Arif mavi kapüşonlusunu giydi ve telefonunu kontrol etti. Kimseden mesaj yoktu. Hava bugün yağmurluydu ve Arif yağmurlu günleri küçüklüğünden beri hiç sevmezdi.
Kulaklığını takıp yola koyuldu, bugün prova günüydü. Yolda yürürken Cenan'ı düşünüyordu.. Olanlara anlam veremiyordu. Kardeşi gibi gördüğü adama trip atıyordu, bunu yapmak istemiyordu ama içindeki o garip duygu..
Son mesajına da görüldü atmıştı. Yolda yürürken birçok müzik dinlemişti, çoğu da dramatik çıkınca iyice neşesi kaybolmuştu. BKM'ye giriş yapınca herkese ufak bir gülümsemeyle selam verdi.
Herkes provalara başlamıştı. Emre de Arif'i boş görünce yanına gelip kolunu omzuna attı, "Ne düşünüyorsun öyle dertli dertli?" Arif bir anda irkildi ve Emre'ye baktı.
"Hiç.. Cenan gelmedi mi ya?" dedi ağzında geveleyerek.
"Kim?"
"Cenan.." dedi tekrar aynı tonda.
"Kim Arif kim?"
"Lan anan.." ufak bir bakışma yaşadılar, "Ne kadar ayıp Arif.."
"Cenan diyorum ya, Cenan. Nerede?"
"Ne bileyim ben Cenan'ın nerede be! Ara, sor."
"Arayamam." Emre yaklaştı, "O niye?"
"Sana ne lan?" dedi Arif uzaklaşarak.
"Aman be, seninle de iki dakika konuşulmuyor." ikiside ters ters bakışarak birbirinden uzaklaştılar.
Arif, cebinden telefonunu çıkardı. Kişilere girdi, eli Cenan'a uzandı ama basmadı. Birkaç kez gitti geldi en sonunda komple kapatıp, kendini koltuğa attı. Canı acayip sıkkındı..
"Aramız hala mı limoni?"
"Ne?"
"Gel öyle durma orada.." kapının eşiğine yaslanmıştı, doğrulup kollarını iki yana açtı. "Biliyorum, üzgünsün hissediyorum seni.."
"Cenan.. Sen.." Arif ayaklarına hakim olamıyordu. Kalktı ve Cenan'a yaklaştı. "Kafayı yedirteceksin bana.." dedi fısıldayarak Cenan ve bir anda Arif'i kolları arasına aldı.
"Cenan bir daha küsmeyelim olur mu?"
"Ben sana küsmedim ki zaten sersem.." Cenan bir elini Arif'in başının üstüne koydu ve okşadı. Arif ise başını Cenan'ın omzuna yerleştirmişti..
"Cenan benim sana bir şey demem lazım.."
"Arif!"
"Cenan ben.. Uzun zamandır.."
"Arif!"
Arif bir anda koltukta sıçradı. Neredeyse düşecekti. Ebru gelmişti, "Uykucu Arif, bağırıyorum yarım saattir duymuyorsun."
Arif toparlandı ve boğazını temizledi, "Dalmışım ya.." dedi. "O neydi öyle.." diye fısıldadı kendi kendine.
"Ney neydi?" dedi Ebru, "Kabus falan mı gördün sen?" Arif kafasını kaldırdı, "Hayatımda gördüğüm en güzel kabustu." dedi ve geriye yaslandı. Ebru anlamsız bakışlar atıyordu ama çok üstüne gitmedi.
Bir anda odaya birkaç kişi daldı, elinde bir pasta üzerinde bir mum vardı. Herkes bir ağızdan, "İyi ki doğdun Arif!" demeye başlamıştı.
Arif yavaşça ayaklandı, herkesi mutlu görünce çok mutlu olmuştu. "Hadi be sürpriz mi yaptınız lan siz.." dedi. Ebru bir anda sarıldı, "Anladığını biliyoruz Arif." dedi ve güldüler.
Şakalaşmalar, gülüşmeler ve daha birçok şey. Arif arkadaşlarıyla beraberdi ve mutluydu. Yine de içindeki o burukluk asla gitmiyordu çünkü Cenan burada değildi.
"Cenan nerede bu arada?" dedi Tuğba. Ömer lafa girdi, "Rahatsız olduğunu söyledi, o yüzden gelmedi."
Arif pastasından bir çatal aldı ve derin düşüncelere daldı..
-
bir daha mı tövbe
asık olamaam