Kabuslar

696 88 29
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Evet bugün büyükanneme veda günüydü. Hem istiyordum hem de istemiyordum.

"Yine gel tamam mı çocuğum?"

"Gelirim büyükanne, sen de çok dikkat et kendine tamam mı?"

Başını sallayıp yanağımı okşadı. Gülümseyip ona sarıldım ve valizimi alıp taksiye bindim.

.
.
.
.

Otobüs garına geldiğimde taksiciye parasını vererek indim ve bir banka oturup otobüsümü beklemeye başladım.

"Mon soleil Jeongguk."

Bir fısıltı duymamla bankta doğrulup etrafa baktım. Sanki biri adımı seslenmişti.

Tanıdık kimse göremeyince sırtımı banka yasladım ve kaşlarım çatık bir şekilde önüme bakmaya başladım.

Otobüsüm gelince yerimden kalkıp otobüse ilerledim ve valizimi bagaja yerleştirdikten sonra otobüse bindim.

Otobüs kalktıktan bir süre sonra uykumun bastırmasıyla gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

...

Simsiyahtı. Her yer simsiyah ve karanlıktı. Bir yerden tıkırtı sesleri geliyordu. Tıkırtı sesleri artarak fısıltıların arasına karıştı ve kulaklarımı çınlatmaya başladı. Ellerimle kulaklarımı kapatarak çömeldim ve geçmesini bekledim.

Gözlerimi araladığımda bir ormandaydım. Sis çökmüştü ve havada tam anlayamadığım bir koku vardı. Ayağa kalkıp gözlerimi kapattım ve kokuyu derince içime çektim.

Kan kokusu.

Gözlerimi tekrar araladığımda karşımda benden biraz daha uzun, beyaz gömlekli, kahverengi pantolonlu, benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm biri vardı. Yemyeşil gözleri zümrüt gibi parlarken bana yaklaştı ve elini yanağıma koyup okşadı.

"Sonunda sevgilim, sonunda yanıma geldin. Beni kurtarabilecek tek kişi sensin."

Elini tutup yanağımdan çektim. Bunu yaptığımda karşımdaki bedenin önce ağzından sonra burnu, gözleri ve kulaklarından kanlar akmaya başladı.

"Bana ne yaptın sevgilim?"

Gülmeye başlayıp kan çanağına dönmüş gözleriyle bana baktı. Sesi öncekinden daha kalın ve korkutucu çıkmaya başladı.

"Sen yaptın! Sen yaptın...!"

Gözlerimi kapatıp ellerimle kulaklarımı kapattım ve çığlık attım.

Ses kesildiğinde etrafa baktım. Kimse yoktu. Ormanın ortasında yapayalnızdım.

Bir çığlık sesi duydum ve yeşil gözlü çocuğu tekrar gördüm. Üzerime atlayıp beni sarsmaya başladı.

"Laneti boz Jeongguk!"

...

Gözlerimi araladığımda otobüs ara vermişti. Esneyip etrafa baktım.

Nasıl bir kabustu o öyle? Sanırım hâlâ o hikayenin etkisinden çıkamamıştım.

Şimdi fark ediyordum da o çocuğun sevgilisi ile adlarımız çok benziyordu. O teyze de bana yanlışlıkla Jeongguk demişti.

Üzerinde durmadım. Bir an önce eve gidip duş almak istiyordum.

Otobüs tekrar harekete geçtiğinde başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.

Tale Of The MirrorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin