Bölüm 4

7 3 0
                                    

Eve vardığımda Mert'le vedalaştık ve eve girdim. Bu eve taşındığımdan beri her gün birbirinden farklı olaylarla dolu geçmişti. ben ise hiçbirini takip edemiyordum. İlk taşındığımız gün gelen mektup, kantinde karşılaştığım garip adam, Buğra'yla karıştığım kavga ve Mert'in aslında hasta olduğunu söylediği ama hastalığı bende etki etmeyen Unan...

Bütün olaylar beynime üşüşürken bir anda yorgun olduğumu hissettim. Odama gidip dinlenmeye ihtiyacım vardı. 

Odama doğru ilerledim ve çantamı yatağımın yanına atıp  kendimi yatağa bıraktım. Kısa süre içinde ise uykuya dalmıştım. 

Rüyamda okuldaydım. Bu şehirdeki eski okulumda. Buradaki evimize yeni taşınmıştık ve yine en nefret ettiğim şeyi yaşıyordum: Yeni bir okulda her şeye baştan başlamak... Korkuyordum... Her seferinde her şeye yeniden başlamaya, yeni bir ortama girmeye ve yeni arkadaşlar edinmeye korkuyordum. On altı yaşımdaki bu halimde her şey benim için korkutucuydu.

Okulun kapısından girer girmez bahçedeki bağırışmalar dikkatimi çekti. Sanki birileri tezahürat ediyor gibiydi. "Vur! Vur! Vur!"

Yavaşça kalabalığın olduğu tarafa doğru ilerledim. Kalabalığın ortasındaki bir kız yerdeki çocuğun üzerine oturmuş ardı ardına yumruklar indiriyordu. Gördüğüm şeyle dehşete düşmüştüm. Karşımdaki görüntü korkunçtu. Çocuğun ağzından ve burnundan kanlar gelirken hareketsiz bir şekilde yatıyor ama kız hiç durmadan yumruklarını savurmaya devam ediyordu. Kızı durduran şey ise öğretmenlerin kızın kollarından tutup geriye doğru çekmesi oldu. 

Şok olmuş bir şekilde açılan ağzıma kapattığım elimde bir ıslaklık hissettim. Gözlerimden yaşlar akarken gözüm tekrar yerdeki çocuğa kaydı. Hocalar baygın çocuğu kontrol ederlerken ambulans da okulun kapısından girmişti. 

Ambulans doktorları çocuğu sedyeye koyup hastaneye götürürlerken ben hayalet gibi durmuş olanları izliyordum. 

Sonraki sahneden okul koridorunda çocuğu döven kızın peşinden koşuyordum.  "Hey! Bana bak!" diye seslendim nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle. Kız ölümcül bakışlarıyla bana döndüğünde vücudumdan bir ürperti geçti. Bu kız korkunçtu! Ama artık geri çekilmek istemiyordum. Bu kız yaptıklarının hesabını verecekti! "Sen kim olduğunu sanıyorsun da okulun ortasında böyle bir şeye kalkışıyorsun?! O çocuğun ne suçu vardı da öldüresiye dövdün?!"

Ben kendimden geçmişçesine bağırırken kız bana umursamaz bir bakış attı ve arkasını dönüp yürümeye devam etti. Koşarak önüne geçtim ve onu durdurdum. "Sana söylüyorum!"

Korkutucu kız beni donuk bakışlarla izlerken üzerime doğru bir adım attı. Korkarak hemen geri çekildim. Bu hareketim ise onu eğlendirmişti. Dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrılırken tekrar yanımdan geçip gitmeye yeltendi. Ama gitmesine izin vermeyecektim. Bir hışımla ona doğru ilerledim ve iki elimi sırtına dayayarak tüm gücümle onu ittirdim.

Öne doğru yalpalayan kız bir hışımla bana döndü. "Sen ne yaptığını sanıyorsun küçük fare?!" diye bağırdı. Eyvah! Onu çok öfkelendirmiştim. "Bu ne cüret?!" diye haykırarak üzerime yürümeye başladığında ben de ağlamaya başladım. Allah'ım çok korkuyordum!

Bir anda dizlerimin üstüne düştüm ve ağlayarak konuşmaya başladım. "Özür dilerim! Lütfen beni öldürme!" 

Yalvarışlarım üzerine kız bana küçümseyici gözlerle bakmaya başladı. "Aklından zorun falan mı var senin? Ne tür bir manyaksın sen?"

Benimse ağzımdan çıkan tek kelimeler, "Lütfen bana zarar verme..." idi. 

Karşımdaki kız bana deliymişim gibi bir bakış attıktan sonra kendisine seslenilmesiyle arkasına döndü. "Berrak. Gidiyoruz."  Adının Berrak olduğunu öğrendiğim kız bana son bir bakış attıktan sonra arkasını dönüp uzaklaştı.

KAN VE GÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin