Her şeyin başlangıcı

23 4 10
                                    

Uluslar arası ilişkiler okumanın bu kadar sıkıcı olabileceğini hiç tahmin etmiyordum. Hayatım artık sadece kalk,fakülteye git, gel, ye, yattan ibaretti. Keşke çalışıp daha iyi bir bölüm kazansaydım. Sıraya kafamı koymuş bunları düşünürken hocanın bağırmasıyla kendime geldim. Dersin bitmesiyle toprak, akşam arkadaşlarıyla bir yere gideceklerini benim gelip gelemeyeceğimi sordu. Yapacak daha iyi bir işim olmadığı için kabul ettim.

Eve giderken teyzemi arayıp bir şey lazım mı diye sordum. Teyzem evde ekmek olmadığını söyleyince, yolumun üzerindeki bir fırından iki ekmek aldım. Eve gidince mutfağa girip ekmekleri teyzeme verdim ve masaya oturdum teyzemin ekmekleri kesip masaya koymasıyla  yemeğe başladık. Yemeği bitirdikten sonra tam odama gidiyordum ki teyzemin konuşmasıyla durdum "kahve hazırlıyordum canım, bir yere mi gidiyorsun?""kusura bakma teyze bu gün
sana eşlik edemeyeceğim,arkadaşlarla içmeye gidiyoruz.""Tamamdır canım kendine dikkat et, çok içme"Başımı sallayıp odamdaki dolaptan birkaç kıyafet çıkardım beyaz bir gömlek, açık mavi bir süveter, bej rengi bir kot şort ve beyaz mavi çizgili çoraplarıda giyip aynada kendi baktım. Görünümüm hoşuma gidince postacı çantamı alarak kapıya ilerledim. Bej rengi ayakkabımı giydim ve teyzeme seslenip evden çıktım. Topraktan buluşacağımız yerin konumunu isteyip oraya yürümeye başladım.

İçeri girdiğimde toprak masadaki diğer kişilerle konuşuyordu. Yanlarına gittim selam verip oturdum ve sohbete katılmaya başladım.Birkaç kişi daha geldiğinde içmeye başladık. İçkiye fazla dayanıklı değilim o yüzden fazla içmeyecektim fakat yanımdaki adam bardağım her bittiğinde yeniliyor, hayır diyemediğim içinde içiyordum. Adamı durdurduğumda her şey için artık çok geçti gözlerim kapanıyor ve ben kendimi uykunun kolarına bırakıyordum.

Masadan gelen sesle herkes sesin geldiği tarafa baktı deniz uyuya kalmış ve kafasını masaya vurmuştu. Herkes kendi işine dönerken karan hâla kafası masada uyuyan çocuğa bakıyordu çocuğu fazlasıyla tatlı bulmuştu sonra biraz fazla baktığını düşünüp önüne döndü. İnsanlar yavaş yavaş kalkmaya başlayınca karanda ayaklandı gidiyorduki toprağın seslenmesiyle durdu "kanka ya selin çok sarhoşta  denizi evine sen bırakabilir misin acaba" "tamam git sen ben bırakırım denizi" toprak gülümsemiş ve selini alarak ordan çıktı. Esmer adam kafasını masaya koymuş uyuyan oğlana baktı kumral saçları, beyaz teni ve giydikleriyle fazlasıyla tatlı gözüküyordu. Çocuğun yanına giderek seslendi "deniz hadi seni evine götürmem gerek, bana nerde yaşadığını söylemelisin" denizden yanıt olarak sadece birkaç mırıltı gelince bir nefes verdi ve Tuttuğu gibi denizi kucağına aldı. Yerden yükselmesiyle gözlerini aralayan deniz karşısındaki adamı görünce şaşırdı ve adamın yüzünü incelemeye başladı esmer teni,keskin çene hatları ve o ela gözleriyle tam bir sanat eseri gibiydi "pardon beyefendi nasıl bu kadar yakışıklısınız" denizin söylediklerini duyan karan sırıtmış ve çocuğun hala alkolün etkisinde olduğunu anlamıştı "o kadar yakışıklımıyım sence?" Karan soruyu sorarken arabanın yanına gelmişlerdi.

Karan denizi ön koltuğa oturtup kendiside şöför koltuğuna geçti ve denizin ona baktığını fark etti "maşallah melek gibisin, acaba bekar mısın?" Çocuktan gelen soruyla gülümsedi "evet bekarım fakat  şimdi bana nerde yaşadığını söylemelisin" deniz kollarını birbirine bağladı "bana ne ya söylemiyeceğim" "o zaman seni nasıl evine götüreceğim" karanın ciddi bir yüz ifadesiyle sorduğu soruyu düşünmüş ve bir yol bulmuştu
"Bir şartla söylerim" "neymiş şartın" "beni bir kere öpersen söylerim" karan oğlanın söylediklerine bir kahkaha atmış ve çocuğa bakıp "madem bu kadar çok istiyorsun istediğini vereceğim bebeğim" karan çocuğa yaklaşıp oğlanın dolgun dudaklarını öpmeye başlamıştı. Dudaklarının üzerine kapanan dudaklarla  şaşıran deniz öylece kalakalmış ve baştan aşağı kızarmıştı.


Sıkılınca öylesine yazdığım bir hikayeyi buraya koymak istedim, umarım beğenmişsinizdir.

Bir Deniz Esintisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin