma gitmiyordu. Derin bir nefes alırken kağıtları elimden bırakmış, kitabımı elime almıştım ancak gözlerim sürekli kağıtlara kayıyordu. 

Uzun zaman sonra ilk defa duygularım ağır basmıştı, saf bir merakla oturmuştum bilgisayarın başına belki onların kim olduğuyla alakalı bir şey bulabilirim diye. Bana yetecek kadar şey çıkmıştı karşıma fazlasına da lüzum yoktu. Boğaç Aslansoy, 19 Kasım 1989 doğumluydu. Aslansoy Şirketinin veliahtı olarak 2 ay önce babasının vefatıyla başa geçmişti, önceden CEO'ymuş kendisi. Babasının acısı taze olmalıydı, benimde babamdı ama üzülmüyordum çünkü tanımıyordum onu. 

Biraz daha hakkında araştırma yaptığımda okuduğum şeylerle duraksamıştım. "Aslansoy Şirketinin sahibi olan Boran Aslansoy eşini ve bebeğini doğumda kaybetti... Boran Aslansoy, eşinin ve bebeğinin vefatından sonra yıkılsa da oğlu Boğaç Aslansoy için tekrar ayağa kalktı..." Okudukça kaşlarım çatılırken bir şeyi anlamıyordum, sormuştum ben kaçırıldım mı, karıştırıldım mı diye sormuştum. Böyle bir şey yokken nasıl beni öldü olarak gösterebilmişlerdi, iyice gerilmeye başlarken ağrıyan ense köküme gitmişti elim.

Akşam herkes yavaş yavaş eve gelirken ben hazırlanıyordum, gidecektim yemeğe. Gün boyu okuduğum şeylerden sonra gerçekleri öğrenmek istemiştim çünkü yaşıyordum ben. Yazdığı saate 15 dakika kalırken küçük çantama alacaklarımı almış ve odamdan çıkmıştım, sade ama şık giyindiğimi düşünüyordum. Kapıya ilerlerken mutfakta duyduğum seslerle oraya ilerledim, yemek yiyorlardı. "Ben çıkıyorum." 

Annemin kaşları çatılırken Meriç de bana dönmüştü, babamla göz göze geldiğimizde başını sallamıştı. Nereye gideceğimi biliyordu, gözleri belli ediyordu kendini. Başımı hafif sallarken kapıya ilerlemiştim, kabanımı ve botlarımı da giydikten sonra buz gibi havayla karşılaşmıştım. Adımlarım yazdığı gibi sokağın köşesine ilerlerken siyah bir aracın orada olduğunu görmüştüm, duraksayıp geri dönmek istesem de duruşumu dikleştirerek araca ilerlemiştim. 

Sürücü kısmından bir adam çıkarken ben varana kadar aracın arka kapısını açmıştı, derin bir nefes vererek arabaya binmiştim. Ben sessizce beklerken yanımda oturan, sabahtan beri yüzünü incelediğim ama şimdi dönüp bir kere bile bakmadığım adam beni izliyordu bunun farkındaydım. Araba yavaşlayarak dururken şoför olduğunu düşündüğüm adam geldiğimizi belirtmişti, önce onun kapısını açarken ben kendim inmiştim araçtan.

Can KenarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin