bölüm 7

293 29 20
                                    

"Öpsene ulan o zaman beni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Öpsene ulan o zaman beni." Cenan rolünün dışına çıkarak, Arif'e yaklaştı ve yüzünü elleri arasına aldı.

Arif'in küçük gözleri kocaman açılmış, elleri terlemişti. "Cenan ne yapıyorsun?" dedi hafifçe. Seyirci kahkaha atıyordu, herkes bunun skecin bir parçası olduğunu sanmıştı.

"Cenan mı? Cenan kim?" dedi gülerek, rolü gereği adı Ömerdi. Arif ayak uydurmak istedi ama heyecandan doğru düzgün düşünemiyordu. O kadar yaklaşmıştı ki, kafası karışmıştı..

"Yapışsana lan dudağıma!" feryat eder gibi bağırınca Arif geri çekildi ve kaşlarını çatarak söze girdi, "Ne diyorsun Ömer, konumuz bu mu şimdi?" ciddiyetle kendini tekrar oyuna verdi.

Seyirci onların bu hallerini sevmiş gibiydi, ikisi sahnedeyken kahkaha eksik olmuyordu..

-

Arif terli terli kulise girdi, olanları düşününce gülümseme gelmişti. Seyirci skeç için kuvvetli bir alkışla zil demişti, ayrı bir mutlu olmuştu çünkü oyunu kendisi yazmıştı.

Cenan içeri girdi, Arif "Cenan o neydi öyle?" diye atladı ama hemen sustu, diğer ekip arkadaşlarıda teker teker içeri giriyordu.

"Ney neydi?" diye ağzını oynattı Cenan. Sırıtıyor, Arif'in sinirlerini bozmaya bayılıyordu. Arif Cenan'a göz devirdi ve arkasını dönüp gülümsedi. Sanırım kalbinin sıkıştığını hissediyordu..

"Arkadaşlar harikaydınız.. Özellikle Hacı sen.." Emre'nin dediğine herkes kahkaha attı, "Cenan her zaman olduğu gibi çok övülesi değil miydi?" dedi Tuğba, Cenan'ın omzuna dokunarak.

Cenan gülümsedi ve göz ucuyla Arif'e baktı, telefondan gözlerini çekmiş dikkatle Tuğba'ya bakıyordu.

Sonra yavaşça gözleri yana kaydı ve Cenan'a baktı. Gülümseyen suratını görünce, "Öyle evet, çok övülesi.." dedi sessizce.

Herkes kendi fikrini belirterek konuşurken, Cenan hava almak adına yavaş adımlarla kulisten çıktı ve kendini dışarı attı.

- Cenan -

Günlüğümde yok ki şimdi kendimi ifade edeyim.. Çok çaresiz hissediyorum. Konu yine ve yine Arif.. Geçen gün ki konuşmamızdan sonra Arif bana pek konuşma fırsatı vermeden, odadan yıldırım gibi çıkmıştı..

Şimdi ise o an hiç yaşanmamış gibi davranıyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu. Benden kaçıyordu işte farkındaydım. Belki de haklıydı.. Benim bile kafama böyle bir şey zor oturmuşken, ona bir anda söylemem ağır gelmiş olabilirdi.

Nasıl kardeşin gibi gördüğün birine his besliyorsun demesin kimse.. Acınası hissediyordum.

Sigara paketini çıkardım ve bir dal yaktım, dumanı içime çekerken arkamda birini hissettim. Döndüm, Arif gelmişti.

"Yalnız kalmak istiyorsan eğer.." dedi gidecek gibi yaparak.

"Yok hayır, gelsene Arif." dedim hızlıca.

"Ne düşünüyorsun?" dedi havayı içine çekerek, bakışlarım yüzüne döndü sonra saçlarına, boynuna kısaca her yerine utanma duygum yokmuş gibi baktım.

"Seni." dedim dumanı üfleyerek. Bana döndü gözleri, korkmuş muydu? Ağzını araladı ama hiçbir şey demedi.

"Niye kaçıyorsun benden?" dedim gökyüzüne bakarak.

"Kaçmıyorum Cenan."

"Kaçıyorsun Arif, hislerimin görmezden gelinmesi kadar acıtan bir şey yok."

Gözlerini kapattı ve yutkundu, "Cenan ben.. Ben senin kalbini hep acıtırım." dedi bir anda.

"Kalbimi eline al ve onu sar çünkü buna ihtiyacı var.." dedim sessizce. Arif tüm bedeniyle bana döndü, "Yapamam.." dedi titrek sesle, "Ben bunu yapamam Cenan, benden bunu isteme.."

"Neden?"

"Çünkü ben bu zamana kadar böyle bir şey yaşamadım ve.." lafını yarıda kestim ve cesaretle, "Ben seni seviyorum Arif." dedim.

Gözlerimiz birbirine değdi, ben nefesimi tutmuştum o ise uzunca nefesini dışarı verdi. Ardından sessizce lafa girdi, "Senin beni sevmiş olman, benim seni seveceğim anlamına gelmez.."

-
of of
ne serefsiz adamım

late spring, arcenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin