Selam siz değerli okuyucular...
Her şeyden önce please küçük, minnak sevimli yıldız tuşuna basın ⭐⭐⭐
Hayırlı okumalar muck muckk
✿✿✿
Gece olmuştu ve ben yerimi yadırgadığım için yatakta dönüp durmuştum. Daha fazla uyumaya çalışmanın aptallık olacağını düşünüp başka bir uğraş aramıştım.
Şimdiyse bana ayrılan odayı inceliyordum. Eski odamdan büyüktü. Hatta banyosu bile vardı. Gardırobunda bir sürü elbise vardı. Ama ben hiç birini giyemezdim. Çünkü hepsi fazla açıktı.
Hayatım boyunca açık giyinmekten nefret etmiştim. Bana göre açıklık saçmalıktı. Açık giyinince insanların gözü hep bende olurdu.
"Ya ben düğüne eşofmanla gitmiş insanım be, bunları nasıl giyerim." Arada kendi kendime konuşup dolabı boşaltıyordum. Amacım dolaptaki açık elbiseleri bavula koymak, bavuldaki elbiselerimi de dolaba koymaktı.
Dolabı boşalttıkça dolabın arka kısmında küçük bir kapı belirdi. Kaşlarımı çatıp bütün elbiseleri aldığım gibi yatağa fırlattım. Ben her zaman meraklı bir insan olmuşumdur ve bu yüzden bu kapının arkasında ne var öğrenmem lazımdı.
"İnşallah kilitli değildir yarabbim, amin." Kısaca dua edip küçük kapının küçük kulpuna uzandım.
Kesin kilitlidir. Bak demedi deme.
"Allah rızası için sus."
Ama bak dolaba gizlemiş. Kesin çok önemli bişey vardır.
"Ya daha çok meraklanıyorum sus."
Tamam be konuşunca sus Ece. Konuşmayınca da küstünmü Ece. Allah Allah.
Gözlerimi devirdim. Tam kulpu çekecektimki çok gürültülü bir ses geldi.
"Ödüm koptu lan! Noluyo yarabbim?" Sese bakmak ve küçük kapıyı açmak arasında kararsız kalmıştım. Ama bir ses daha gelince oflayıp odamdan çıktım.
Kızım gitme. Gece gece alma başına belayı.
"Ama ya birine bişey olursa."
Evet birine bişey olacak. Kime biliyor musun, sana! Valla gerizakalısın.
Ece'yi boşverip seslere ilerledim. Odamın sağ tarafındaki odadan geliyordu. Tekrar gürültülü bir ses gelince yerimde zıpladım.
"Çok korkuyom anasını satim." Ama tabiki merakıma yenik düşmüştüm. Köşedeki küçükten büyüğe sıralanmış heykellerden en küçüğünü alıp odaya ilerledim.
"Ya ben anlamıyorum arkadaş. Ne kadar derin uykunuz varmış. Şu gürültüyü sağır sultan bile duydu." Kapıyı açıp içeri baktım. Odada her şey birbirine girmişti. Hatta cam bile kırılmıştı. Odanın ortasında da Emir duruyordu.
Neler olduğunu anlamasamda Emir'e doğru yürüdüm. "Emir, iyimisin?" Emir bana dönünce bir adım geri gittim. Gözü dönmüş gibiydi. Elleri titriyordu ve ben korkmuştum.
Sonradan gördüğüm kanayan ellerine uzandım. Ona dokunur dokunmaz kendini geri çekti. "Siktir git burdan!" Bağırmasıyla elimdeki heyken düşüp büyük bir ses çıkardı.
Gözleri yerdeki heykele kayınca alayla güldü. "Bununla mı öldürecektin beni? O mu yolladı seni ha!?"
"Dediklerinden bi bok anlamıyorum! Sakin mi olsan birazcık!" Onun gibi bağırmamıştım. Ama sessizce değildim. Yerden heykeli alıp kafasına vurmaya başladı. Ben şokla bakarken o hala kafasına vuruyordu.